13 Ağustos 2013 Salı

Uygarlık Deniz'de başlar 1


Deniz insanlığın gelişimindeki en önemli unsurdur. Bütün büyük uygarlıklar denizde gelişti. Bu nedenle deniz ulusları ve deniz uygarlıkları dünya tarihinde özel yere sahiptir. Bin yılı aşkın bir süredir vatan bildiğimiz Anadolu kıyıları, Doğu Akdeniz kıyıları ile birlikte antik çağda deniz uygarlıklarının merkezi olmuştur. Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) ve Azra Erhat’ın tanımı ile Mavi Anadolu’nun sosyogenetik kodlarını taşıyan sahipleri, yani atalarımız bunu ne kadar sürdürebildi? Maalesef Anadolu’nun yeni sahipleri bir imparatorluk kurmasına rağmen deniz uygarlığı kuramadı. Diğer taraftan uzun süreli kalıcılık gösteren dünya güçleri, denizci devletler arasından çıktı. Dünya tarihi 15’inci yüzyıldan itibaren keşiflerle yeniden şekillenirken, anavatanlarından binlerce mil öteye deniz gücü gönderebilen devletler, modern tarihte deniz uygarlığının temellerini atabildiler. Bu alanda küresel çapta denizgücü kurabilen devletler arasında, 15’inci yüzyıldan itibaren sırasıyla Portekiz, İspanya, Hollanda, Fransa ve İngiltere; 19’uncu yüzyıl sonrası ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Japonya ve Sovyetler Birliği sayılabilir. İşin özü, okyanuslara ve okyanus ötesine güç intikal ettirebilmektir.
Modern dünyada küresel erişimin ve dolayısıyla küresel güç statüsünün en temel göstergesi, donanma gücünün dağılımıdır. Deniz gücü, modern statükonun dengeleyicisidir. Okyanuslar üzerinde kesin egemenlik temin edilmeden hiçbir güç mevcut düzeni değiştiremez. Bu nedenle tarih boyunca deniz gücünün okyanuslar üzerindeki dağılımı, küresel statü mücadelesinin resmini ortaya koyar. Diğer taraftan deniz uygarlığına bilimsel, teknolojik, sosyal, kültürel, sportif ve çevresel katkı yapılmadan, sadece askeri güç oluşturarak deniz uygarlığı oluşturulmaz.
Deniz zenginlik ve güçtür
Deniz uygarlığı, tarihin akışı içinde yarattığı yeni keşifler ve icatlar ile rönesans, reform ve aydınlanmayı hızlandırırken, bir yandan anavatanlarda sermaye birikimine, bir yandan da dış ticaret ağları ve ortaklarının gelişimine neden olarak kapitalizmi doğurdu. Dünya deniz uygarlığına 17 ve 19’uncu yüzyıllarda ayrı ayrı iki kez hükmeden İngiltere ile 20’nci ve 21’inci yüzyılda hükmeden ABD, deniz uygarlığı üzerinden kapitalizmi emperyalizme dö-
nüştürmüş, kendileri için uygarlık olan bu alanı gelişmekte olan ve azgelişmiş devletlerin sömürülmesi ve baskı altında tutulması için sonuna kadar kullanmıştır. Kullanmaya devam etmektedir. Zira deniz uygarlığını başarabilen devletler dünya deniz ticaretini ve deniz zenginliklerini kontrol yeteneğine sahip olurlar. Bu yeteneği de siyasal ve jeopolitik hedeflerine erişim aracı olarak kullanırlar. O halde ezilen ve sömürülen olmamak için denizde güçlü olmak ve deniz uygarlığı cephesinde yer almak gerekir. Bugün Çin’in ısrarla denize yönelmesinin nedeni budur.
Deniz uygarlığı kara uygarlığı rekabeti
Deniz uygarlıklarının yükselişi her dönemde karşısına kara uygarlığı çıkarmıştır. Atina karşısında Sparta; Kartaca karşısında Roma; Venedik karşısında Osmanlı; İngiltere karşısında Almanya; NATO karşısında Varşova Paktı gibi. Gerek modern gerekse postmodern dönemde jeopolitik çekişmeler deniz ve kara uygarlıkları arasında olmuştur. Günümüzde Çin’in deniz ticareti, gemi inşa, balıkçılıkta dünya liderliğini kaptırmaması ve donanmasını büyük yatırımlarla geliştirmeye çalışması ve dost/müttefik ülkelerde deniz üsleri kurarak dünya okyanuslarına yayılmaya çalışması, dünya tarihinde yeni bir dönemin habercisidir. Çin kara uygarlığından deniz uygarlığına geçmektedir. Zira bir deniz gezegeni olan dünyamızda jeopolitik liderliğin başka bir yolu yoktur. (En azından teknolojik gelişmelerin uzay egemenliğine olanak sağlayacağı yeni bir döneme kadar)
Çin’in başarısı
Geçenlerde bir yatçılık dergisinde güney okyanusunu 2012 yılı sonunda ilk kez tek başına durmaksızın geçen Çinli bir yelkencinin haberini okuduğumda bu değerlendirmem daha da güçlendi. Meraklıları bilir. Durmaksızın ve tek başına, 16 metrelik bir yelkenli ile Güney Okyanusu’nun çevresini (15 bin deniz mili) dolaşmak, dünya denizciliğinin en prestijli ve görkemli başarılarından birisidir. Böylesine zorlu bir deniz maratonunu ancak sayılı denizci ülke insanları başarabilir. Yüz yıl öncesinin çiftçi ve fakir Çin’i bugün ekonomik kalkınma ve denizcilikte eriştiği üstün seviyeyi sportif alandaki bu görkemli başarısı ile dünyaya ilan ediyor. Çok ciddi bir halkla ilişkiler ve propaganda kazanımıdır. Çin denizde lider olmadan, deniz ticaret rotaları ve kritik düğüm noktalarının (choke points-boğazlar, kanallar, rota birleşme noktaları vb.) kontrolünü ele geçirmeden veya bu alanlarda ABD’ye meydan okuyamadan süper güç olunamayacağını çok iyi biliyor. Gelelim Türkiye’ye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder