Bir Kuşak Bir Yol ve Küreselleşme
19 Şubat 2018 tarihinde Suudi bayraklı 300
bin tonluk Shaden tankeri Meksika Körfezinden aldığı Amerikan petrol ürünlerini,
Çin’in Rizhao Limanına götürmek üzere yola çıktı. Bu yük, iki ülke tarihinde
bir rekor oldu. ABD ile Çin arasında Güney Çin Denizi başta olmak üzere pek çok
alanda anlaşmazlık yaşanmasına ve yenisi yayınlanan Amerikan Milli Savunma
Stratejisi belgesinde Çin’in tehdit olarak gösterilmesine rağmen iki rakip ülke
arasında ticaret artıyor.
Petrol İhracatçısı ABD. 2015 yılında 5 milyon varil olan ABD petrol
ürünleri ihracatı 2016 yılında 75 milyon varil oldu. Bunun ana nedeni 2016
sonrası ABD’nin kaya gazı ve kaya petrolü sayesinde petrol ürünleri üretiminin
artması ve 1975 tarihli ham petrol ihracatını yasaklayan (Gerald Ford) Enerji
Politikası ve Koruması Kanununun (The Energy
Policy and Conservation Act of 1975 (EPCA))
hafifletilmesidir. ABD her gün 10,5 milyon varil petrol üretiyor. 2016 yılında
ihracat kararı alındığında ilk müşteriler Güney Kore ve Japonya olmuştu. Kimse
Çin’in bir numaralı ithalatçı olacağını tahmin etmiyordu. Geçen Ocak ayı içinde
ABD’den Çin’e, günde değeri 1 milyar dolara yakın 400 bin varil ham petrol ile
değeri 300 milyon dolar civarında yarım milyon ton sıvılaştırılmış doğal gaz
(LNG) ihracatı gerçekleştirildi.
ABD Şahinleri Ne Düşünüyor? Bu ihracatın ABD–Çin dış ticaretinde ABD
aleyhine olan ticaret açığını kapatmaya yönelik olmasına Trump Hükümetinin
şahinleri karşı çıkmıyor. Her ne kadar Trump’ın 2017 Mart ayındaki Baş
Stratejisti Steven Bannon, ‘’5-10 yıl
içinde mutlaka Çin ile savaşacağız’’ demiş olsa da, Son 6 yıldır ABD ile
Çin arasındaki ticaret dakikada 1 milyon dolar civarında. ABD 1978 yılından bu
yana Washington Consensus (Uzlaşısı) adı
altında dünyaya neo liberal ekonomik sistemi dayattı. Bu sistemin özü dünya
ekonomisini küreselleştirmekti. Bu uygulamanın sonuçları Çin’i ekonomik deve
dönüştürürken aynı zamanda Çin’i küreselleşmenim lokomotifi yaptı. Bugün
ABD’nin 6 trilyon dolar dış ve 14 trilyon dolar iç borcu var. Buna karşılık Çin
3,4 trilyon dolar değerindeki ABD hazine bonolarıyla en büyük alıcı durumunu
koruyor. Bu rezervin Bir Kuşak Bir Yol (BRI/OBOR) projesi üzerinden ABD
kontrolü dışında diğer ülkelere akışı önem arz ediyor. IMF’nin 2016’da Yuan’ı küresel
çapta kullanılabilir para birimi olarak kabul etmesi de küreselleşmeye katkı
sağlayan bir faktör oldu.
Küreselleşmenin Yeni Lideri Çin. Bir Kuşak Bir Yol girişimi, 21’inci yüzyılda
küreselleşmenin en büyük projesi olacak. Çin ekonomisini güne, kuzey ve batı
yönlerinde üç ayrı kuşakla Doğu ve Güney Asya, Afrika, Avrupa ve Latin
Amerika’ya eklemleyen OBOR projesinde Türkiye dahil 76 ülke var. Bu ülkelerin
toplam milli geliri 25 trilyon dolar. OBOR, Çin’in 100’üncü kuruluş yıldönümü
olan 2049 yılına kadar 65 ülkede 4 trilyon dolarlık alt yapı yatırımını
öngörüyor. Bugün itibarıyla 60 ülkede kabaca 1 trilyon dolarlık 900 proje
yürütülüyor. Çin bu proje ile kömür, çelik, güneş enerjisi gibi alanlarda yeni
müşteriler yaratırken, ABD dolarına olan bağlarını da azaltmayı hedefliyor.
OBOR un etki alanına giren yerlerde hegemonya tarafından kışkırtılan ayrılıkçı
hareketler, terör ve aşırı uçlarla mücadelede de önemli rol oynayacağı; az
gelişmiş bölgelere refah getirecek olması küresel barışa büyük katkı
sağlayacak. OBOR denizlere ve özellikle Malakka Boğazına bağımlı enerji
ithalatını karaya çekerek Çin’in enerji güvenliğine de hizmet edecek.
Ekonomik Çıkarlarla Askeri Çıkarlar Karşı
karşıya
. Küreselleşme bir Atlantik cephe ürünü idi. Ancak Çin, OBOR girişimi ile
küreselleşmenin liderliğini alma yolunda ilerliyor. Bu da dünyayı 1978 doğumlu
Washington Konsensüsünden Pekin Konsensüsüne dönüştürme eğilimini
enerjilendiriyor. Diğer taraftan yapılan liman, demiryolu ve kara yolu alt yapı
yatırımlarının askeri coğrafyayı etkilemesi de kaçınılmaz olacaktır. Bu
kapsamda ABD tarafından geçen ay içinde açıklanan büyük güç rekabet (Great Power Competition) döneminde asıl
hedefin BRI olacağını söylemek mümkün. Ancak ABD müesses nizamı (establishment) bu mücadelede Çin ile iç
içe geçen ve her geçen gün artan karşılıklı finans ve ticaret bağımlılığını
nasıl gözden çıkaracak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder