10 Ocak 2018 Çarşamba

Denizdeki İran ve Hürmüz Boğazı


Denizdeki İran ve Hürmüz Boğazı
1979 devrimine kadar ABD tarafından donatılıp eğitilen İran Silahlı Kuvvetlerinde 1974 yılında 6250 Amerikalı danışman ve subay vardı. İran o yıllarda ABD için NATO üyesi Türkiye’den çok daha değerli ve önemli bir müttefikti. Ancak İran halkı ABD’den nefret ediyordu. Bu nefret şaha karşı din temelli bir devrimin tohumlarını ekti. Nefret o kadar büyüktü ki, devrim sırasında  4 Kasım 1979 ile 20 Ocak 1981 arasında tarihe ‘’İran rehine krizi’’ olarak geçen olayda Tahran’daki ABD Büyükelçiliği mensubu 60 Amerikalı diplomat 444 gün süre rehin tutuldu. Bu süreç içinde İran-Irak savaşı başladı. 22 Eylül 1980 günü Irak’ın sürpriz saldırısı ile başlayan ve 8 yıl süren İran Irak Savaşında 1 Milyona yakın İranlı hayatını kaybetti.
İran’ın jeopolitik silahı: Hürmüz Boğazı.  Savaş sonunda İran, süratle toparlandı. Savaşın son yıllarında Basra Körfezinde yaşanan ve 55 geminin batırıldığı tankerler savaşından da çıkardığı dersler ile deniz kuvvetlerine önem vererek, asimetrik deniz harbi alanında oyun değiştirici yetenekler kazandı. Bu yetenekleri Umman ile paylaştığı ve en dar yerinde 21 mil genişliğe sahip Hürmüz Boğazının kapatılması hedefine yoğunlaştırdı. Günde  17 milyon varil petrol akışıyla küresel petrol arzının % 40’ının geçtiği Hürmüz Boğazının kapanmasının etkileri küresel enerji dengelerini alt üst edecek boyuttadır. (Iran Irak Savaşında kapanmadığı halde bu akış, %25 kesilmişti.) Günümüzde Körfez petrolünün % 85’i Asya ülkelerine gidiyor. Enerji arzının kesilmesinden en çok zarar görecek iki ülkenin Japonya ve Çin olacağını söyleyebiliriz. Bu listeye doğal gaz ihtiyacının üçte birini Katar’dan gemilerle ithal eden İngiltere’yi de ekleyebiliriz. İşte küresel ekonominin, bu kesintiyi kaldıramayacağını iyi bilen İran,  ABD ile yaşadığı her krizde boğazı kapatma tehdidinde bulundu.
Denizde Asimetrik Savaş. Bir sonraki savaşta gerek düzenli donanma gerekse Devrim Muhafızları Donanması için Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazındaki deniz ticaret akışını kesmeye ve küresel ticareti sarsabilmeye yönelik bir silahlanma programı uyguladı. Bu amaç için uyguladığı silahlanma programında kıyıdan gemilere karşı atılan füze sistemleri, mini denizaltılar, sürü halinde kullanılan çok yüksek süratli silahlı botlar, gelişmiş dip ve demirli mayın sistemleri başı çekti. Asimetrik yetenekler dışında konvansiyonel yeteneklerini de ulusal olanaklarıyla geliştirmeye devam ettiler. 2010 yılında kendi dizayn ve üretimleri ilk milli firkateyn Jamaran’ı hizmete soktular. Sahip oldukları üç adet Rus yapımı Kilo sınıfı dizel elektrik denizaltılar ve kendi üretimleri cep denizaltıları, sığ sulara sahip Basra Körfezinin denizaltı harekatına uygun olmamasına rağmen Amerikan savaş gemileri ve tanker trafiği için önemli bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor.
İran vurulursa Hürmüz’e Odaklanır. İran’da yeni yıl arifesinde başlayan olayların şimdilik denize, deniz ulaştırma rotalarının aksamasına, Hürmüz Boğazının engellenmesine ya da kapanmasına varacak bir tırmanma senaryosu sergilemeyeceğini söyleyebiliriz. Ancak -çok zor da olsa- Suriye benzeri olaylar kapıya dayanıp, İran topraklarına ilk bombanın düştüğü andan itibaren Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazındaki enerji arz zinciri İran tarafından koparılabilir. İran, en kötümser senaryoda bile, Devrim Muhafızları Donanması gibi rejime sadık güç unsurları ile Basra Körfezinde böyle bir hareket tarzını uygulamaya başvurabilir. Şüphesiz bu zor kararı vermeden önce, ABD ve İsrail’e ait  hava unsurları ve cruise füze saldırıları ile başta nükleer tesisleri olmak üzere kritik askeri alt yapısının hedeflenmesini bekleyecektir. Bu saldırıların ardından Boğazın kapatılmasına ve tanker trafiğinin engellenmesine yönelik faaliyetlere başlayabilecektir.
İran Diğerlerine Benzemez. İran’ın Irak, Libya veya Suriye ile kıyaslanamayacağını belirtmekte yarar var. Son 30 yılda Körfezde İran’ın oluşturduğu ateş gücü yoğunluğunun Tomahawk ya da Uçak gemisi  gruplarının taarruzları ile yok edilmesi çok zor. Karadan müdahale gerekir. Bunu kim yapacak? ABD ve İsrail askeri yerine kullanılacak İran ile sınırdaş vekalet savaşçısı/savaşçıları kim olacak? İran askeri makinesi ancak Yugoslavya benzeri bir iç savaşla ya da çok kapsamlı ABD liderliğinde büyük bir koalisyon istilası ile yıkılabilir. Ancak ABD, Kudüs oylaması sonrası  bu koalisyona bir kaç devlet dışında kimseyi ikna edemez. İç savaş seçeneği de teokratik ve  otoriter; Besic ve Devrim Muhafızları ile korunan bir İran için çok zordur. Bu süreç İran’ı ancak istikrarsızlaştırır. Güney Azerbaycan etkisi ise mevcut konjonktürde oyun değiştirici olamaz.
Tarihten Ders Almak. Amerikalı stratejist Richard Betts, 5 yıl önce “ABD’nin tarihten ders almadığını, unuttuğunu ve ufku kısa politikacılar tarafından yönetildiğini söylerken, Soğuk Savaş dönemi caydırma paradigmasının artık mantığını yitirdiğini ve bunda ABD’nin hataları olduğunu’’ ileri sürüyordu. (Richard Betts, The Lost Logic of Deterrence, Foreign Affairs, Ocak/Şubat 2013.) Çok haklı. Bugün durum daha da kötü. Ortadoğu’da güç dengesi işlemez. Genelde aktörler irrasyonel ve değişken davranır. ABD’nin yapması gereken İsrail’in dış güvenlik ihtiyaçlarına daha akılcı yaklaşmak olmalıdır. Kudüs kararının ardından İran olaylarının başlatılması söz konusu coğrafyada ABD ve İsrail düşmanlığını artırmıştır. Bu durumun ABD’de sokaktaki adama faydası yoktur.  Sadece askeri endüstriye faydası vardır. İran’ın yapması gereken de halkın sosyal, ekonomik ve demokratik ihtiyaçlarına cevap vermek olmalıdır. Halk modernleşmeyi istiyorsa zorla 7. Yüzyıl koşullarını dayatmamalıdır. Bu dayatma anti emperyalist İran halkını İran devletinden uzaklaştırır.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder