Dumlupınar Denizaltısı
63 yıldır İstiklal Vardiyasını Terk Etmiyor
Adını Türkiye’nin ve Türklerin kaderini değiştiren 30 Ağustos
1922 Başkomutanlık Meydan Savaşının geçtiği Dumlupınar’dan alıyordu. İtalya’da
yapılan ve 6 Kasım 1931 de hizmete giren iki denizaltımızdan birisine ilk kez adı
verilmişti. Diğer kardeşinin adı Sakarya idi.
Her ikisi de 1949 yılında emekliye ayrıldı. Üç yıl önce Hollanda’ya ısmarlanan
denizaltıların isimleri de Birinci İnönü
ve İkinci İnönü idi. Hepsinin
isimlerini Atatürk seçmişti. Denizaltılara büyük zaferlerin isimlerinin
verilmesi bir amaca hizmet ediyordu. Anadolu donanmasızlık nedeniyle işgal
edilmişti. Yeni kurulan donanma geçmişi tekrar ettirmemeli ve Kurtuluş Savaşı
ruhunu yani istiklali temsil etmeliydi. Denizaltı filosu Cumhuriyet
Donanmasının omurgasıydı. Omurgaya zafer isimleri yakışırdı. Cumhuriyet
ilanından sonra yeni donanma kurulurken bütçe kısıtlamalarına rağmen süratle
denizaltı tedarikine geçildi. Zira bugün de olduğu gibi o gün de denizaltı gemileri
deniz diplerinin gizemini kullanıyordu. Bu stratejik bir silahtı. Zayıf donanmalara
büyük avantaj sağlıyordu.
Talihsiz bir Denizaltı. İkinci
Dünya Savaşı sonunda Sovyetlerin Boğaz ve Doğu Sınırlarımıza yönelik
notalarından sonra Atlantik sistemin yanına itildik ve bağımsız güvenlik ve dış
politikalarımız yeni paradigmalara uyarlandı, istiklal, yani bağımsızlık ilk
yarasını aldı. Marshall yardımı ve Truman doktrini ile Türk Silahlı
Kuvvetlerine savaş fazlası Amerikan silah ve teçhizatı akmaya başladı. Bu
akıştan en büyük payı denizaltı filomuz aldı. ABD’den 1949-1983 arasında toplam
23 denizaltı hibe yolu ile Türk deniz kuvvelerine transfer edildi. Dumlupınar
bu grup içinde üçüncü denizaltıydı. Şansız bir denizaltıydı. Amerikan
donanmasındayken de (USS Blower) başına
talihsiz olaylar gelmiş, kaza geçirmişti. Türk donanmasına Çanakkale denizaltısı ile 19 Aralık 1950 tarihinde bayrak çekerek ABD’de
katılmış ve tarihte ilk kez Türk denizaltıcılar Atlantik Okyanusunu tek
başlarına geçmişlerdi.
ABD’nin Karadeniz Hassasiyeti. ABD’nin yeni sayılabilecek denizaltıları Türkiye’ye çok sayıda vermesinin
temel nedeni Karadeniz idi. Zira Montreux Sözleşmesi nedeniyle yabancı denizaltılar
ve dolayısıyla Amerikan denizaltıları Karadeniz’e çıkamıyordu. Karadeniz’de NATO
namına Türk Deniz Kuvvetlerinin Sovyet Donanmasına risk veya tehdit
oluşturabilmesi ancak denizaltı silahı ile mümkün olabilirdi. İlginçtir, ABD, Türk Donanmasına elindeki en iyi dizel
elektrik denizaltıları verirken yaşlanan Yavuz yerine hizmet dışına çıkan yüzlerce kruvazörden
birisini dahi vermemişti.
Vatan Sağ Olsun. Zaman içinde Donanmanın en modern ve en profesyonel filosu
olarak Denizaltı Filosu öne çıktı. Filonun geçirdiği kazalar dayanışmalarını daha da büyüttü. İlk denizaltı
kazasını 14 Temmuz 1942’de mayına çarpan TCG
Atılay ile yaşadılar. 38 denizci kaybedildi. 4 Nisan 1953’de Dumlupınar’ın kaybı 11 yıl aradan sonra denizaltıcıları
derinden yaraladı. Gemi Blue Sea (Mavi Deniz) isimli NATO Tatbikatından dönüşte
Nara Burnu Çanakkale’de, İsveç bandıralı Naboland
şilebiyle gemi komutanının yanlış manevrası sonucu çarpışarak battı. Komutan ve
köprüüstündeki diğer dört kişi kurtuldu. 81 kişi 90 metre derinlikte saatlerce
oksijenlerinin bitmesini bekledi ve hayatlarını kaybetti. Selami Özben Astsubay
denizaltıdan son kez duyulan sesin sahibiydi. Son sözü ‘’Vatan Sağ Olsun’’ idi.
Amiral Fahri
Korutürk’ün Sözleri. Dönemin Denizaltı
Filosu Komutanı Tümamiral Fahri Korutürk
kazadan sonra, Çanakkale’de denizde yapılan törende Dumlupınar şehitleri
için şunları söylemişti:
‘’...Sana
her gün, Dumlupınar Kumandanlığına
diye verdiğim işaretlerdeki gibi yine o kadar hakiki, yine o kadar samimi ifade
ile, fakat bu sefer son defa olarak, bu sefer filona mensup bütün arkadaşlarım
adına, bu sefer mensup olduğum Deniz Kuvvetleri meslektaşlarının adına sana hitap
ediyor, sana veda ediyorum. Dumlupınar, Nur içinde yat... Nur içinde yat ve
etrafında görünen şu dağlar, taşlar, şu kıyı ve bu denizde yatıp ebediyeti
bekleyen şanlı ve şerefli ecdadın gibi tarihinin ölmez sayfalarına geçirdiğin
kaderindeki acılık için milletinin vefalı kalbine güven...Bu memleket, bu vatan
ve bu meslek sana bir gün senin ismin altında yeniden can verecektir. Senin
ruhun yeni bir Dumlupınar ile milletinin hayat ve istiklâl davasındaki
nöbetçinin yerini elbette ki bir gün tekrar alacaktır. Yüzlerce ve binlerce
defa inip çıktığın denizlerin altında sen de etraftaki ecdadın gibi ebediyeti
beklerken asil milletinin kalbinde ebediyen yaşayacaksın."
Kenetlenen Denizaltı
Filomuz. Dumlupınar’ın
trajik sonu ve Selami Özben Astsubayın ‘’Vatan
Sağolsun’’ kelimeleri denizaltıcıları birbirine daha da kenetledi. 1953
yazında denizaltıcı olmak isteyenlerin sayısı geçmişle kıyaslanmayacak kadar
çoktu. 27 Ekim 1954’te batan Dumlupınar’ın
yerine ABD yeni bir denizaltı verdi Türkiye’ye. Bu denizaltıya da TCG Preveze adı verildi. Dumlupınar’ın sevgisi
bu gemiye coşkuyla aktı. 4 Mayıs 1972
günü yapılan bir törenle hizmet dışına çıkarılan TCG Preveze için dönemin Filo Komutanı Tümamiral Nazmi Erkan’ın
söyledikleri Dumlupınar sevgisini yansıtıyor:
“... Seni sadece ben değil, bütün mürettebat görür görmez
sevmiştik.. Dumlupınar’ın kaybından
sonra filomuza ilk doğan kızımızdın. Onun sevgisini de vererek seni başka bir
severdik. Bize çok şey öğrettin. Çok da hakkın kalmıştır. Helal et.
Periskoplarından öperim Kara Fatma. Ne sen bizi unut ne de biz seni.”
İstiklal Vardiyası Devam Ediyor. Üçüncü kez Dumlupınar
ismini taşıyan son denizaltıya 24
Ağustos 1972 tarihinde Türk bayrağı toka edildi. O gemi de Çanakkale Boğazında
yıllar sonra küçük bir kaza geçirince, bir daha aynı isim kullanılmadı.
Denizaltıcılık zordur. Geleneklere tam bağımlıdır. Derin vatan ve engin deniz
sevgisi gerektirir. Küçücük bir çelik tüp içinde, denizlerin yüzlerce metre
altında görev yapan ve hayatları birbirlerinin dikkatine bağlı olan kişiler
için takım ve filo ruhu esastır. Bu gereklilik yaşamlarına o denli nüfuz
etmiştir ki, denizaltıcılar Atılay ve
Dumlupınar’da vatan görevi sırasında
şehit olan ve görevden dönemeyen personelin aralarından ayrıldığını kabul etmez
ve adları geçtiğinde onların ‘’halen vatan görevinde’’ olduğunu
söylerler. Bugün de Dumlupınar
şehitlerimiz Çanakkale Boğaz karakol görevine devam ediyor. O görev sonsuza
kadar devam edecek. Tanrı Cumhuriyet Donanmasını ve Denizaltı Filomuzu her
türlü beladan korusun. Hiç bir kötülük, hainlik
ve hiç bir engel saf ve temiz Dumlupınar ruhunu kirletmesin. 3 Nisan 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder