Savarona ilk değil. Tarihi
gemilere sahip çıkamıyoruz.
Kurtuluşa, Kuruluşa ve
Cumhuriyete mal olmuş gemilere sahip çıkamadık. Bandırma, Nusret, Alemdar,
Hamidiye, Ertuğrul, Söğütlü, Yavuz, Sakarya ve daha niceleri...
Nusret’i
bile Koruyamadık. Sadece
Osmanlının değil, döktüğü 26 mayınla Rusya’nın da kaderini değiştiren Kahraman
Nusret’i bile koruyamadık. Donanma hizmetindeyken 1955 yılında yardımcı sınıf
gemi yapıldı. 1962 yılında hizmet dışına
çıkarıldı ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından özel bir kişiye daha sonra 1983
yılında bir armatöre satıldı. Geminin yeni sahibi omurga ve postaları hariç
gemiyi tamamen değiştirdi ve adını
“Kaptan Nusret” koydu. Mersin Magosa hattında çalışan gemi 1990 yılında Mersin’de
limanda tumba oldu ve battı. 1999 yılında gönüllü bir grup gemiyi çıkardı ve
Tarsus Belediyesi, gemiyi özgün yapısına sadık kalarak tekrar inşa ettirdi.
2003 yılında Tarsus Şehir Merkezindeki parkta, müze gemi statüsünde halkın
ziyaretine açıldı. Gerçek bedeninden bugüne değişmeyen sadece omurgası.
Bandırma gemisi 1924 yılında hizmet dışına çıkarıldı ve jilet oldu. Atatürk’ün
yatı olarak bilinen Ertuğrul yatı da 1937 yılında hizmet dışına çıkarılıp, bir
süre Deniz Ticaret Mektebinde okul gemisi görevinde kullanıldı, 1958 yılında
kilosu 13 kuruştan hurdacıya satıldı.
Benzer akıbet Söğütlü yatını da yakaladı.
Hamidiye
unutuldu. Balkan
Harbinin kahraman muharebe kruvazörü Hamidiye 1964 yılında hizmet dışına
çıkarıldı ve Hurdacı İlhami’ye satıldı. Yavuz 1972 yılında MKE’ye gönderildi ve
jilet oldu. Atatürk’ün en çok gezdiği Sakarya motoru da jilet olmaktan
kurtulamayanlar arasında. Bugün elimizde Atatürk’ün gezi motorları olan Acar
motoru (halen Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kasımpaşa’da) ile Çubuk Baraj gölünde kullandığı tenezzüh
teknesi (halen Anıtkabir’de) dışında kala kala bir tek Savarona kaldı.
Yolcu
Gemilerinden geriye kalan bir hiç.
Atatürk’ün yurt gezileri yaptığı Reşitpaşa, Ankara, Gülcemal, İzmir, Ege ile
Karadeniz vapurları gibi hatıralarımızı süsleyen posta ve kurvaziyer gemileri
ile tarihe mal olmuş şilep, tanker ve şehir hattı vapurlarımızdan bırakalım
birini, üzerlerindeki malzemeyi bile gelecek nesillere aktarabilecek ciddi
anlamda bir “Denizcilik Müzesi” kurma gayretine bile girişmedik. Bir zamanlar
Denizcilik İşletmelerinin küçük de olsa bir sanat galerisi vardı. Şimdi o da
yok. Gülcemal’in piyanosu kim bilir hangi depoda. Atatürk’ün en çok kullandığı
yolcu gemisi olan Ege gemisinin direği Allahtan, Ortaköy’de Yüksek Denizcilik
Okulunun (şimdi Kalkavan Meslek Lisesi) bahçesine dikilmiş. Yoksa tarihi
gemilerden geriye tek hatıra kalmayacaktı.
Berk
ve Peyk ilk milli savaş gemileriydi.
Donanmanın ulusal yeteneklerle 70’lerin başında yaptığı ilk büyük milli gemi
projesi Berk ve Peyk refakat muhriplerinden Berk 2001’de hedef gemisi oldu.
Peyk 2003’de acımasızca söküldü. Onların yerine Amerikan muhrip ve
firkateynlerini müze gemi yaptık.
Savarona’nın
Talihsiz Kaderi. Savarona’nın
kaderi ise tartışmasız en acıklı olanlardan. 28 Şubat 1931 tarihinde Hamburg
Almanya’da Amerikalı bir işadamının kızı için inşa edilen Savarona Yatı, bir
vergi problemi nedeniyle sahibi tarafından yedi yıl sonra satışa çıkarıldı.
CHP’nin girişimleri ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından Cumhurbaşkanı Yatı
olarak kullanılmak üzere satın alınan Savarona’ya, 24 Mart 1938 tarihinde, Türk
sancağı çekildi. Atatürk, Savarona’da, 54 gün kaldı. Gemi, 1951 yılında Okul Gemisi olarak kullanılmak
üzere Deniz Kuvvetlerine devredildi. Bu şekilde, 1951-1986 arasında 4000’ e
yakın deniz subayı adayı bu gemide eğitildi. Gemi, 3 Ekim 1979 sabahı
Heybeliada açıklarında demirliyken bir sabotaj sonucu kısmen yandı. Süratle
tamir oldu ve 1981 yılından sonra tekrar okul gemisi görevlerini yerine
getirmeye başladı. Ancak makine/elektrik sistemlerindeki ağır malzeme
yorgunluğunun doğurduğu ağır riskler nedeni ile 27 Temmuz 1986 tarihinde hizmet
dışına çıkarıldı. Müze gemi yapılması fikri tartışılmadı bile. Kültür Bakanlığı
da bu asil gemiyi, sökülmek üzere MKE’ye gönderdi. Gemi son anda, bir iş adamı
tarafından hurda fiyatına, 2035 yılına kadar, Maliye Bakanlığından kiralandı.
Aslında kiralanan Atatürk’ün denizdeki manevi varlığıydı. Savarona milyonlarca
doları bulan büyük masraflarla yeniden toparlandı. Sitim türbini ana ve
yardımcı makineleri söküldü. Lüks bir yat olacağı için baş taraftaki açık
güverteye jakuzi; kazan dairesi yerine hamam yapıldı. Yeni kimliği ile dünyanın
en zenginlerinin tutkularının aracı oldu. Başına çok üzücü ve acıklı olaylar
geldi. Adı her sene ana akım medyada fuhuş gibi aşağılayıcı kelimelerle anılır
oldu. Atatürk’ün manevi varlığını lekeleyen, bu gelişmelere rağmen, toplum
olarak ona sahip çıkamayışımız, Atatürk’e sadakatimiz kadar, deniz tarih
bilincimizin ve deniz kültürü birikimimizin ne denli zayıf olduğunun da somut
bir göstergesi oldu. Savarona, 2014 Ocak ayında, Hükümet tarafından Protokol
feshedilerek değil, armatörün istediği milyonlarca dolarlık “transfer ücreti”
ödenerek geri alındı.
Savarona’nın
Kaçak Güvertesi Sökülmelidir.
İslam Zirvesi toplantısı nedeniyle
geminin açık güvertesinin protokol yemek salonuna dönüştürülmesi eğer geçici
olarak yapılmış bir işlem ise derhal düzeltilmelidir. Kalıcı yapılmış olmasını
düşünemediğimi burada ifade etmeliyim. Bugün Dolmabahçe Sarayına ya da Topkapı
Sarayına nasıl kaçak kat çıkılamazsa 75 yaşındaki yüzer tarihi varlık
statüsündeki Savarona’ya da dış görüşünü bozacak kaçak güverte çıkılarak
tadilat yapılamaz. Bu hatadan derhal dönülmelidir. Savarona bir mücevherdir. 24
Mart 1938 deki görüntüsü asla değiştirilmemelidir. Onun bağlama yeri de bir
müze gemi olarak aborda edileceği Dolmabahçe Sarayı yanında yapılacak bir
iskele olmalıdır.