7 Şubat 2018 Çarşamba

Mavi Vatandaki Güvencemiz: Cumhuriyet Donanması


 




Mavi Vatandaki Güvencemiz: Cumhuriyet Donanması
                  ‘’Koca köyde hemen hemen hiç erkek kalmamıştı. Hepsi askere alınmış ya da Balkan ve Dünya savaşlarında şehit düşmüştü ve gördüğüm bize hizmet eden beş erkekten her birinin herhangi ağır bir yarası vardı. Birinin parmağı kopmuştu. Diğerinin kolu kıpırdamıyordu. Üçüncü topallıyordu ve diğer ikisi savaşta aldığı bir sakatlıktan mustaripti. Bu gözlemi bütün köylerde yaptım. Türkiye’nin son savaşlarda ne kadar insan yitirdiğini tahmin etmek mümkündür. Yine de burası umudunu yitirmeyen ve ulusal varlığı için savaşmayı sürdüren tek ülkeydi. Bedeli, tamamen yok olmak olsa bile.’’
                  Bu sözler Kurtuluş Savaşımıza istihkam uzmanı olarak katılan tek yabancı subay olan Alman Yüzbaşı Hans Tröbst’ün hatıratındandır. İnönü savaşları sonrası Eskişehir Kütahya arasındaki yol üzerinde uğradıkları bir köyü anlatıyor. (Mustafa Kemalin Ordusunda bir Alman Yüzbaşı, Çeviren Yüksel Pazarkaya-TÜYAP)
                  İşte donanmasızlığın sevgili Anadolu’muzu getirdiği durum buydu. 1897 Türk Yunan savaşından sonra Girit’i kaybetmek. İtalyan savaşında Libya’ya tek bir savaş gemisi bile gönderememek. Balkan savaşında Ege adalarını birkaç ayda tümden kaybetmek. Cihan Savaşında istilacı düşmanı deniz yerine vatan topraklarında durdurmak ve Çanakkale’de Mustafa Kemal’i ‘’ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum’’ demek zorunda bırakmak. 13 Kasım 1918 sabahı 55 parça donanmayla İstanbul’u işgale gelen emperyalistleri acıyla seyretmek. 15 Mayıs 1919 sabahı 18 savaş ve yardımcı gemi ile  13 bin askerini İzmir Pasaport açıklarına getiren Yunan mezalimine 9 Eylül 1922 sabahına kadar maruz kalmak.
Savaşlar demir ve kanla yapılır. 1897-1922 arasındaki savaşlarda Anadolu halkı, demir yani donanma ve harp donanım açığını kanıyla kapadı. Mustafa Kemal, kurduğu yeni cumhuriyetin geçmiş hatalarını tekrarına izin vermedi. Türk devlet sistemindeki karacı hakimiyetine rağmen, Anadolu jeopolitiğine denizi ekledi. Cumhuriyet Donanmasını kurdurdu. Hızlı öğrenen ve yeniliklere açık Türk halkını kısa sürede denizcileştirmek için kısıtlı olanakları seferber etti. 13 yıl gibi kısa sürede oluşturulan deniz gücü sayesinde Montreux Sözleşmesi imzalanabildi ve Lozan’ın yarım kalan Boğazlar hesabı kapatıldı. Kabotaj kanunu ile  600 yıl unutulmuş deniz ticaret sektörüne yeni hayat verildi. Sermaye birikimi olmadığından eski ve neredeyse hurda gemilerle oluşturulan Türk deniz ticaret filosu her türlü imkansızlığa rağmen kendi kıyılarımıza yabancı bayrak sokmadı. Ne pahasına ? Pek çok geminin batması ve can kayıpları pahasına.
Bugünkü Durum. Cumhuriyet Donanmasının denizcisi son 15 yılda insan gücü ve komuta yapısında yaşadığı ciddi travmalara rağmen Mustafa Kemal kaynaklı manevi gücünün farkındadır. Geçmişini unutmaz. Geleceği geçmişin ışığında değerlendirir. Bu manevi mirası bugün emperyalizmin maşası FETÖ hainlerinden arınmış nitelikli kuvvet yapısı ile buluşturan donanmamız mavi vatandaki tek sigortamızdır. Bu kapsamda gelecek Türk Yunan ilişkilerinin kaderi Ege ve Doğu Akdeniz’de çizilecektir. Zira ortak payda denizdir. Bu kaderi belirleyecek ana güç tartışmasız umhuriyet donanmasıdır.
Yunanistan’a Tavsiyeler. Yunanistan’ın bu güçlü tarihsel mirasımızı endüstriyel yeteneklerimizle birlikte değerlendirmesi ve 21’inci yüzyılda geçmişinin hatalarına düşmemesi gerekir. Yunan siyasetçilerin ve devlet adamlarının haddini bilmesi gerekir. Zira son 100 yıllık ortak tarihimizde büyük ve iddialı Yunan hamlelerinin hüsranla bittiği pek çok örnekle karşılaşıyoruz. Küçük Asya felaketi; Kıbrıs Müdahaleleri; Kardak Krizi öne çıkan tarihi  örneklerdir. Birincisi donanmasızlık nedeni ile anavatanımızda kanla ve Rusya’dan deniz yolu ile temin edilen cephane ile büyük bir Türk zaferi olarak; Diğerleri Cumhuriyet donanmasının varlığı sayesinde Kıbrıs toprakları ile Ege’de lehimizde sonuçlanan savaş ve krizler oldu. Yunan siyasetçilerin tarih ve strateji bilgisine sahip olmalarını ve gerek eylemleri gerekse demeçlerinde bu birikimi kullanmalarını öneriyorum.
Kardak Dersleri. Geçtiğimiz günlerde Kardak krizinin yıldönümünde devlet adamlığına yakışmayacak dengesiz davranışlar içinde bulunan Yunan Savunma Bakanı’nın Ege tahrikleri ile karşılaştık. Bu küstahlıklardan nemalanan bir Yunan savaş gemisi de Ege’de Bizans bayrağı toka ederek tahriklere devam etti. Mahallenin l’enfant terrible payesindeki Yunan tarafı, batının şımarık evladı olmanın ayrıcalığı ile hareket ediyor. Ne de olsa dün 187’inci yıldönümü olan  (3 Şubat 1830) Londra Protokolü sayesinde Yunanistan’a Osmanlıdan özgürlüğünü verenler onlar. Yunan halkı bağımsızlığını kendi eli ve kanıyla elde etmedi. Bugün de tahrikleri kendi ulusal gücüne dayanarak yapmıyor. Türkiye ile aralarındaki uçurumu ve Türk Yunan savaşının aleyhlerine bir felaketle sonuçlanacağını aklı başında Yunanlılar biliyor. Ege’de gerçek barışın garantisi Cumhuriyet Donanmasıdır. Yunan Savunma Bakanı geçen hafta Kardak kayalıklarına yaklaşamadıysa  onu caydıran Ege’de yüksek harekat temposu ile varlık gösteren Cumhuriyet Donanmasıdır. Tarihinden aldığı güç, donanımı ve fedakar personeli ile Ege’de Türk egemenliğinin temsilcisidir. Donanmamız Yunan tahriklerine kapılmadan stratejik caydırıcılığı sayesinde Yunan Bakanı Kardak sularına yaklaştırmamıştır. Yunan Donanmasına aklı selimle hareket etmelerini tavsiye ediyoruz. Siyasetçilerinizin tahriklerine aracı olmayınız. Ege’de birlikte yaşamayı öğreniniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder