Karadeniz’de İstikrarın
Anahtarı: Montrö Türk Boğazları Sözleşmesi 80 Yaşında
9 Kasım 1936 günü 13 yaşındaki genç
Cumhuriyet Türk Boğazlarını geri aldı. İstiklal Savaşı galibiyetine rağmen
Lozan’da askersizleştirilen ve geçiş rejimi tamamen uluslararası Boğazlar
Komisyonuna bırakılan Türk Boğazları, ebedi başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün
siyasi öngörüleri ve stratejisi sayesinde anavatanımıza eklendi. Son 80 yılda
İkinci Dünya Savaşı, Soğuk Savaş, Soğuk Barış (1989-11 Eylül 2001) ve neocon’ların
Terörle Küresel Savaş (GWOT) paradigması altında Geniş Karadeniz Bölgesindeki
renkli devrimler ve kışkırtılmış silahlı çatışmalar dönemini atlatarak bugünlere
geldi.
Savaş ve Krizlere Direnen bir
Sözleşme. Bulgaristan ve
Romanya’nın 2004’de NATO ve 2007 de AB üyesi olmaları sonrası dünya okyanus ve
denizlerinin on binde biri kadar küçük bir alanı kapsayan Karadeniz, küresel
jeopolitik çekişmelerin önemli ağırlık merkezlerinden birisi haline dönüştü.
Özellikle Avrupa-Atlantik kaynaklı küresel siyasi ve ekonomik kışkırtma ve
şoklara rağmen, Karadeniz’de mevcut deniz güvenlik rejiminin temelini oluşturan
Montrö Türk Boğazları Sözleşmesi Türkiye’nin sağlam duruşu ile hiçbir
değişikliğe uğramadan yürürlükte kalmaya devam ediyor.
Montrö Türk Boğazları Sözleşmesi
Sempozyumu Geçen Hafta 9-10
Kasım 2106 tarihlerinde Bahçeşehir Üniversitesi Türk Boğazları Araştırma ve
Uygulama Merkezi (TURBAM) organizasyonunda, yabancı katılımcılarla birlikte
icra edilen iki günlük sempozyum, gerek sunum yapan, gerekse tartışmalara
katılan iştirakçilerle Montrö Sözleşmesini son yıllarda örneği görülmemiş detay
ve kapsamda masaya yatırdı. Geçmişin tecrübe ve dersleri paralelinde geleceğe
ışık tutarak, Mavi Vatanın Amiral Gemisi Türk Boğazları, jeopolitik, hukuki,
savunma, güvenlik, emniyet, çevre ve ekonomik perspektiflerle ayrı incelenerek
dünyaya önemli mesajlar verildi. (Sempozyum kayıtları için: http://www.deniztv.com/)
Ata’nın Ruhuna en Büyük Hediye. Montrö Sözleşmesinin bölücü (PKK) ve yıkıcı
(FETÖ) iki ayrı terörle büyük mücadele veren
Anadolu’nun, Türk Boğazları ile stratejik savunmamızın hinterlandı
Karadeniz’de barış, istikrar ve işbirliğine ne denli hayati katkı sağladığı tüm
katılımcıların ortak fikri olarak bir
kez daha vurgulandı. 20 Temmuz 1936’da imzalanan sözleşmenin yürürlüğe
girişinin tam 80’nci yaş gününde yani 9 Kasım 2016 günü kapsamlı bir
sempozyumla değerlendirilmesi ve 10 Kasımda Atatürk’ün manevi huzurunda Lozan’ın
mührü sayılan sözleşmenin, sonsuza kadar korunacağının defaten dile getirilmesi,
Mustafa Kemal’in aziz ruhuna tazimle sunulan bir yemin oldu. Sempozyuma katılan
Türk akademisyenler, amiraller, kaptanlar, hukukçular, bürokratlar ve fikir
insanlarının yanısıra Rus hukukçu akademisyenlerin Montrö Türk Boğazları Sözleşmesinin
Karadeniz’de son 80 yıldır oluşturduğu deniz güvenlik rejimine olan güven ve
inançlarını dile getirmeleri, Atlantik
sistemin özellikle Karadeniz’in L’enfant
Terrible ülkesi Romanya üzerinden geliştirdiği hesapsız maceralara önemli bir
cevap oldu.
Romanya’nın Tehlikeli Oyunu. Romanya, son yıllarda Montrö Sözleşmesi
ruhunun aksine Karadeniz’de NATO’nun sürekli deniz gücü bulundurmasını talep
ediyor. Her zirveye bu konuda yeni önerilerle geliyor. 1991 Roma Zirvesi’nden
sonraki en önemli zirvelerden biri olan ve FETÖ Darbe girişiminden tam bir hafta
önce icra edilen 8-9 Temmuz 2016 tarihlerindeki Varşova Zirvesinde NATO, Rus
tehdidini öne çıkararak yeni soğuk savaşı ilan etmiş, Karadeniz’in deniz
boyutunu öne çıkarmıştı. Ancak Karadeniz’de
sürekli NATO denizgücü varlığı 26-27 Ekim 2016 tarihlerinde icra edilen NATO
Savunma Bakanları Toplantısı’nda tekrar gündeme geldiyse de 15 Temmuz dersini
alan Türkiye’nin diplomatik hamleleri ile ileri bir tarihe ötelendi. Romanya,
Atlantik sistemin Karadeniz’deki fahri elçisi olarak boyutlarının ve
yeteneklerinin çok üzerinde stratejik girişimlerde bulunmaya devam ediyor. Bu
girişimlerin 21’nci yüzyılda Karadeniz’deki denge ve istikrara fayda
sağlamayacağını göremiyor. Karadeniz’deki Montrö rejimine en büyük eleştirileri
yapan ABD’de, Türkiye’nin eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilson’un 15 Haziran
2016 tarihinde, Washington’da, “Karadeniz’deki Değişen Askeri Denge” temalı panelde
yaptığı konuşmayı Romenlere hatırlatalım:
“… 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi
Türkiye açısından büyük bir başarıdır. ABD ve diğer bazı müttefikler terörizm,
kaçakçılık, gibi güvenlik endişeleri nedeniyle geçmişte Karadeniz’in güvenliğini gündeme getirdiler,
ancak Türkiye Türk Boğazlarına ilişkin olarak ne ABD’nin ne de diğer kıyıdaş
ülkelerin bir rol üstlenmesine sıcak bakmadı, öte yandan, Karadeniz güvenliği
ve kıyıdaş ülkeler arasında işbirliğinin geliştirilmesinde yönelik
mekanizmalarını (KEİ,BLACKSEAFOR,KUH) geliştirilmesine öncülük etti.”
Montrö
rejimi Karadeniz’deki barışın anahtarı olmaya devam ediyor. Bu rejime sonsuza
kadar sahip çıkmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder