24 Nisan 2016 Pazar

Savarona ilk değil. Tarihi gemilere sahip çıkamıyoruz.




 Savarona ilk değil. Tarihi gemilere sahip çıkamıyoruz.
                   
                  Kurtuluşa, Kuruluşa ve Cumhuriyete mal olmuş gemilere sahip çıkamadık. Bandırma, Nusret, Alemdar, Hamidiye, Ertuğrul, Söğütlü, Yavuz, Sakarya ve daha niceleri...
Nusret’i bile Koruyamadık. Sadece Osmanlının değil, döktüğü 26 mayınla Rusya’nın da kaderini değiştiren Kahraman Nusret’i bile koruyamadık. Donanma hizmetindeyken 1955 yılında yardımcı sınıf gemi yapıldı.  1962 yılında hizmet dışına çıkarıldı ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından özel bir kişiye daha sonra 1983 yılında bir armatöre satıldı. Geminin yeni sahibi omurga ve postaları hariç gemiyi tamamen değiştirdi ve  adını “Kaptan Nusret” koydu. Mersin Magosa hattında çalışan gemi 1990 yılında Mersin’de limanda tumba oldu ve battı. 1999 yılında gönüllü bir grup gemiyi çıkardı ve Tarsus Belediyesi, gemiyi özgün yapısına sadık kalarak tekrar inşa ettirdi. 2003 yılında Tarsus Şehir Merkezindeki parkta, müze gemi statüsünde halkın ziyaretine açıldı. Gerçek bedeninden bugüne değişmeyen sadece omurgası. Bandırma gemisi 1924 yılında hizmet dışına çıkarıldı ve jilet oldu. Atatürk’ün yatı olarak bilinen Ertuğrul yatı da 1937 yılında hizmet dışına çıkarılıp, bir süre Deniz Ticaret Mektebinde okul gemisi görevinde kullanıldı, 1958 yılında kilosu 13 kuruştan hurdacıya satıldı.   Benzer akıbet Söğütlü yatını da yakaladı.
Hamidiye unutuldu. Balkan Harbinin kahraman muharebe kruvazörü Hamidiye 1964 yılında hizmet dışına çıkarıldı ve Hurdacı İlhami’ye satıldı. Yavuz 1972 yılında MKE’ye gönderildi ve jilet oldu. Atatürk’ün en çok gezdiği Sakarya motoru da jilet olmaktan kurtulamayanlar arasında. Bugün elimizde Atatürk’ün gezi motorları olan Acar motoru (halen Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kasımpaşa’da)  ile Çubuk Baraj gölünde kullandığı tenezzüh teknesi (halen Anıtkabir’de) dışında kala kala bir tek Savarona kaldı.
Yolcu Gemilerinden geriye kalan bir hiç. Atatürk’ün yurt gezileri yaptığı Reşitpaşa, Ankara, Gülcemal, İzmir, Ege ile Karadeniz vapurları gibi hatıralarımızı süsleyen posta ve kurvaziyer gemileri ile tarihe mal olmuş şilep, tanker ve şehir hattı vapurlarımızdan bırakalım birini, üzerlerindeki malzemeyi bile gelecek nesillere aktarabilecek ciddi anlamda bir “Denizcilik Müzesi” kurma gayretine bile girişmedik. Bir zamanlar Denizcilik İşletmelerinin küçük de olsa bir sanat galerisi vardı. Şimdi o da yok. Gülcemal’in piyanosu kim bilir hangi depoda. Atatürk’ün en çok kullandığı yolcu gemisi olan Ege gemisinin direği Allahtan, Ortaköy’de Yüksek Denizcilik Okulunun (şimdi Kalkavan Meslek Lisesi) bahçesine dikilmiş. Yoksa tarihi gemilerden geriye tek hatıra kalmayacaktı. 
Berk ve Peyk ilk milli savaş gemileriydi. Donanmanın ulusal yeteneklerle 70’lerin başında yaptığı ilk büyük milli gemi projesi Berk ve Peyk refakat muhriplerinden Berk 2001’de hedef gemisi oldu. Peyk 2003’de acımasızca söküldü. Onların yerine Amerikan muhrip ve firkateynlerini müze gemi yaptık.
Savarona’nın Talihsiz Kaderi. Savarona’nın kaderi ise tartışmasız en acıklı olanlardan. 28 Şubat 1931 tarihinde Hamburg Almanya’da Amerikalı bir işadamının kızı için inşa edilen Savarona Yatı, bir vergi problemi nedeniyle sahibi tarafından yedi yıl sonra satışa çıkarıldı. CHP’nin girişimleri ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından Cumhurbaşkanı Yatı olarak kullanılmak üzere satın alınan Savarona’ya, 24 Mart 1938 tarihinde, Türk sancağı çekildi. Atatürk, Savarona’da, 54 gün kaldı. Gemi,  1951 yılında Okul Gemisi olarak kullanılmak üzere Deniz Kuvvetlerine devredildi. Bu şekilde, 1951-1986 arasında 4000’ e yakın deniz subayı adayı bu gemide eğitildi. Gemi, 3 Ekim 1979 sabahı Heybeliada açıklarında demirliyken bir sabotaj sonucu kısmen yandı. Süratle tamir oldu ve 1981 yılından sonra tekrar okul gemisi görevlerini yerine getirmeye başladı. Ancak makine/elektrik sistemlerindeki ağır malzeme yorgunluğunun doğurduğu ağır riskler nedeni ile 27 Temmuz 1986 tarihinde hizmet dışına çıkarıldı. Müze gemi yapılması fikri tartışılmadı bile. Kültür Bakanlığı da bu asil gemiyi, sökülmek üzere MKE’ye gönderdi. Gemi son anda, bir iş adamı tarafından hurda fiyatına, 2035 yılına kadar, Maliye Bakanlığından kiralandı. Aslında kiralanan Atatürk’ün denizdeki manevi varlığıydı. Savarona milyonlarca doları bulan büyük masraflarla yeniden toparlandı. Sitim türbini ana ve yardımcı makineleri söküldü. Lüks bir yat olacağı için baş taraftaki açık güverteye jakuzi; kazan dairesi yerine hamam yapıldı. Yeni kimliği ile dünyanın en zenginlerinin tutkularının aracı oldu. Başına çok üzücü ve acıklı olaylar geldi. Adı her sene ana akım medyada fuhuş gibi aşağılayıcı kelimelerle anılır oldu. Atatürk’ün manevi varlığını lekeleyen, bu gelişmelere rağmen, toplum olarak ona sahip çıkamayışımız, Atatürk’e sadakatimiz kadar, deniz tarih bilincimizin ve deniz kültürü birikimimizin ne denli zayıf olduğunun da somut bir göstergesi oldu. Savarona, 2014 Ocak ayında, Hükümet tarafından Protokol feshedilerek değil, armatörün istediği milyonlarca dolarlık “transfer ücreti” ödenerek geri alındı.
Savarona’nın Kaçak Güvertesi Sökülmelidir.  İslam Zirvesi toplantısı nedeniyle geminin açık güvertesinin protokol yemek salonuna dönüştürülmesi eğer geçici olarak yapılmış bir işlem ise derhal düzeltilmelidir. Kalıcı yapılmış olmasını düşünemediğimi burada ifade etmeliyim. Bugün Dolmabahçe Sarayına ya da Topkapı Sarayına nasıl kaçak kat çıkılamazsa 75 yaşındaki yüzer tarihi varlık statüsündeki Savarona’ya da dış görüşünü bozacak kaçak güverte çıkılarak tadilat yapılamaz. Bu hatadan derhal dönülmelidir. Savarona bir mücevherdir. 24 Mart 1938 deki görüntüsü asla değiştirilmemelidir. Onun bağlama yeri de bir müze gemi olarak aborda edileceği Dolmabahçe Sarayı yanında yapılacak bir iskele olmalıdır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder