AB’nin Bir Kuşak - Bir Yol (OBOR)’da ilk
İtirazı
Uzak Asya’da çok önemli
gelişmeler yaşanıyor. İki Kore liderinin hafta içindeki tarihi buluşması
bölgesel ve küresel barış için çok büyük önem arz ediyor. İki lider, Kore
yarımadasının nükleer silahlardan arındırılması ve iki devlet arasında karada,
havada ve denizde askeri çatışmaya neden olabilecek düşmanlıklardan vaz
geçecekler konusunda anlaştılar. İşin özü Kore yarımadasında süper güçler için
Koreli yani kardeş kanı dökmeyeceklerini teyit ettiler. Bu buluşmanın asıl
amacının Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan vaz geçmesine odaklandığı
biliniyor. Diğer yandan Kuzey Kore’nin bu büyük taviz karşılığında Güney Kore’de
bulunan Amerikan güçlerinin kısmen de olsa geri çekilmesi konusunda kazancı
olup olmadığı bilinmiyor. Ancak Kuzey Kore liderinin Güney Kore’de sempati kazanacağı
ve bu yakınlaşmanın her geçen gün artan Amerikan aleyhtarlığının da etkisi ile
Güney Kore - ABD ilişkilerini sarsabileceği bir gerçek. Yeni durum Çin’in
jeopolitik güvenliğini de her koşulda etkileyecektir. Zira bölünmüş Kore, bugüne
kadar Çin jeopolitiğine hizmet etti. Birleşik ve Amerikan etki alanına girmiş
Kore, Çin’in yumuşak karnını oluşturur. Diğer taraftan Kuzey Kore ile Güney
Kore gelecekte birleşir ve Amerikan üsleri geri çekilirse bu Çin için büyük
başarı olur. Her koşulda yeni durum, jeopolitik olduğu kadar ekonomik sonuçları
da tetikleyecektir. Ekonomi devi Çin’in yanı başında gerçekleşen bu buluşma,
şüphesiz OBOR girişimini etkileyecektir.
AB
Raporu OBOR’u Eleştiriyor. Diğer yandan Çin ile Avrupa birliği arasındaki bir
kuşak - bir yol (OBOR) girişiminin
balayı safhasının sona ermeye başladığının sinyalleri geliyor. Geçtiğimiz hafta
Pekin’deki 27 Avrupa Birliği ülkesinin büyükelçileri (Macaristan hariç) ilk kez
OBOR projesini eleştiren bir rapora imza attılar. Raporda OBOR’un adil olmayan
küresel bir ticaret ortamı yarattığını, Çin’in büyük devlet firmalarını
rekabeti bozacak şekilde avantajlı bir konuma getirdiğini dile getirdiler. AB, jeopolitik
sonuçları olan OBOR girişiminin, Çin’in
empoze ettiği şartlar altında gelişmesinden rahatsızlık duymaya başlıyor. Her
ne kadar günümüzde AB’nin Çin politikası karşılıklı ticarette aleyhlerine olan
dengesizliği düzeltmeye yönelik olsa da OBOR girişiminin etkinliğini artırması
ile mevcut durum tam aksine söz konusu açığı
daha da artıracak görünüyor. Avrupa için en önemli endişe alanı ‘’Bir Yol’’ yani Deniz İpek Yolu
bacağında oluşuyor. Çeşitli nedenleri var.
Mavi
Ekonomi Büyüyor. Deniz ipek yolu sadece Çin’den Avrupa’ya gelen deniz ulaştırma rotalarından
oluşmuyor. Aynı zamanda bu limanları Avrupa içlerine bağlayan entegre
demiryolları projelerinden de oluşuyor. Bu demiryolları da AB fonları ile değil,
Çin finansmanı ve sübvansiyonu ile işliyor. Çin’in mavi ekonomi adını verdiği
denizcilik ekonomisinin hacmi dünyanın ilk 15 büyük ekonomisi arasında yer
alıyor. Bu hacim, Çin’in milli gelirinin sadece %10’u civarında bir değer olsa
da Çin’in denizleri daha çok kullanmasına neden oluyor. Çin’in mavi ekonomi
için sloganı ‘’yenilikçilik ve küresel
liderlik’’ tir. Küresel liderlik geniş
perspektif ve orta vadede Çin’e rekabette büyük avantaj sağlıyor. Örneğin, Çin’in
COSCO gibi büyük kamu şirketlerinin AB ülkelerindeki liman ya da demir/kara
yolu yatırımları bu ülkelerin ulaştırma giderlerinde çok ciddi tasarruflar
yaratıyor. Ancak Çin’in bu tip yatırım alanlarını seçmedeki siyasi tercihleri
Avrupa’da hassasiyet yaratıyor. Benzer
şekilde Çin’in yüksek teknoloji alanında ‘’Çin
yapımı 2025-Made in China 2015’’ sloganı adı altında denizcilik sektörünü
yüksek teknoloji alanına bağlaması ve özellikle lüks yolcu gemileri inşasında
öne çıkması Avrupalı gemi inşa sektörünü son derece rahatsız ediyor. Benzer
durum yakında denizlerde derin su sismik araştırma ve keşif-sondaj
teknolojilerinde yaşanabilecek.
OBOR,
AB Ülkelerini Bölüyor. Yukarıda örneklenen durumlar sadece Çin-AB
ekonomileri arasında değil, AB ülkeleri arasında da ciddi rekabet yaratıyor.
Daha da öte AB ülkeleri arasında bölünmeye neden oluyor. Örneğin 2017 Haziran ayında AB’nin BM nezdinde gündeme
getirdiği insan hakları raporunu Yunanistan, Çin Lehine veto etti. Yunanistan bu vetoyu tamamen ekonomik
nedenlerle yapmıştı. Çin’in en büyük denizcilik firması COSCO’nun 2016 yılında
pire limanının %51’lik hissesini 281 milyon €’ya satın alması ve bu limanı Asya
ve Avrupa arasındaki ana düğüm limanına dönüştürme kararı almış olması asıl
nedendi.
Yunanistan Çin’e Ortak Olamaz. Brexit hezimetinin ve
kendi içinde ekonomik güçlükler ile
zorlanan AB ülkelerinin pek çoğu için OBOR can simidi niteliğinde.
Macarlar ve Polonyalılar gibi nispeten fakir ülkeler, Çin’i AB’den daha yakın
ekonomik ortak olarak görmeye başlıyorlar. Bu nedenledir ki 2012 yılında Çin
ile yakınlaşma için kurulan CEE 16+1 platformu (Merkezi ve Doğu Avrupa
Ülkeleri+ Çin) OBOR’da önemli ortaklıklar ve projeler geliştiriyor. Pek çoğu
eski Varşova Paktı ülkesi olan bu AB üyelerinin demiryolu ve yolları yenilenmeye
muhtaç. Geçen haftaki rapora Macaristan dışındaki AB üyeleri imza attılar. Buna
Yunanistan da dahil. Şimdi merak edilen Çin’in bu yumuşak uyarıyı nasıl
değerlendireceğidir. Zira Avrupa’ya giriş limanı olarak seçtiği Pire limanının
sahibi Yunanistan gelecekte Batı ile Çin arasında ABD baskısından kaynaklanan
Çin aleyhine bir ambargo kararı alındığında baskılara dayanamaz. Umarım Çin bu
dersi almıştır. Pire yerine Çandarlı Limanımız Çin’e çok daha güvenilir bir
giriş limanı olacaktır.