26 Temmuz 2013 Cuma

Fransız gemisinin istanbul liman ziyareti


Fransız Jean Bart muhribi 19 Nisan 2013 günü İstanbul liman ziyaretine başladı. Gemi Doğu Akdeniz’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Türkiye ve KKTC’nin deniz hak ve çıkarlarının gasp edildiği Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) içinde GKRY deniz unsurları ile arama kurtarma tatbikatı yaptıktan sonra İstanbul liman ziyaretine geldi. Öncelikle, GKRY Deniz Kuvveti kuramaz. 9 Şubat 1959 tarihinde Londra’da imzalanan ve halen yürürlükte olan Kıbrıs Cumhuriyeti Kurucu Antlaşmalarına göre güvenliği garantörler tarafından sağlanan Kıbrıs, vesayet altında kurulduğundan Deniz Kuvvetleri kuramaz. Ancak Rumların Deniz Kuvvetleri de var Komutanı da. GKRY Savunma Bakanı kabahatini biliyor ve bakın ne diyor? “Sürekli tatbikatlar aracılığı ile Kıbrıs Cumhuriyetinin devletlik olma varlığı güçleniyor.”
Düşünebiliyor musunuz? Yarın, KKTC,”Deniz Kuvvetleri kurdum” dese nasıl yer yerinden oynar. Ama Rumlar, Deniz Kuvveti kurmuş, 2006 yılından itibaren Fransa’ya deniz/hava üs kolaylığı sağlamış, onlarla bir güzel deniz tatbikatı da yapmış, üstüne üstlük Fransa, savaş gemisini tatbikat sonrası İstanbul’a yollayabilmiştir. Şimdi “ziyarette ne sakınca var?” Ermeni soykırım yasasını parlamentodan geri çekmemiş, büyük şehirlerinde Ermeni Soykırım anıtlarını bir biri ardına açan, Türkiye’nin AB üyeliğinin yeminli muhalifi Fransa ile Sinop’taki nükleer santral antlaşmasının hayata geçirildiği şu günlerde sorun mu çıkaralım? Cevabını verelim.
Güney Kıbrıs’ta ticaret gemileri
GKRY, 1974 yılından sonra Kuzey Kıbrıs limanlarına uğrayan gemilerin kaptanlarına karşı ceza vermeye ve bu gemileri tutuklamaya başladı. Türkiye bu uygulamaya karşı 13 yıl herhangi bir önlem almadı. 16 Nisan 1987 tarihinden sonra Rum bayraklı gemilerin limanlarımıza girişleri, yükleme-boşaltma yapması, yolcu alması-indirmesi yasaklandı. Yasak kapsamı 1997 yılında genişletildi. Bayrağına bakılmaksızın GKRY ile Türk limanları arasında yük ve yolcu taşıyan tüm gemiler ve uçaklar yasak kapsamına alındı. Bu çerçevede GKRY uçaklarının Türkiye hava sahasını kullanmaları bile yasaklandı. Sadece üçüncü ülke uçaklarının Türk hava sahasını kullanarak Güney Kıbrıs Rum yönetimine sadece yolcu taşınması yasak kapsamı dışında bırakıldı.
Yasaklı gemiler arasına, GKRY bandıralı gemiler; GKRY uyruğuna kayıtlı gemiler; GKRY’de ikamet eden herhangi bir uyruğa sahip kişi ve şirketlere ait gemiler; GKRY vatandaşı veya şirketine ait olup ülke dışında ikamet edenlerin gemileri; GKRY uyruğu da taşıyan çift uyruklu olan kişi veya şirketlere ait gemiler; bayrağına bakılmaksızın GKRY’de herhangi bir denizcilik güzergâhından gelen bir gemi; bayrağı ne olursa olsun uğrayacağı limanlardan biri GKRY olan gemi; önceden GKRY bandırası altında olup satılan, ama GKRY ile her türlü ilişkisini kestiğini kanıtlayamayan gemi; doğrudan veya dolaylı GKRY ürünü taşıyan gemi; sahipleri arasında GKRY vatandaşı veya GKRY şirketi olan bayrağına bakılmaksızın herhangi bir gemi bile eklendi.
Doğu Akdeniz’de çıkarlarımızı gasp edenler
Yani özetle, GKRY’ye uğrayan yabancı bayraklı bir ticaret gemisi bile Tük limanlarına girdiğinde alıkonuyor ve yasa ihlali ile suçlanabiliyor. Jean Bart, ticaret gemisi değil. Dokunulmazlıkları var. Ancak her savaş gemisi bir liman ziyareti yapmadan önce egemen devletten diplomatik klerens talebinde bulunur. Bu talep Dışişleri, Genelkurmay Başkanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından değerlendirilir. Gerekirse uygun görülmez. Savaş gemisi de ziyaretini gerçekleştiremez. Normal şartlarda yapılması gereken öncelikle Fransa’ya bu tatbikata katılması nedeniyle uyarıda bulunulması ve uyarı dikkate alınmadığı takdirde İstanbul liman ziyareti için diplomatik klerens talebinin reddedilmesi olmalıydı. Peki, Dışişlerimiz ne yapmış? Ulusal hak ve çıkarlarımızın erozyona uğratıldığı Doğu Akdeniz’de GKRY’nin haramiliğine ortak olan bir Fransız savaş gemisini İstanbul Sarayburnu’nda bağrımıza basmış. Gerçekten mütareke dönemini aratmayan günleri yaşıyoruz.
Unutmadan, sade bir vatandaş olarak merak ediyorum. 29 Temmuz 2005 günü mektup teatisi ile imzalanan, Türkiye’nin AB ile 1963 Ankara Antlaşması ve 1995 Gümrük Birliği Antlaşmasının, GKRY dahil yeni AB üyesi ülkelere yansıtılması için gerekli olan Ek Protokol, sekiz yıldır onaylanmak için neden TBMM’ye getirilmiyor? Onaylanmayacaksa neden imzaladınız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder