18 Mart 2018 Pazar

İlk Havacımız Bahriyeli Yüzbaşı Fethi ve TCG Anadolu

İlk Havacımız Bahriyeli Yüzbaşı Fethi ve TCG Anadolu
27 Şubat 2018 tarihinde Fethiye’de  önemli bir tören icra edildi. Törende ilk hava şehidimiz Fethi Bey kaybının 104. yılında anıldı. Kimdir Fethi Bey? İlk havacımız. Osmanlı Bahriyesinin ilk havacısı. Bu toprakların ilk hava şehidi.
Kartalım, Gölgende Hürdür Bu Vatan. Dünya askeri tarihinde savaş uçağı ilk kez İtalyanlar tarafından Trablusgarp  Savaşında Osmanlı ordusuna karşı kullanılmıştı. Bu durumdan ders çıkaran Osmanlı Müdafaa Vekaleti ordu ve donanmaya destek sağlayacak bu yeni aracı kısa sürede envanterine katmak istedi. Bunun için yeni teknolojiye uyum sağlayacak genç zabitlere ihtiyaç vardı. Fethi Bey 1908 yılında Bahriye Mektebinin çarkçı, yani makine zabitliği bölümünü bitirmiş ve  Hamidiye kruvazöründe üsteğmen rütbesinde görev yapmıştı. 1911 yılında gönüllü olarak başvurduğu hava sınıfına geçmek üzere 3 Temmuz 1912 tarihinde İngiltere’ye havacılık eğitimine gönderildi. Başlangıçta çarkçı yani teknik sınıfta yetiştirilmek üzere eğitim alırken pilotaja olan beceri ve ilgisi nedeniyle sınıf değiştirdi ve Türk havacılığının ilk pilotları arasına girdi. Kısa sürede becerisini ispatladı. Balkan savaşında muharip görevlerde yer aldığı gibi Türk havacılık tarihinde ilk gece uçuşunu gerçekleştirdi. Birinci Dünya Savaşına yaklaşan günlerde artık yüzbaşıydı. Osmanlı İmparatorluğunun sahip olduğu 8 pilotun asları arasındaydı. 8 Şubat 1914 günü yardımcısı Sadık Bey ile Muavenet-i Milliye isimli Fransız yapımı Bleriot XI/B tibi uçağın komutanı olarak İstanbul İskenderiye arasında icra edilecek varlık gösterme amaçlı prestij uçuşuna başladı. Konya, Ulukışla, Adana, Humus ve Şam üzerinden İskenderiye’de son bulacak seyir sırasında uçuşun 10. Etabında Şam’ın yakınlarındaki Taberiye Gölüne yakın kayalık Küfrühar bölgesinde düştü. Şam yakınlarındaki Selahattin Eyyubi Türbesine defnedildi. Kaybı Osmanlı illerinde çok derin izler bıraktı. Beşiktaş Firuzağalı olan Fethi Bey için büyük törenler yapıldı. Daha sonra 1934 yılında Türk’ün ilk hava şehit evladının adını almak için Megrililer öne çıktılar.Vefa ve sadakatlerinin bir işareti olarak  şehirlerinin ismini Megri’den, Fethiye’ye değiştirdiler. Aynı yıllarda, Behçet Kemal Çağlar Fethi Bey için yazdığı şiirin son mısralarını şöyle tamamlıyordu: ‘’Kartalım. Gölgende hürdür bu vatan.’’
Teknolojisiz İmparatorluk. Yüzbaşı Fethi, rönesansı, reformu, aydınlanmayı ve sanayi devrimini yaşayamamış bir imparatorluğun ilk pilotlarındandı. Toplumun temel dinamiklerinin bilim ve akıldan ziyade, dinin sisli kaderciliğine terk edildiği bir ortamda teknolojinin en ileri uygulaması olan uçağı Osmanlı pratiğine uygulamak kolay bir iş değildi. Fethi Bey bunu üstün yetenekleri ile başarıp, 2 yıllık pilotluk tecrübesi ile İstanbul-İskenderiye uçuşuna komuta edebilecek kişi olarak seçilmişti. Ancak Osmanlının teknik ve lojistik alt yapısı bu uçuşu destekleyebilir miydi? Aslında 1890 yılında Japonya sularında batan ve 537 evladımıza mezar olan Ertuğrul firakteynimiz ile Muavenet-i Milliye uçağının kaderleri pek benziyor.
Havacılık da donanma gezdirmek gibi pahalı ve çok ciddi bir iştir. Doğa, teknoloji ve personel disiplini ile harmanlanmazsa sonucu felaket olur. Cesaret ve kahramanlık ancak uygun şartlar altında somut sonuçlar getirir. O günün şartlarında binlerce millik bir hava seyrine kalkışmak ve 4000 metre irtifada Torosları aşabilmek 3 yıllık geçmişe sahip Türk havacılığı içinde tecrübe birikimine sahip denizcilikten yetişme bir pilot için ciddi bir meydan okuma ve sınavdır. Sonu hüsranla bitti. Zira Osmanlının teknolojisi Fethi Beyin yüreğinin çok altındaydı.
F35 Ambargosu mu? Fethi Beyi andığımız günlerde ABD’deki Yunan – Amerikan Liderlik Konseyi Başkanı Andy Zemenides Türkiye’yi Kuzey Kore’ye benzeterek Türk Hava Kuvvetlerine yeni nesil JSF (F 35) uçaklarının satışının engellenmesi için girişimde bulunacaklarını açıkladı. Bu girişimin beni hiç şaşırtmadığını ifade etmeliyim. Zira 1996 yılında yaşanan Kardak krizinde de, Türk Donanmasına transfer edilecek 3 adet FFG7 sınıfı (G sınıfı) fırkateyni, ABD deki Yunan lobisi yüzünden 14 aylık uzun  bekleme süresinden sonra  alamadan Türkiye’ye dönmüştük. İkinci Komutanı olduğum TCG Gaziantep firkateyninin de aralarında olduğu  gemileri ancak 1998 yılı Ocak ayında alabilmiştik. Bu skandal, donanmanın MİLGEM projesi üzerinden millileşme sürecini hızlandırmıştı.
Hava Kuvvetleri Millileşmelidir. Hava Kuvvetlerimiz, Kıbrıs Barış Harekatı sonrası maruz kaldığımız silah ambargosundan donanmanın çıkardığı dersleri çıkarmamıştır. Millileşme ve ABD savunma sanayine alternatif yaratma süreçlerine benzer bir süreci uygulamada geç kalmıştır. Milli muharip uçak geliştirme süreci  ancak 15 Temmuz 2016 FETÖ ihanetinden sonra hız kazanmıştır. Ergenekon ve Balyoz süreçlerinin en yoğun yaşandığı günlerde dönemin Hava Kuvvetleri Komutanına bir sohbet esnasında Amerikan F 35 lerine bağımlı olmak yerine, Avrupa ya da başka pazarlardan alternatif bir  uçak seçilemez mi ? sorusunu yöneltmiştim. Tarafıma verilen cevap şuydu: ‘’Türk pilotlarını en iyi uçakla uçururuz.’’
F35 ler ve TCG Anadolu. F35’lerin geleceği  sadece Hava Kuvvetlerimizi ilgilendirmiyor. TCG Anadolu adını verdiğimiz doklu Amfibi Hücum (LHD)gemimiz de bu kaderden etkilenecek. Zira gemide 6 adet dikine kısa iniş kalkış yapan (STOVL) F 35 B uçaklarının yer alması planlanıyor. ABD’nin, Doğu Akdeniz ve Suriye’de yaşananlar paralelinde bu uçakları vermekten vaz geçme durumuna göre devletin alternatifleri mutlaka vardır. Ancak uzun dönem planlamaların doğru yapılması gerekir. Bu kapsamda uçaktan daha da önemli olan TCG Anadolu ve gelecekteki kardeşlerinde kullanılacak sabit kanatlı uçak pilotlarının yetiştirilmesidir. Deniz üzeri uçuş ve karadaki sabit pistin yerine üç boyutta hareket eden gemi uçuş güvertesine iniş/kalkış  yapacak  yeni Yüzbaşı Fethi’lerin denizde savaş doktrinine göre yetiştirilmeleri, donanmanın önündeki en büyük sınavdır. Bu kapsamda donanmaya has yeni bir eğitim ve indoktrinasyon süreci şimdiden planlanmalıdır. Deniz Kuvvetleri tarihsel birikimi, deniz havacılarımızın üstün deniz üzeri uçuş yetenekleri ve teknolojiye süratle uyum sağlama özellikleri ile bu sınavı mutlaka başarmalıdır. 104 yıl sonra aziz ruhunu andığımız Fethi Bey’in cesaret, bilgi ve tecrübesinin TCG Anadolu’nun güvertesine iniş kalkış yapacak deniz hava pilotlarımıza ışık tutması en büyük dileğimizdir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder