
Pasifik’te
Yeni Evre ve Dünya Düzeni
Pasifik Okyanusu adını
Macellan’ın 1520 yılındaki ilk karşılaşmasından alıyor. Büyük Okyanusun
sınırsızlığı ve insana huzur veren görüntüsü karşısında donup kalan Macellan’ın
ağzından bu kelime (Pacifico) çıkmış. Büyük Okyanus sanayi devriminden sonra
küresel güç mücadelesinde belirleyici rol oynayan en önemli okyanus
alanlarından birisi oldu. Zira dünya kalpgahının yani Avrasya’nın doğu
sahillerini kuşatıyor. Denizde yaşanan olayların karadaki kaderi etkilediği gerçeği
bu okyanusta da değişik zamanlarda yaşandı. Günümüzde de küresel ekonomik
üretimin yarısından çoğu bu okyanus kıyılarında yapılıyor.
Birinci Evre (Japonya-Çin). Sanayi devrimi sonrası İlk
belirleyici evre Japonya’nın bir endüstri gücü olarak küresel oyuncu rolünde
dünya sahnesine çıkmasıyla yaşandı. 1894 yılında Yalu Deniz Savaşında Çin’in, Kore
üzerindeki hâkimiyetinin artmasını istemeyen Japonya, Kore’de başlayan
ayaklanmanın bastırılması maksadıyla, Kore’ye asker gönderen Çin’e müdahale
etti. Çin donanması Yalu Deniz Savaşında yenildi. Denizden karaya güç intikal
ettiren ve işgallere başlayan Japonya, artık Avrasya karasında oyun kurucu
oldu.
İkinci Evre (Japonya –Rusya) 20. Yüzyıla
nitelikli bir deniz gücü olarak giren Japonya, Pasifik’te ikinci evreyi 1904’te
açtı. 8 Şubat 1904 günü Japon Donanması on savaş gemisi ile Rusya’nın Port
Arthur Limanında yatan Pasifik Donanmasına bir baskın yaptı. Savaşın devamında 14
Ağustos 1904'te Vladivostok'daki Rus Donanması bir kez daha yenilgiye uğradı.
Bu yenilgilere cevap vermek için hazırlanan ve Baltık’tan gelen Rus
Donanması’na, 27 Mayıs 1905'te Tsushima Boğazı'nda bir baskın daha yapıldı ve Japonya’nın
Pasifikteki jeopolitik rakibi Ruslar bir kez daha yenildiler. Bu baskın
sırasında Japon Donanması 110 kayıp yaşarken, Ruslar 4830 personelini kaybetti.
Japonların 10 yıl içinde Çin ve Rus donanmalarını yenmesi Pasifik güç
dengelerini alt üst etmekle kalmadı aynı zamanda yüzyıllarca içine kapanmış
Japonya’yı emperyal ve saldırgan bir hegemon güce dönüştürdü. Bu savaşta güç
kaybeden Çarlık Rusya’sında 1905 devrimi tetiklendi.
Üçüncü evre (ABD-Japonya) İkinci Dünya
Savaşında 7 Aralık 1941’de Japonya’nın
ABD Deniz Üssü Pearl Harbor adasına saldırmasıyla üçüncü evre başladı. Hiroşima
ve Nagasaki’ye atılan nükleer bombalara kadar 4 yıl devam etti. Pasifikteki ABD
hegemonyasını ve Amerikan savaş sanayini dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş
bir şekilde gelişitren asıl savaş bu oldu. Her iki ülke 4 yılda denizdeki
silahlanmaya ayrı ayrı bir milyar dolar harcadılar. Bu miktar Amerikan ulusal
gelirinin % 1,5 ‘u iken, Japon ulusal gelirinin % 28’i idi. Savaş sonucunda sadece Japon Deniz Kuvvetlerinde
400 bin kişi hayatını kaybetti. 7 Aralık 1941 sabahı Pearl Harbor’a yapılan
baskın ile başlayan savaş, denizci emperyal yeni bir hegemonun, kayıtsız
şartsız üstünlüğü ile sonuçlanacak süreci başlatmış oldu. Amerikan
Donanması’nın bugünkü varlığı, Pasifik’te yaşanan dört yılda saklıdır.
Dördüncü Evre (ABD-Kore) Kore Savaşları
sırasında (1950-1953) yaşanan dördüncü evrede Kore/Incheon’a denizden yapılan
amfibi harekat Kuzey Kore’nin duraklatılmasında etkili oldu ancak Kore
yarımadasının bölünmesini engelleyemedi. Kore’deki savaşın nedeni Amerikan hegemonyasına meydan
okuyan Sovyetler, Kuzey Kore ve Çin’in varlığıydı. Yani ideolojik çatışmaydı. ABD
istediğini elde edemedi. Bugün bölünmüş Kore yarımadası, Çin’in en büyük
jeopolitik güvencesidir.
Beşinci Evre (ABD- Çin) Denizde beşinci evre, soğuk
savaş sonrası ABD ve Çin arasında yaşanıyor. Denizde yükselen Çin bu dönemin
oyun kurucusu. Küresel politikada söz sahibi olmak için önce okyanus aşırı
donanmaya sahip olmak daha sonra da bu donanmayı destekleyecek üsler zincirine
sahip olmak gerekir. Bugün Çin her ikisini de hedefliyor ve gerçekleştiriyor. Ayrıca
Rusya ile gelişen stratejik işbirliği, yeni dünya düzeninin kurulma arifesinde
Çin’e büyük güç veriyor. Diğer yandan kuvvetler dengesinde Amerikan donanması
çok önde olsa da asimetrik yetenekler ile Çin bu açığı kapayacak konuma geldi.
Pasifik’te topyekun deniz kontrolü gibi bir hedefi başarması mümkün değil,
ancak kendi çıkar alanlarında kendi iradesi dışında bir dayatmaya karşı çıkacak
yeteneklere çoktan erişti.
ABD, Çin’i Yenemiyor İtirafı. 22 Nisan 2018’de yapılan
ABD Senatosu İnceleme Komisyonu toplantısında
ABD Hint Pasifik Komutanı Oramiral Philip Davidson, ABD ile sınırlı bir savaşta Çin’in Güney Çin
Denizini tamamen kontrol edebileceğini; füze ve denizaltılar ile yaratılan
asimetri nedeni ile ABD’nin Çin’i denizde yenmesinin mümkün olamayacağını beyan
etti. 2017 yılında gemi sayısında ilk kez Çin, 317 gemi ve 60 denizaltı ile 283
gemiye sahip ABD’yi nicelikte geçti. Bu durum Başkan Xİ ‘nin geçen Nisan ayında
söylediği ‘’Güçlü bir donanma oluşturma görevi
hiç bir zaman bugünden daha acil olmamıştı’’ sözünün bir teyidi oluyor. Çin
pek çok alanda 2000 yılı sonrasında küçülürken donanmasını tam aksine
geliştirdi. ABD Donanmasının Batı Pasifik
alanlarına girmesini zorlaştıracak -ABD jargonu ile ‘’erişim engelleyen’’; kendi jargonları ile ‘’müdahale önleyici’’, DF 21 ve DF 26 füze sistemleri ve denizaltı gibi
silah ve sistemlere yatırım yaptı. ABD Kongre Araştırma Bürosunun raporuna göre
ABD Donanması Pasifik’te bugüne kadar asla böyle bir tehditle karşılaşmadı. Her geçen
gün ABD deniz gücünü tehdit eden nitelik ve niceliğe kavuşan Çin, hayati
çıkarları olduğu Tayvan Boğazı, Güney ve Doğu Çin Denizi’nden dışarıya taşıyor. 317 savaş gemisi, 60
denizaltı ve 2500 mil menzile sahip gemiye karşı balistik füze sistemleri ile Çin
Donanması Batı Pasifik’i, ABD için kriz zamanı deniz üstünlüğünün geçerli
olmadığı bir bölgeye dönüştürdü. Güney Çin Denizi’nde Spratly, Mischief
kayalıkları gibi yerlerde üs ve inşaatlar yaparak buraya füze sistemleri ile av ve bombardıman uçakları yerleştirmesi ABD’nin
küresel deniz gücü konumunu zorlaştırmaya devam ediyor.
Üsler Zinciri. Bir yandan
da Çin’in bir kuşak bir yol projesi (OBOR/BRI) ile birlikte genişleyen deniz
etki alanına üsler zinciri eklemesi paralel ilerliyor. İnci taneleri olarak
adlandırılan üsler zinciri, bölgedeki ABD liderliğini ciddi şekilde baskı
altına alıyor. Çin, Pasifik ve Hint Okyanuslarında, Bangladeş, Myanmar, Sri
Lanka, Şeyseller, Pakistan ve Cibuti’de OBOR üzerinden temin ettiği liman ve lojistik
üsler vasıtasıyla donanmasının harekât çapını genişletiyor. ABD Dışişleri
Bakanlığının geçen hafta içinde yayınladığı Pasifik Adalarına yardım ve destek
politikası belgesi (US Engagement in the Pacific-Department of State) ile 6 Eylül 2018’de Yeni Delhi’de gerçekleşen ABD ve Hindistan arasındaki
Savunma ve Ticaret işbirliği anlaşmalarını beşinci evre paralelinde görmek
gerekir. Türk - Çin ilişkilerinin
gelişiminde Pasifikteki bu değişimin göz önünde tutulması gerekir. Zaman, Türk-
Çin ilişkilerinin her alanda geliştirilme zamanıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder