
Balkanlarda Jeopolitik Satranç
Balkanizasyon
ya da Balkanlaşma terimine neden olan bir bölgeden bahsediyoruz. Balkanlaşma
çok uluslu bir devletin daha küçük etnik devletçiklere bölünme süreci olarak tarif edilebilir. Birinci Dünya Savaşı
sonrası Osmanlı İmparatorluğu ve Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun; ya da soğuk
savaş sonrası Yugoslavya’nın dağılma süreci Balkanlaşmaya örnek verilebilir. Tanım,
günümüzde dünyanın başka bölgeleri için de kullanılıyor. Ortadoğu’nun
Balkanlaştırılması gibi.
Böl ve Yönet. Avrupa kıtasının güneydoğusunda yer alan
Balkanlarda artık bölünecek devlet kalmadı. Balkanları, Bosna Hersek, Slovenya,
Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Makedonya, Romanya, Bulgaristan,
Arnavutluk, Yunanistan ve Türkiye oluşturuyor. 19. Yüzyılda Osmanlı
İmparatorluğunun çoğunluk Ortodoks Hristiyan Balkan eyaletleri Çarlık
Rusya’sının kışkırtmaları ve sonucunda yaşanan Rus Osmanlı Savaşları sonucu
önce özerklik sonra da bağımsızlık kazanarak imparatorluktan koptular. Benzer
durum 1871’de birliğini kuran Almanya’nın güçlenmesi ile birlikte Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu sınırları içinde kalan bölgelerin Rusya etkisinden koparılması
ile yaşandı. Balkan ve Birinci Dünya Savaşları sonucu dört imparatorluk (Osmanlı,
Rus, Alman, Avusturya-Macaristan) tarih sahnesinden çekildi ve Yugoslavya, Güney
Slavları birleştiren bir devlet olarak ortaya çıktı. ABD bölgeye ilk kez
II.Dünya Savaşı sonunda Yunanistan üzerinden girdi.
Balkanlarda Atlantik Etkisi. 1952 yılında Türkiye
ve Yunanistan’ın NATO üyesi olmasıyla
Balkanların önemli bir bölümü Atlantik yapı kontrolüne girdi. Soğuk Savaş
sonrası döneme kadar ayakta kalabilen Yugoslavya, 1991’den itibaren parçalanma
sürecine girdi ve büyük bir iç savaş sonrası dağıldı. Bu devletten de 6 ayrı
ülke ortaya çıktı. Savaşın sona ermesinin NATO operasyonları (IFOR-KFOR) ve ABD
liderliğindeki Dayton Barış Antlaşması ile başarılması ABD’ye Balkanlarda
önemli prestij ve güç sağladı. 1999 yılında ABD liderliğinde NATO nun BM
Güvenlik Konsey kararı olmaksızın Kosova sorunu nedeni ile Sırbistan’a Tomahawk
ve hava saldırılarında bulunması, Balkanlarda Amerikan ateş gücünün yaptırım
diplomasisi aracı olarak kullanımının son örneğini teşkil etti. 2004 yılında
Bulgaristan ve Romanya ile daha sonra Arnavutluk’un NATO üyeliği sağlandı. Günümüzde
12 Balkan devletinin sekizi (Slovenya, Hırvatistan, Karadağ, Romanya,
Bulgaristan, Arnavutluk, Yunanistan ve Türkiye) NATO üyesi; Beşi (Slovenya,
Hırvatistan, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan) AB üyesidir. NATO ve AB üyesi
olmayan Kosova, ABD sayesinde bağımsızlığını elde etti. Arnavutluk NATO üyeliği
dışında ABD ile son derece gelişmiş stratejik ilişkiler içinde.
Balkanlarda Yeni Aktör: Çin. Rusya’nın 19. ve 20.
yüzyıllarda Slav-Ortodoks bağlar nedeni ile çok etkin olduğu Balkanlar’da
bugünkü etkisi, Amerikan etkisi nedeni ile düşük. Rusya’nın yerini AB ile uzak
bir aktör olan Çin dolduruyor. Bölgede
artık Balkanlaşma kelimesinin yerini de, ‘’satranç’’
alıyor. ABD, AB ve Çin arasında oynanan bir satranç. Çin bölgeye iki
enstrümanla girdi. Finans ve OBOR (Bir Kuşak Bir Yol) Girişimi. OBOR’da en
önemli aktörlerden birisi Yunanistan. Çin 2009 yılından bu yana yatırım yaptığı
Pire Limanını OBOR için Akdeniz’deki ana
giriş limanı olarak seçti ve kullanıyor. COSCO’nun 2016 Ağustos’unda Pire
limanının II ve III numaralı terminallerini 35 yıllığına çoğunluk hisselerini
satın almasıyla, limanın yönetimi Çin kontrolüne girmiş oldu. Transit yükler,
Üsküp ve Belgrad üzerinden demiryolu ile Budapeşte’ye ve oradan Almanya’ya
erişiyor. Pire bağlantılı ulaşım hatları Çin’in Avrupa da uyguladığı
‘’Kara-Deniz Ekspres Rotası (LSER)’’ projesinin parçası.
Yunanistan’a Baskılar Başlayabilir. Balkan satrancında önemli rol oynayan
Yunanistan’ın Çin ile ilişkilerinin ABD ve AB’yi rahatsız edeceği bir gerçek.
Yakında Pire yüzünden Yunanistan’a baskılar artabilir. Diğer yandan Soğuk Savaş
günlerine geri döndüğümüz konjonktürde, Yunanistan her geçen gün ABD’nin çekim
alanına daha çok giriyor. Geçen hafta
83. Selanik Uluslararası Fuar açılış töreninde konuşan ABD Ticaret Bakanı Ross,
Yunanistan’ın enerji güvenliği kapsamında ABD’nin çok önem verdiği LNG depolama
ve gaza dönüştürme projelerinden başlayıp, Doğu Akdeniz’de ABD, İsrail ve GKRY ile
Yunanistan’ın geliştirdiği stratejik işbirliğine kadar pek çok alanda
Yunanistan’ın önem ve öncülüğüne dikkat çekti. ABD satrancının en ciddi
hamlelerinden biri de Larissa’daki Hava Üssüne
Reaper Silahlı İHA’ların yerleştirilmesi oldu. Bu gelişmenin Ege Denizi
için oyun değiştirici olduğunu söyleyelim. Yunan halkının AB ve bilhassa Almanya
düşmanlığı bugünlerde ABD sempatisi ile dengeleniyor. Eski Yunan eski Maliye
Bakanı Yanis Varoufakis, Yunanistan’da Temmuz ayı sonunda yaşanan yangının
ardından kaleme aldığı ‘’Yangının
Ardındaki gerçekler’’ isimli makalesinde şunları yazmıştı: ‘’Geçtiğimiz on
yılda Yunanistan, yangınlarda ve sellerde yitirdiğinden daha çok insanını
AB’nin yol açtığı trajedi yüzünden yitirdi. 2011’den bu yana 20 binden fazla
insan intihar etti. AB’nin Yunanistan’a dayattığı ekonomik bunalım sebebiyle
çalışma çağındaki her on Yunan’dan biri göç etti.’’ ABD’nin
Yunanistan’a tekrar yakınlaşmasında halktaki bu duygular önemli.
AB, Çin’i Balkanlarda Ciddi Rakip Görüyor. Diğer
yandan Çin’in gerek Yunanistan, gerekse Batı Balkan ülkelerinde yaptığı
yatırımların ABD kadar AB’ yi rahatsız ettiği bir gerçek. AB, özellikle AB üyesi olmayan Batı Balkan
ülkelerinde başta demir yolu ve kara yolu inşa projeleri ile enerji ve ağır
sanayi yatırımları olmak üzere Çin yatırımlarının borçlanma üzerinden stratejik avantaj ve hatta dönüşüme neden
olabileceğinden endişe ediyor. Böylece AB nin liberal-kapitalist serbest piyasa
ekonomisi yerine devletçi ve özelleştirmelere kapalı bir ekonomik modelin
ağırlık kazanacağı iddia ediliyor. (22 Nisan 2018’de Pekin’deki 27 Avrupa
Birliği ülkesi büyükelçisinin (Macaristan hariç) ilk kez OBOR projesini
eleştiren bir rapora imza attıklarını hatırlatalım.)
Balkanlaşmadan Satranca: Balkanlar’ın Birinci Dünya Savaşı öncesine
geri döndüğünü söyleyebiliriz. ABD, AB ve Çin’in satranç hamleleri tarihsel
geçmişimiz ve akraba Türklerin varlığı paralelinde doğru okunmalı ve Türkiye,
Avrupa’ya çıkış alanı olan Balkanlarda aleyhimize dönme potansiyeli yüksek olan
ABD ve AB politikalarını dengeleyebilecek daha aktif dış ve güvenlik
politikalarına yönelmelidir. Unutulmamalıdır ki Atlantik sistem Türkiye’yi
güneyde Doğu Akdeniz’den kuşatmaya çalışıyor. Ege’deki kuşatmanın Balkanların
karasına uzanması önlenmelidir. Çin Türkiye ilişkilerinin OBOR perspektifinde
geliştirilmesi tam da bu noktada büyük fırsat sunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder