Kuzey Buz Denizi (Arktik) Jeopolitik Çatışma
Alanına Dönüşüyor
Bu
köşede yayımlanan pek çok yazımda 21’inci yüzyıl jeopolitiğinin köşe
taşlarından birisinin Arktik Okyanusu (Kuzey Buz Denizi) olduğunu belirttim. Avrasya’nın
doğusundaki Batı Pasifik Okyanusunu Arktik Okyanusu ile birlikte
değerlendirdim. Arktik Okyanusu Avrasya adasının kuzey kıyılarını oluşturuyor.
Batı Pasifik kıyıları ile birlikte değerlendirilince karşımıza Rus - Çin etki
alanı olarak çok büyük bir alan çıkıyor. RF’nin 37,500 km, Çin’in 14,500 km., olmak
üzere toplam 52,000 km. uzunluğundaki bu kıyı şeridi sadece Batı Pasifik
havzasında, Güney Çin Denizinden, Bering Boğazına kadar (Kore Yarımadası hariç)
kesintisiz bir kaplama sağlarken, kalpgâhın kuzeyini oluşturan Kuzey Buz Denizi
(Arktik) kıyıları da Norveç Denizinden Çukçi Denizine kadar Rusya’nın
kontrolünde bir kaplama sağlıyor. Bugünlerde Arktik Okyanusu, Potansiyel İran-İsrail
çatışması; Kore yarımadasındaki gelişmeler ve Doğu Akdeniz’de yaşananların
gerisinde kalıyor gibi görünse de, gelecekte uğruna vekalet savaşları üzerinden
değil, büyük güçlerin askeri güçleri ile doğrudan çatışmaya girebileceği bir
çatışma alanını oluşturuyor.
ABD Arktik’e Daha Çok Önem
Verecek. ABD’nin geçen hafta Soğuk Savaş sonrası lağvettiği İkinci Filoyu
(Atlantik Donanması) tekrar faaliyete geçirmesinin en önemli nedenlerinden
birisi de Arktik Politikası. Amerikan Donanması
yıllar sonra Arktik Bölgede 20 Mart 2018’de başlayan beş hafta süreli büyük
çaplı bir tatbikat icra etti. ICEX 2018 isimli tatbikatta özellikle denizaltılar
çok yoğun kullanıldı. ABD, tatbikat sonrasında 2014 yılında hazırlanan Deniz
Kuvvetleri Arktik Yol Haritası dokümanının bir strateji dokümanına
dönüştürülerek en kısa zamanda hazırlanacağını açıkladı. Diğer yandan 300
Amerikan deniz piyadesi (marines) Norveç’te Arktik operasyonlar için eğitim görüyor.
Ayrıca önümüzdeki sonbaharda NATO bölgede ‘’Trident
Juncture’’ isimli çok büyük bir Arktik bölge tatbikatı icra edecek. Bu gelişmelere neden olan etmenlerin başında
Rusya’nın Arktik’teki ekonomik çıkar odaklı faaliyetlerinin yanısıra, askeri
harekat yeteneklerini ABD ile büyük asimetri yaratacak düzeyde artırması.
Rusya Arktik’te Hakim
Güç.
2018 Martında parlamentoda yaptığı bir konuşmada Putin : ‘’Arktik suları tamamen küresel ve rekabetçi bir ulaştırma rotasına
dönüştürmek hedefimizdir.’’ demişti. Rusya’nın Arktik bölgede enerji
istasyonu olarak kullanılacak dünyanın ilk yüzen nükleer enerji platformunu (Academic
Lomosonov) 27 Nisan 2018 de bölgeye göndermesi; Arktik bölgede arama kurtarma
amaçlı olduğunu deklare ettiği kabaca 4 km uzunluğunda büyük bir havaalanı inşa
etmesi; nükleer takatli buz kırıcı gemi sayısını 6’ya çıkarması; Ivan Papanin
sınıfı Arktik Bölge karakol gemilerini inşaya başlaması gibi gelişmeler
ABD’deki alarmistleri hareketlendiriyor. Rusya 25 Eylül 2017 tarihinde 4
metrelik buzları kırabilecek yetenekte dünyanın en büyük ve en güçlü nükleer
buz kırıcı gemisini denize indirdi. Bu gemi 200 bin tonluk süper tankerlerin
geçişine yetecek genişlikte buz kırabilecek özellikte. Bu gelişmeler paralelinde
ABD Donanma Bakanı Spencer 19 Nisan 2018 ‘de Senato Silahlı Kuvvetler
Komitesine verdiği brifingde gelecek çatışma alanının Arktik olacağını belirtti.
Çin de Arktik’te
Jeopolitik Aktör. Diğer yandan Çin, 26 Ocak 2018 tarihinde ilk kez Arktik Okyanusu’na
yönelik bir politika belgesi (Policy Paper) yayınladı. Çin’in asıl amacı
bölgeyi Buz İpek Yolu (Polar Silk Road) adı altında OBOR’a dahil edebilmek. Belge
dört alanı ağırlık merkezi olarak belirliyor: 1. Eriyen buzullar nedeniyle
ortaya çıkan yeni rotalar. 2. Deniz dibi enerji kaynakları ve madenler. 3.
Balıkçılık. 4 . Turizm. Çevreye son derece duyarlı bir şekilde kaleme alınan
belge söz konusu ekonomik hedeflerin uluslararası işbirliği ile gerçekleşmesi
gerektiğine vurgu yapıyor. Diğer yandan Çin, 2015 yılında Arktik Okyanusu’nun
Pasifik ve Atlantik kapısı olan Bering Boğazını Çin’in güvenlik endişe alanı
olarak belirlemiş ve bu boğazdaki çıkarlarını için gerekirse kuvvet
kullanabileceğini deklere etmişti. 2015 yılının Eylül ayı ortasında da tarihte
ilk kez, beş Çin savaş gemisi Bering Denizinde zararsız geçiş hakkını
kullanmıştı. Çin, Bering Boğazı ve diğer Arktik rotaları kullandığı takdirde
hem Malakka Boğazına olan bağımlılıktan büyük ölçüde kurtulabiliyor, hem de
ulaştırma giderlerinde senede 60-100 milyar $ tasarruf elde edebiliyor. Çin,
ŞİÖ içindeki işbirliği kapsamında Rusya ile ayrıca Arktik Okyanusunda enerji
işbirliğini geliştiriyor. Rus Gazprom ile Çin’in CNPC firmaları, Arktik
Okyanusundaki sondaj çalışmalarını sürdürüyor. Çin, Rusya’nın aksine, Arktik Okyanusunda ABD ile bir rekabete girmek
istemiyor. Bu nedenle Alaska ile 43 milyar dolarlık bir işbirliği anlaşması imzaladı.
Bu yatırımın ana nedeni Alaska’da sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) boru hattı
inşası. Ayrıca her sene sadece Alaska’dan 800 milyon dolarlık balık ithal
ediyor. Çin’in bu cömert girişimlerinin amacı ‘’Bir Kuşak Bir Yol’’ girişimine ABD’yi çekebilmek ve Buz ipek yolunu
canlandırmak. Çin ayrıca Danimarka’ya
bağlı Grönland’da madencilik ile havaalanı ve
alt yapı yatırımlarına büyük ortak durumunda.
Arktik’te Yeni Jeopolitik
Mücadele Başladı. ABD OBOR’a şüphe ile yaklaşıyor ve küresel sistemde tek bir ülke yol
veya kuşağın nereden geçeceğine karar vermemelidir diyor. Bunun temel nedeni
dünya tarihinde ilk kez kapitalist hegemonya dışında bir gücün (Çin) yeni
ticaret rotalarını belirliyor olması. ABD, 70’li yıllardan bu yana yakınlaştığı
Çin’i bir zamanlar Sovyetler Birliğini çevrelemek için kullanmıştı. Çin şimdi Rusya
ile ittifak halinde ABD’yi çevrelemeyi hedefliyor. İşte bu alanlardan en
önemlisi ABD’nin en hazırlıksız olduğu
bölge: Arktik Okyanusu. Güney
Çin denizinde ABD’nin artık düşman taraf olarak Çin’i karşına aldığı bir dönemde,
benzer gerilim alanlarının Rusya üzerinden Arktik bölgeye taşınmayacağını kimse
garanti edemez. Arktik suları yakın bir gelecekte Atlantik-Avrasya arasında
yaşanan soğuk savaşın yeni bir cephesine dönüşecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder