21 Ağustos 2016 Pazar

Ege’de Karasuları ve Gelecek Nesillerin Vazgeçilmez Hakları

Ege’de Karasuları ve Gelecek Nesillerin Vazgeçilmez Hakları
              Aydınlık Gazetesi 8 Ağustos 2016 tarihinde  Ege’de Yunanistan’ın karasularını seçilmiş alanlarda 6 milin üzerine genişletebileceğine Dışişleri Bakanlığımızın yeşil ışık yaktığına dair haberleri gündeme getirdi. Ben bu yazıda  okuyucuları konunun geçmişine  götüreceğim. Yalnız baştan söyleyelim. Türkiye’nin açık denizlerdeki egemenliğine ve çıkarlarına zarar verecek bu girişime Dışişleri Bakanlığı kendi başına karar veremez. Mutlaka Meclis kararı gerekir ki böylesine bir kararı, vatanını seven hiç bir vekil onaylamaz.
              İstikşafi Görüşmeler Lehimizde midir? 26 Mart 2002 günü Yunan basınında ilk kez Türk-Yunan yumuşama sürecinde “Exploratory Talks” ifadesi kullanıldı. Dışişlerimiz bu terimi daha sonra “İstikşafi Görüşmeler” şeklinde tanımladı. Bu görüşmelerde her iki tarafın diplomatları bir araya gelerek, Ege sorunlarını aralarında tartışacak ve her iki tarafın kabul edebileceği alternatif çözümleri üretme gayretine girişeceklerdi. Bu görüşmelerin özelliği gizli tutulmaları idi. Bu sürecin oluşumunda temel nedenlerden birisi, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süreci idi. AB’nin 2004 yılına kadar, Türkiye’ye Ege’deki sorunları çözme ve gerekirse Yunanistan’la birlikte Uluslararası Adalet Divanı’na gitme dayatması karşısında, Dışişleri Adalet Divanına gitmeden süratli bir çözüm stratejisi olarak istikşafi görüşmeleri tercih etmişti.
Simitis Sayesinde Öğrenilen Gerçekler. 2005 yılının Kasım ayı başında Yunanistan eski Başbakanı Kostas Simitis’in “Yaratıcı Bir Yunanistan İçin Politika 1996–2004” isimli hatırat kitabı piyasaya çıktı. Kitapta istikşafi görüşmeler hakkında bilgiler vardı. Simitis karasuyu genişlemesi için şöyle diyordu:
 “...Yunan karasularının genişliği konusunda önümüzde iki tercih vardı. Ya mevcut 6 mil karasuyu genişliği temelinde kıta sahanlığının sınırlandırılmasını kabul edecektik, ya da karasularını 12 mile genişletecektik...Bu hakkın fiiliyata geçirilmesinde üçüncü devletlerin Ege’de hava ve denizde serbest seyrüseferinin etkilenmemesi dikkate alınacaktı. Dolayısıyla uluslararası denizcilik ve havacılığın engellenmemesi için karasularının seçici bir şekilde genişletilmesi ihtimal dışı değildi.”
Simitis, kitabında Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarmasının temel hakları olduğunu savunurken, seçici (selective) karasuyu genişletme seçeneği içinde Ege’nin bazı bölgelerinde mevcut 6 mil; bazı bölgelerinde ise 8-9-10 veya 12 mil karasuyu genişliği uygulamasının Türk tarafında kabul gördüğünü söylüyordu. 9 Ekim 2006 tarihli Ethnos gazetesinde de bu kez PASOK’un yeni lideri Papandreu’nun bir mülakatı yayınlandı. Papandreu şöyle yazmıştı:
 İstikşafi görüşmeler sürecinde toplu bir anlaşma için son bir dürtmenin gerektiği bir noktaya gelmiştik...Türkiye ile nihai bir anlaşmaya gidip gitmeyeceğimiz konusunda Aralık 2003-Ocak 2004 döneminde Başbakan Simitis ile ciddi bir görüşmemiz olduğunu hatırlıyorum...”
Dışişleri Yetkiyi Kimden Aldı? İstikşafi görüşmelerde kabul edilen plan ne idi? Bu sorular Simitis’in hatıratında gündeme gelen Türklerle Ege’de “selective-seçici” karasuyu genişliğinin tartışıldığı bilgileri ile beraber değerlendirildiğinde Ege’deki durumun lehimize tecelli etmediğine yönelik güçlü bir kanaat oluşmaktadır.
              Eski Dışişleri Bakanlarından İsmail Cem  de vefatından önce 2006 yılı sonunda yapılan bir söyleşide Ege’de karasuları genişletilmesi konusunda bazı ipuçları vermişti. Kendisine “Sizin döneminizde sürdürülen görüşmelerde karasuları konusunda 6–9–12 mil uygulamasına geçilmesi konusu gündeme geldi mi?” sorusuna verdiği cevap çok dikkat çekicidir: “Sadece araştırılan konulardan bir tanesiydi. Karasuları genişliğinin farklı yerlerde farklı mesafelerde olmasını bazı arkadaşlarımız mümkün görmekteydi.”
8 Aralık 2010 günü To Vima ve Kathimerini isimli Yunan gazetelerinde istikşafi görüşmeleri konu alan başka haberler yayınlandı. Bunlara göre Türkiye, Yunan ana karasında karasuların 12 mile, Doğu Ege’de bazı yerlerde 8–9 mile çıkmasını kabul etmişti. 2010 yılı sonunda yayınlanan Wikileaks belgeleri içinde en dikkat çekenlerden birisi şöyle idi:
“Türk Dışişleri yetkilisi Büyükelçi H.B., ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Tina Kaidanow’a Ankara’nın Yunan karasularının altı milden daha fazlaya çıkarılmasını incelemeye hazır olduğunu söyledi.”
Ege’de Statü Değiştirilemez. Bu bilgilerden çıkan sonuç açıktır. Dışişleri Bakanlığımız geçmişte Türk kamuoyu bilgisi dışında Ege’deki açık deniz alanlarını ve statükoyu aleyhimize değiştirecek  bir takım hal tarzlarını Yunanistan’la müzakere etmiş ve bazı sözler vermiştir. Bu yetkiyi kimden almıştır? Karasuları genişliğini farklı yerlerde farklı görme yetkisi TBMM tarafından bu bakanlığımıza verilmiş midir? “Selective-seçici” karasuyu artımı Türkiye’nin çıkarlarına tamamen aykırıdır. Ege’de açık deniz alanlarının mevcut durumunda en ufak bir değişiklik, Türkiye’nin Ege’den soyutlanmasına neden olur. Lozan’da tesis edilmiş üç millik karasuları genişliği dengesini 1936 yılında bozan taraf Yunanistan olduğu halde tepki verilmemesi ve daha da öte 1964 yılında bu dengesizliği altı millik karasuyu ilanı ile bozmuş olmamıza rağmen, bugün üçüncü bir hata yapma lüksümüz var mıdır? Ege’de taviz verecek taraf Yunanistan olduğu halde, sanki Türkiye denizdeki mücadeleyi kaybetmiş gibi alttan alan ve taviz veren taraf olamaz. Olmamalıdır. Dışişleri 15 Temmuz sonrası Ege sorunlarına Atlantik gözlükle bakma seçeneğini artık gözden geçirmelidir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder