7 Haziran 2013 günü Putin, “Akdeniz bölgesinin Rusya’nın birinci derece ulusal çıkar alanı”
olduğunu söyleyerek, Rus Akdeniz Filosu (Beşinci Eskadra) Komutanına görev talimatını
bizzat kendisi vermiş ve yeni bir dönemi başlatmıştı. Henüz AB kışkırtmaları
sonucu Kırım işgal edilmemiş; Kalibr M füzeleri taşıyan Rus Hazar Filosu
korvetleri ve Doğu Akdeniz’deki Kilo sınıfı denizaltılar Suriye’deki İŞİD
mevzilerine cruise füzesi taarruzları geliştirmemiş; Rus Karadeniz Filosu dört
yeni denizaltı ve iki yeni firkateyn ile henüz güçlendirilmemişti.
Okyanus
aşırı Büyüyen Rus Denizgücü. Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Nikolai
Pankov, 10 Ekim 2016 günü Suriye'nin
Akdeniz kıyısında bulunan Tartus limanında daimi bir deniz üssü kurmayı
planladıklarını açıkladı. Açıklama bir hafta önce Küba ve Vietnam’daki Kam
Ranh Körfezinde bulunan eski Sovyet üslerinin yeniden açılmasının düşünüldüğünün
kamuoyu ile paylaşımından bir hafta sonra geldi. Kısa bir süre sonra da
Izvestia gazetesinin haberi geldi. Buna göre Rusya Mısır’da bir hava üssü, Hint
Okyanusu/Seyşel Adaları, Venezüella, Nikaragua ve Singapur’da da deniz üsleri
kiralamak arzusunda olduğunu yazdı. Rusya 1977 yılından bu yana Tartus’ta zaten
ileri bir lojistik üs bulunduruyor. Bu kez üs, ilave yatırımlar ve başta üste
yeni konuşlandırdığı S-300 hava savunma füze sistemleri olmak üzere yeni daimi
harekat üssüne dönüşecek. Suriye Hükümeti ile yapılacak daimi konuşlanma
anlaşması ile Tartus üssü hukuki statüsünü de güçlendirecek. Rusya’nın bu üsleri talep etmesinin ve geliştirmesinin
nedeni, tek kutupluluğu reddettiği yeni konjonktürde küresel siyasette ancak
ganbot ve donanma diplomasisi sayesinde etkin olabileceğini biliyor olmasıdır.
Küresel politikada söz sahibi olmak için önce okyanus aşırı donanmaya sahip
olmak daha sonra da bu donanmayı destekleyecek üsler zincirine sahip olmak
gerekir. Rusya bu konuda Soğuk Savaş döneminin tecrübelerini de kullanıyor. 1990’lı
yıllarda çökme aşamasına gelmiş bir devlet için geçmiş tecrübeler şimdi değerli
bir hazine olarak kullanılıyor.
Donanma
Dış Politikanın Emrinde. Putin,
“Donanma Günü” olan 9 Temmuz
2001 tarihinde, 2020 yılına kadar bir dönemi kapsayan RF Denizcilik Doktrinini
açıklamış ve Rus Denizcilik Bakanlığını kurdurmuştu. İlerleyen yıllarda donanmaya
büyük yatırımlar yaptırdı. Rusya bu yatırımların geri dönüşünü Baltık’ta, Doğu
Akdeniz’de, Arktik Okyanusunda ve Pasifik Okyanusunda alıyor. Bu geri dönüşten
Çin de yararlanıyor. Daimi Hakemlik Mahkemesinin 12 Temmuz 2016 Güney Çin
Denizi kararından kısa süre sonra Rus ve Çin Donamamalarının Güney Çin
Denizindeki ortak tatbikatı bu karara ortak meydan okuma oldu.
Halen sıcak çatışmaların
en yoğun yaşandığı Ortadoğu’da Rusya deniz gücünü etkin bir şekilde kullanıyor.
7 Ekim 2015 günü, Hazar Denizi
Filotillasına ait Gepard sınıfı firkateyn ve Buyan-M sınıfı korvetlerden
Suriye’deki IŞID mevzilerine 26 adet Kalibr-NK (Klub K) (NATO tanımı ile
SS-N-30-A) gezgin (cruise) füzesinin fırlatılması stratejik, operatif, taktik
ve teknolojik perspektifte önemli bir
dönüm noktası oldu. Rusya için büyük bir meydan okuma, Atlantik cephe
için büyük bir stratejik baskın yarattı. Aynı füzelerin Aralık ayı sonunda Kilo
Sınıfı denizaltılar tarafından da Doğu Akdeniz’de kullanılması ikinci bir güç
gösterisi oldu. ABD Donanmasının işinin en kadar zorlaştığı bu stratejik kırılma ile anlaşıldı. Diğer yandan Rus askeri
doktrininden “nükleer silahları ilk kullanan olmama” prensibinin çıkarılmış
olması da Rusya’ya askeri alanda avantaj sağlamaya devam ediyor.
Harekat temposu her geçen gün artıyor. Rusya son aylarda
askeri olarak üst seviyede aktif.
Suriye’de askeri hesaplaşmanın yoğunlaştığı, Türkiye’de Atlantik
destekli 15 Temmuz darbe teşebbüsünün yaşandığı bir konjonktürde, Ukrayna’nın
doğu sınırlarında tatbikat yaparken, Güney Çin denizinde Çin ile ortak deniz manevralarını
yürütebiliyor, Kırım Yarımadası
civarında geniş çaplı bir amfibi tatbikat icra ediyor, Baltık Denizi’nde Latviya
açıklarında denizaltılarını karakola gönderebiliyor ve aynı zamanda Doğu
Akdeniz’de 20’ye yakın savaş gemisini Suriye’deki savaşa müdahil edebiliyor. Bu
gelişmelerden anlaşılan Rusya’nın yakın çevre olarak tanımladığı Baltık,
Karadeniz ve Doğu Akdeniz etki alanlarında daha önce örneği görülmeyen büyük
bir askeri hareketlilik ve caydırma profilini hedeflediğidir. Son olarak
Karadeniz’de Kırım civarında icra edilen Kafkaz-2016 tatbikatına 120.000
askerin katıldığını ilave edersek Rusya’nın çevre jeopolitiğini ne denli
yaşamsal gördüğünü anlamış oluruz. Bu tatbikat 2014 yılında Karadeniz’de ilan edilen
güney ekseni açıklamasından sonra en büyük güç gösterisi oldu. 2014 sonrası Karadeniz’e
4 yeni denizaltı ve iki fırkateynin intikali de Karadeniz’deki dengeleri
değiştirdi. Bugün Rusya batı tarafından uygulanan ambargolara, düşük petrol
fiyatlarına rağmen, askeri faaliyetleri idame edebiliyor. Kafkaz 2016
tatbikatının Çin’deki G 20 zirvesi sırasında yapılmış olması dünyaya ayrı bir mesaj olarak okunmalıdır. Şüphesiz
dünya gerilim ve askeri meydan okumaların yoğunlaştı bir dönemi yaşıyor. Bu
süreçte Suriye üzerinden Atlantik cephe ile Rusya liderliğindeki Avrasya
cephesi büyük bir çatışmanın eşiğinde. Büyük satranç oyunu karşılıklı
hamlelerle devam ediyor. Tartus’ta Rusya’nın daimi deni üssüne sahip olması Doğu
Akdeniz’deki istikrar ve barış için olumlu katkı sağlayacaktır. Zira son çeyrek
asırdır ilk kez Atlantik hegemonyasına Doğu Akdeniz’de dur diyen çıkmıştır. Bu
durum Kürt Koridorunun Akdeniz’e erişimine en büyük engellerden biri olacaktır.
Akdeniz’deki Rus Deniz Gücü batı donanmalarının Libya’nın yağmalanmasındaki arsızlığını
önleyecek bir stratejik engel teşkil edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder