28 Ocak 2018 Pazar

Çamurda Savaşmak


 Çamurda Savaşmak
                  Dünya jeopolitik dengelerinin yeniden şekillendiği tektonik bir değişim döneminden geçiyoruz. Bu değişimin itici güçleri şüphesiz ekonomik, sosyal/demografik, teknolojik, siyasi ve askeri alanda yaşanan birbirine bağımlı gelişmeler.
                  Zeytin Dalının Etkileri. Bölgemizde TSK’nın başarı ile yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı küresel ölçekli sonuçları beraberinde getirecek etki potansiyeline sahip. 2016 yazında başlatılan Fırat Kalkanı harekatından amaç, kapsam ve hedefler bakımından büyük farkı olmasa da  zamanlama ve küresel konjonktürün şatları bu harekatı farklı kılıyor. En önemli özelliği Barzani Kürdistan’ının bağımsızlık referandum fiyaskosunun sonrasında oluşan bir konjonktürde icra edilmesi. Zira söz konusu fiyasko hegemonyanın vekalet savaşları üzerinden jeopolitik hedeflerine erişmesinin artık kolay olmayacağını gösterdi. Bölgesel ittifakların ya da geçici işbirliklerinin  dışarıdan bölgeye empoze edilen jeopolitik çözümleri reddedebileceğini ispat etti. Bu çıkarımın özü, hegemonyanın kendi askeri ile bedel ödemeye hazır olup olmadığıdır. Vekalet savaşçıları düzenli ordu birliği savaşçıları değil. Hegemonya Afganistan, Irak, Libya ve Suriye müdahaleleri dersleri ışığında kendi piyadesini, pilotunu ya da özel kuvvetlerini doğrudan cephede kullanmıyor. Hele terörle mücadele maskesi altında vekalet savaşı yürütme stratejisi artık kimseyi etkilemiyor. Demokrasi kelimesinin maske olarak kullanılması gibi terörle mücadele de soğuk savaş sonrası dönemde yaratılan sihri artık yaratmıyor. Bu nedenledir ki ABD Savunma Bakanı Mattis 9 Ekim 2017 tarihinde yaptığı bir konuşmada sahadaki muharip askerin ABD çıkarları için ne kadar önemli olduğunu dile getirerek Amerikalı tarihçi T.R. Fehrenbach’ın Kore Savaşlarını anlattığı  ‘’This Kind of War (Bu çeşit Savaş)’’ isimli kitaba vurgu yaptı. Konuşmasında kitaptan yaptığı alıntı şu şekildeydi:
                  ‘’Bir milletin üzerinde sonsuza kadar uçabilir, onu bombalıyor olabilirsiniz. Onu un ufak edebilirsiniz. Hayattan silip atabilirsiniz. Fakat uygarlık için onu korumak ve teslim almak istiyorsanız bunu ancak Roma lejyonlarının yaptığı şekilde kara üzerinde yapmanız gerekir.  Bunun için de genç askerlerinizi çamura sokmanız gerekir.’’
                  General Mattis bu alıntıyı neden yapıyor? Zira gerçek anlamda bir işgal olmadan sadece vekalet savaşlarıyla artık ABD’nin herhangi bir askeri başarı elde edemeyeceğini görüyor. ABD, 1999-2011 yılları arasında savunmaya kabaca 8 trilyon dolar harcadı. Bu miktarın yarısına yakını personel giderleri için kullanıldı. Alt yapının tamamen yok edildiği, milyonların öldüğü her iki ülkede, işgal ve rejim değişikliğine rağmen istikrar sağlanamadı. Nihai siyasi hedefler elde edilemedi. Benzer durumlar Libya ve Suriye’de yaşandı ve yaşanıyor. Zira işgaller artık çok daha zor. Dünya üzerinde füzeler, toplar, roketler ve güdümlü mermilerin yayılması inanılmaz boyutlarda arttı. Diğer bir neden de dünya nüfusunun  artışı. Savaşın özünün demir ve kan olduğunu hatırlatalım.
Ölmeye Hazır Olun. 4 Ocak 2018 tarihinde Çin Devlet Başkanı Xi Jingpin zırhlı birlikler arasında 7000 Çinli askere yaptığı bir konuşmada ‘’silahlı kuvvetlerin harbe hazır olmasını ve askerlerin ölümden korkmamaları gerektiğini’’  söyledi. Aslında bu konuşma ile Mattis’in Fehrenbach’lı konuşmasına cevap veriyordu. Kısacası Çin askerine ‘’çamurda savaşa hazır olun’’ diyordu. Bu konuşmaya cevap gecikmedi. 20 Ocak 2018 günü Mattis  yaptığı konuşmada ‘’terörizm ile mücadelenin yerini  artık büyük güç rekabetinin aldığını’’ ilan ederek, ‘’ABD’nin Rusya ve Çin’den kaynaklanan tehditlerle karşı karşıya kaldığını’’ ilan etti. Konuşmasında her iki ülkenin de revizyonist güçler olduğunu ve kendi otoriter modellerine uygun bir dünya yaratmaya çalıştıklarını ekledi. Bu açıklama iki gün önce -18 Ocak 2018 tarihinde- açıkladığı Ulusal Savunma Strateji Belgesinin içeriği ile uyumlu oldu. Yeni belge Çin’i ve Rusya’yı en büyük askeri tehditler olarak açıklıyor. Savunmaya daha çok yatırım gereğinin altını çizen belge, Amerikan halkına ve yöneticilere şu mesajı veriyor: ‘’Stratejinin uygulanmama maliyeti çok yüksek olacaktır. Belirtilen kuvvet ihtiyaçları karşılanmadığı takdirde ABD’nin küresel etkisi azalacak; müttefikler ve ortaklar arasındaki bağlar zayıflayacak; piyasalara erişim zorlaşacak; Sonuçta  bu durum Amerikan refah ve yaşam standardında gerilemeye katkı sağlayacaktır.’’
Çamurun Belirleyiciliği. Ancak yeni belge çamurda savaşmaktan bahsetmiyor. 21’inci yüzyılda yeni dünya düzenine hakimiyetin belirleyicisi can kayıplarını göze alarak kendi ordunuzla yürüteceğiniz savaş olacaktır. Zira başta denizlerdeki mücadele olmak üzere diğer alanlarda eşitlik hızla sağlanıyor. Büyük düzen değişiklikleri 17. Yüzyıldaki Westaphalia’dan bu yana daima büyük savaşlar sonunda ve denizdeki güç dengesinin bozulması ile oldu. 21’inci yüzyılda bu belirleyici savaş Asya Pasifik bölgesinde çıkacak. Ancak bu kez deniz uygarlığını temsil eden Atlantik sistemin karşısında deniz alanında söz sahibi olmaya kararlı ve aynı zamanda çamurda savaşmaya hazır  Çin ve Rusya var. Umarız bu savaş yaşanmadan yeni düzen kurulur. Umarız Türkiye, tektonik değişimin yaşandığı bu dönemde en doğru kararları verir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder