13 Mart 2016 Pazar

Cumhuriyetin Başlangıç Denizcileşme Süreci: Tarihten Bir Yaprak


Cumhuriyetin Başlangıç Denizcileşme Süreci: Tarihten Bir Yaprak
Mustafa Kemal’in Vizyonu ve Halka Güveni.
‘’Denizcilik sadece ulaştırma işi değil, iktisadi iş olarak anlaşılacak ve tersaneler, gemiler, limanlar ve iskeleler inşa edilecek, deniz sporları kulüpleri kurulacak ve korunup geliştirilecektir. Çünkü: Toprakların üç bir yanı  deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer. En uygun coğrafi konumda ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri bir denizci ulus yetiştirmek yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmasını bilmeliyiz. Denizciliği Türk'ün büyük ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız....."     
Yukarıdaki sözler, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e aittir. 1 Kasım 1937 günü TBMM’nin Beşinci Dönem açılışında yaptığı konuşmada söylenmiştir.
Burada en önemli cümle ‘Toprakların üç bir yanı  deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer’’ cümlesidir. Zira halkın cevheri olmadan devlet denizcileşse bile topyekun denizcileşmeden bahsedilemez.
Cumhuriyetin bir Bürokratının Sözleri: Bu sözlerden tam tamına sekiz ay sonra 12’ncisi kutlanan 1 Temmuz Kabotaj ve Denizcilik Bayramı münasebetiyle İstanbul Deniz Ticareti Müdürü Müfit Deniz Bey tarafından İstanbul Radyosunda şu sözler söyleniyordu.*
                  ‘’Bugün Lozan Antlaşmasıyla elde edilen kabotaj hakkının fiilen yürürlüğe girişinin 16’ıncı yıl dönümüdür. Hepimiz biliyoruz ki 1918 senesinde Cihan tarihinde 600 sene rol oynamış olan doğunun en büyük imparatorluğu çöktü. Bu çöküş o kadar kuvvetli ve o kadar kat’i idi ki bütün dünya Türklerin tarihten silindiğine kani oldu. Fakat 1918 ile 1922 arasında doğunun bu ülkesinde bir takım hadiseler meydana geldi. Her biri akıllara sığmayan efsaneler, ruhları coşturan destanlar kadar görkemli olan bu hadiseleri bizden sonraki nesiller hayret ve gururla birbirilerine nakledecekler, bir gün zulme uğrayan milletler bunları örnek tutup kurtulacaklardır. İçinde yaşadığımız bu hadiseleri hepimiz biliyoruz...Atatürk’ün Ordusu, 1922 senesi Ağustos günlerinden birinin şafağında, cihan tarihinin yeni bir sahnesini yarattı... Lozan, bir devrim ile yeni baştan tarihe yön veren yeni Türk devletinin ilk devrimidir...Bu rejim, Türk milletine her sahada olduğu gibi Türk denizciliği alanında da gür bir varlık bahşetti...Her Türk denizi düşünür ve denizden bahsederken evvela gözünün önüne donanmayı getirir. Çünkü Türk’ün denizlerdeki mazisi ihtişam ile doludur...Onun için Türk’ün donanması bütün deniz işlerinin ön kademesinde gelir...Bugünkü donanma baştan başa cumhuriyetin bir eseridir.’’
                  Müfit Deniz Bey daha sonra denizcilik gücünün donanma dışında kalan unsurlarına değiniyor.
                  ‘’Cumhuriyet hükümeti deniz harp işlerinde gösterdiği hassasiyeti deniz ticaret işlerinde de göstermiştir... Savaş sonunda güçten düşen millî tonajımız, Cumhuriyet devrine 35 bin tonilato ile girmiştir...Fabrikalarımız, havuzlarımız, doklarımız, tezgahlarımız Cumhuriyet rejiminin feyzlerinden, hisselerini almaya başladılar...Bugün Türk havuz ve doklarında tamir edilemeyecek hiç bir Türk gemisi yoktur. Fabrikalarımız ve havuzlarımız yeni gemiler yapmaya da hazırlandılar... Gölcük Tersaneleri donanmaya bir yağ gemisi, bir mayın gemisi inşa etti. Şirket-i Hayriye kızakları şimdiye kadar en küçüğü bile Avrupa şantiyelerine ısmarlanan gemileri arasına vasat büyüklükte bir yolcu vapuru ilave etti...Dünya denizleri üzerinde şerefli bayrağımızı taşıyacak olan bütün gemilerimizi mutlaka Türk mühendis ve Türk işçisi yapacaktır...Cumhuriyetin deniz işlerine verdiği gelişmeden limanlarımız da hissesini almaktadır. Eskiden yabancı tüccarların ve yabancı armatörlerin hakim olduğu limanlarımızda bütün bu karlı işler artık Türk ellerine geçti...Eskiden İstanbul Limanında vasati sekiz lira ile karaya çıkan bir ton eşya, bugün vasati iki lira ile taşınmaktadır. Cenevizler, Bizanslılar zamanından beri el vurulmayan sahillerimize küçük gemilerin barınması limanlar yapıldı...Son senelere kadar ecnebilerin işlettikleri sahil fenerleri, İstanbul Rıhtımları, İstinye dokları devletçe satın alınarak denizden gelen bütün zenginlikler Türklere mâl edildi.’’
                  Konuşmanın son bölümü denizcilik gücünün en önemli unsuru olan denizcilik kültürünü oluşturuyor. Şöyle devam ediyor:

                  ‘’Bütün bu işlerin dışında Cumhuriyet idaresi deniz sporlarını teşvik ederek Türklerin denize olan sonsuz  yakınlığını artırdı...Bize hür, aziz, kudretli bir vatan veren ve bizi bugünlere kavuşturan büyük şeref Atatürk’ün deniz sevgisinden ve onun başvekili Celal Bayar’ın denize olan aşkından ilham alan Türk gençliği, son senelerde deniz sporuna büyük bir arzu ile sarıldı. Memleketin bir çok kıyılarında deniz kulüpleri açıldı. Sahillerimiz yavaş yavaş yollarla şarpilerle, kotralarla bezenmeğe başladı. İstanbul’un deniz yarışları Türk sporuna yeni bir ufuk açtı. İstanbul’a misafir gelen batının en kuvvetli kralıyla doğunun  en asil şahını Türk halkı denizde fener alaylarıyla, yarışlarla ağırladı. Denizde karşıladı, denizde uğurladı. Türk denizciliği Atatürk’ün açtığı yolda her gün biraz daha planlı biraz daha disiplinli biraz daha heyecanla ilerliyor ve size şimdiden müjdeleyebilirim ki pek yakın bir gelecekte dünya denizleri Türk Milletinin servet ve refah kaynaklarından biri olacaktır.’’

                  Cumhuriyet Denizciliği Enkaz Üzerine Kurdu. Yokluklar içinde kurulan Cumhuriyet belki dünyanın 17nci ekonomisi değildi ama vizyoner ve erdem sahibi liderler liginde şüphesiz dünyanın en iyilerine sahiptiler. Bugün ihtiyacımız olan erdem sahibi, nitelikli vizyonerlerdir.


·       Müfit Deniz’in konuşması bir broşür halinde Sahaf Emin Nedret İşli tarafından bulunmuş ve tercüme edilmiştir. Kendisine teşekkür ederiz. (CG)



Description: Macintosh HD:Users:cemgurdeniz:Desktop:1 Temmuz Denizcilik.jpeg

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder