İlk Havacımız Bahriyeli
Yüzbaşı Fethi ve TCG Anadolu
27 Şubat 2018 tarihinde Fethiye’de önemli bir tören icra edildi. Törende ilk
hava şehidimiz Fethi Bey kaybının 104. yılında anıldı. Kimdir Fethi Bey? İlk
havacımız. Osmanlı Bahriyesinin ilk havacısı. Bu toprakların ilk hava şehidi.
Kartalım, Gölgende Hürdür Bu
Vatan. Dünya askeri tarihinde
savaş uçağı ilk kez İtalyanlar tarafından Trablusgarp Savaşında Osmanlı ordusuna karşı
kullanılmıştı. Bu durumdan ders çıkaran Osmanlı Müdafaa Vekaleti ordu ve donanmaya
destek sağlayacak bu yeni aracı kısa sürede envanterine katmak istedi. Bunun
için yeni teknolojiye uyum sağlayacak genç zabitlere ihtiyaç vardı. Fethi Bey
1908 yılında Bahriye Mektebinin çarkçı, yani makine zabitliği bölümünü bitirmiş
ve Hamidiye kruvazöründe üsteğmen
rütbesinde görev yapmıştı. 1911 yılında gönüllü olarak başvurduğu hava sınıfına
geçmek üzere 3 Temmuz 1912 tarihinde İngiltere’ye havacılık eğitimine
gönderildi. Başlangıçta çarkçı yani teknik sınıfta yetiştirilmek üzere eğitim
alırken pilotaja olan beceri ve ilgisi nedeniyle sınıf değiştirdi ve Türk
havacılığının ilk pilotları arasına girdi. Kısa sürede becerisini ispatladı.
Balkan savaşında muharip görevlerde yer aldığı gibi Türk havacılık tarihinde
ilk gece uçuşunu gerçekleştirdi. Birinci Dünya Savaşına yaklaşan günlerde artık
yüzbaşıydı. Osmanlı İmparatorluğunun sahip olduğu 8 pilotun asları arasındaydı.
8 Şubat 1914 günü yardımcısı Sadık Bey ile Muavenet-i Milliye isimli Fransız
yapımı Bleriot XI/B tibi uçağın komutanı olarak İstanbul İskenderiye arasında
icra edilecek varlık gösterme amaçlı prestij uçuşuna başladı. Konya, Ulukışla,
Adana, Humus ve Şam üzerinden İskenderiye’de son bulacak seyir sırasında uçuşun
10. Etabında Şam’ın yakınlarındaki Taberiye Gölüne yakın kayalık Küfrühar
bölgesinde düştü. Şam yakınlarındaki Selahattin Eyyubi Türbesine defnedildi.
Kaybı Osmanlı illerinde çok derin izler bıraktı. Beşiktaş Firuzağalı olan Fethi
Bey için büyük törenler yapıldı. Daha sonra 1934 yılında Türk’ün ilk hava şehit
evladının adını almak için Megrililer öne çıktılar.Vefa ve sadakatlerinin bir
işareti olarak şehirlerinin ismini
Megri’den, Fethiye’ye değiştirdiler. Aynı yıllarda, Behçet Kemal Çağlar Fethi
Bey için yazdığı şiirin son mısralarını şöyle tamamlıyordu: ‘’Kartalım.
Gölgende hürdür bu vatan.’’
Teknolojisiz İmparatorluk. Yüzbaşı Fethi, rönesansı, reformu, aydınlanmayı
ve sanayi devrimini yaşayamamış bir imparatorluğun ilk pilotlarındandı.
Toplumun temel dinamiklerinin bilim ve akıldan ziyade, dinin sisli
kaderciliğine terk edildiği bir ortamda teknolojinin en ileri uygulaması olan uçağı
Osmanlı pratiğine uygulamak kolay bir iş değildi. Fethi Bey bunu üstün
yetenekleri ile başarıp, 2 yıllık pilotluk tecrübesi ile İstanbul-İskenderiye
uçuşuna komuta edebilecek kişi olarak seçilmişti. Ancak Osmanlının teknik ve lojistik
alt yapısı bu uçuşu destekleyebilir miydi? Aslında 1890 yılında Japonya
sularında batan ve 537 evladımıza mezar olan Ertuğrul firakteynimiz ile
Muavenet-i Milliye uçağının kaderleri pek benziyor.
Havacılık da donanma gezdirmek gibi pahalı ve çok ciddi bir iştir. Doğa,
teknoloji ve personel disiplini ile harmanlanmazsa sonucu felaket olur. Cesaret
ve kahramanlık ancak uygun şartlar altında somut sonuçlar getirir. O günün
şartlarında binlerce millik bir hava seyrine kalkışmak ve 4000 metre irtifada
Torosları aşabilmek 3 yıllık geçmişe sahip Türk havacılığı içinde tecrübe
birikimine sahip denizcilikten yetişme bir pilot için ciddi bir meydan okuma ve
sınavdır. Sonu hüsranla bitti. Zira Osmanlının teknolojisi Fethi Beyin
yüreğinin çok altındaydı.
F35 Ambargosu mu? Fethi Beyi andığımız günlerde ABD’deki Yunan –
Amerikan Liderlik Konseyi Başkanı Andy Zemenides Türkiye’yi Kuzey Kore’ye
benzeterek Türk Hava Kuvvetlerine yeni nesil JSF (F 35) uçaklarının satışının
engellenmesi için girişimde bulunacaklarını açıkladı. Bu girişimin beni hiç
şaşırtmadığını ifade etmeliyim. Zira 1996 yılında yaşanan Kardak krizinde de,
Türk Donanmasına transfer edilecek 3 adet FFG7 sınıfı (G sınıfı) fırkateyni, ABD
deki Yunan lobisi yüzünden 14 aylık uzun
bekleme süresinden sonra alamadan
Türkiye’ye dönmüştük. İkinci Komutanı olduğum TCG Gaziantep firkateyninin de
aralarında olduğu gemileri ancak 1998
yılı Ocak ayında alabilmiştik. Bu skandal, donanmanın MİLGEM projesi üzerinden
millileşme sürecini hızlandırmıştı.
Hava Kuvvetleri Millileşmelidir. Hava Kuvvetlerimiz, Kıbrıs Barış Harekatı
sonrası maruz kaldığımız silah ambargosundan donanmanın çıkardığı dersleri
çıkarmamıştır. Millileşme ve ABD savunma sanayine alternatif yaratma
süreçlerine benzer bir süreci uygulamada geç kalmıştır. Milli muharip uçak
geliştirme süreci ancak 15 Temmuz 2016
FETÖ ihanetinden sonra hız kazanmıştır. Ergenekon ve Balyoz süreçlerinin en
yoğun yaşandığı günlerde dönemin Hava Kuvvetleri Komutanına bir sohbet
esnasında Amerikan F 35 lerine bağımlı olmak yerine, Avrupa ya da başka pazarlardan
alternatif bir uçak seçilemez mi ? sorusunu
yöneltmiştim. Tarafıma verilen cevap şuydu: ‘’Türk pilotlarını en iyi uçakla
uçururuz.’’
F35 ler ve TCG Anadolu. F35’lerin geleceği
sadece Hava Kuvvetlerimizi ilgilendirmiyor. TCG Anadolu adını verdiğimiz
doklu Amfibi Hücum (LHD)gemimiz de bu kaderden etkilenecek. Zira gemide 6 adet
dikine kısa iniş kalkış yapan (STOVL) F 35 B uçaklarının yer alması
planlanıyor. ABD’nin, Doğu Akdeniz ve Suriye’de yaşananlar paralelinde bu
uçakları vermekten vaz geçme durumuna göre devletin alternatifleri mutlaka
vardır. Ancak uzun dönem planlamaların doğru yapılması gerekir. Bu kapsamda
uçaktan daha da önemli olan TCG Anadolu ve gelecekteki kardeşlerinde
kullanılacak sabit kanatlı uçak pilotlarının yetiştirilmesidir. Deniz üzeri
uçuş ve karadaki sabit pistin yerine üç boyutta hareket eden gemi uçuş
güvertesine iniş/kalkış yapacak yeni Yüzbaşı Fethi’lerin denizde savaş
doktrinine göre yetiştirilmeleri, donanmanın önündeki en büyük sınavdır. Bu
kapsamda donanmaya has yeni bir eğitim ve indoktrinasyon süreci şimdiden
planlanmalıdır. Deniz Kuvvetleri tarihsel birikimi, deniz havacılarımızın üstün
deniz üzeri uçuş yetenekleri ve teknolojiye süratle uyum sağlama özellikleri
ile bu sınavı mutlaka başarmalıdır. 104 yıl sonra aziz ruhunu andığımız Fethi
Bey’in cesaret, bilgi ve tecrübesinin TCG Anadolu’nun güvertesine iniş kalkış
yapacak deniz hava pilotlarımıza ışık tutması en büyük dileğimizdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder