
Pasifik’te Büyük Satranç
Küresel liderliğin
modern tarihte her 100-150 yılda bir el değiştirdiği gözlenir. Dünyamız, Çin’in
üretimde ilk kez ABD’yi yakaladığı 2010 yılından sonra ciddi bir eksen kayması
yaşıyor. Artık 18’inci yüzyıldan, yani Birinci Sanayi Devriminden sonra küresel
düzenin ağırlık merkezi olan Atlantik sistemi
yerini Asya-Pasifik sisteme bırakıyor. Her alandaki istatistikler bu
kaçınılmaz değişikliği ortaya çıkarıyor. Nüfus artışı ve her geçen gün orta
sınıfa geçen kitlelerin devasa büyüklüğü, başta Çin ve Hindistan olmak üzere
Asya Pasifik ekonomilerini ticaret ve kaynaklar alanında yeni arayışlara itiyor.
Bu arayışların jeopolitik ve stratejik sonuçları oluyor. Zira paylaşım kavgası,
kaçınılmaz şekilde enerji biriktiriyor. Bu enerji, barışçı bir şekilde mi,
yoksa sancılı krizler ve hatta savaşlar ile mi boşalacak? Bunu zaman
gösterecek. Krizleri tetikleyen ana nedenler arasında, deniz dibi dahil enerji
havzaları ile deniz ulaştırma
rotalarının geçtiği düğüm noktalarının (choke points) kontrolü sıralanabilir.
Avrasya’da Zayıflayan Atlantik Etkisi. Bugün Doğu Akdeniz,
Arktik Okyanusu, Güney Çin Denizi, Doğu Çin Denizi, Gine Körfezi gibi alanlar temelinde denizdibi
enerji kaynaklarına bağlı çıkar çatışmalarının satıh yaptığı alanların başında
geliyor. Bu kapsamda gazete manşetlerine her gün gerek deniz dibi enerji
kaynakları gerekse düğüm noktalarına yönelik çıkar çatışmalarının haberleri
değişik çap, kapsam ve yoğunlukta ekleniyor. Çin’in Bir Kuşak- Bir Yol (BRI)
girişimi de ekonomik boyutunun yanısıra yaratacağı jeopolitik etki ile
Asya-Pasifik ve Atlantik arasındaki el değiştirme sürecinde büyük rol oynuyor. Diğer
yandan Avrasya’da Çin’in gerek ŞİÖ gerekse BRI üzerinden yanına Rusya’yı almış
olması tüm dengeleri alt üst ediyor.
ABD’nin Japonya Manevrası. Güney Çin Denizinde
yaşanan Çin ABD rekabetine son günlerde Doğu Çin Denizi eklendi. Bu denizdeki Senkaku/Diaoyu
krizi Japon-Çin ilişkilerinin en ciddi kriz alanı. 29 Ekim 2018 günü ABD
Japonya ortak tatbikatı ‘’Keen Sword’’ tamamen bu ve benzeri krize
odaklı bir senaryo çerçevesinde başlatıldı. 8 Kasım günü sona eren tatbikata ABD’nin USS Ronald Reagan uçak gemisi (5000 kişi ve 90 uçak) ile Kanada
Donanmasından bir tanker; Japonya’dan 47 bin kişi ve Kaga Helikopter gemisi ile
onlarca savaş gemisi ve savaş uçağı katıldı. Bu tatbikatın en önemli özelliği
Japon hava indirme birliklerinin Amerikan C -130 uçaklarından harekat bölgesine
atılmasıydı. Bu tarihte bir ilk oldu. Kabaca 1,5 ay önce de Atago sınıfı Japon
firkateyni Amerikan SM 3 Blok 1 B füzesi kullanarak orta uçuş safhasındaki bir
balistik füzeyi atmosfer dışında imha etmişti.
ABD Japonya Ortak Savunma Planı. Diğer yandan, tatbikat
devam ederken, Japon ve Amerikalı stratejistler başkent Tokyo’da Çin’in Senkaku
/Diayou bölgesinde ani bir durum yaratması halinde uygulanacak ortak askeri strateji
belgesi ve harekât planı üzerinde tartıştılar. Eski ABD Dışişleri Bakanı
Hillary Clinton 27 Ekim 2010 tarihinde ‘’Senkaku/Diaoyu adacıklarının savunması
ABD-Japonya 1960 Güvenlik İttifak Antlaşmasının 5’inci maddesi kapsamına
girer’’ açıklamasını yapmıştı. Yani, kriz çıkarsa, ABD Japonya’nın
yanında müdahale edecekti. Ancak, Japon savunma doktrinine göre Öz Savunma
Deniz Kuvvetleri (JMSDF) Japonya’nın 1000 mili içindeki deniz alanından
sorumludur. Bu alanın dışındaki Hint Okyanusu ve Malakka Boğazı gibi alanlarda
Japon deniz çıkarlarının savunulmasını ABD’den bekler. Senkaku/Diaoyu 1000
milin içinde olmasına rağmen ABD Dışişleri Bakanının 8 yıl önceki bu açıklaması
ABD’nin jeopolitik kırılmalara neden olabilecek Senkaku/Diaoyu krizinde yer
alma niyetini ve böylece bölgedeki askeri varlığını artırma yönelişini açıkça
ortaya koymaktaydı. Geçen haftalarda icra edilen Keen Sword Tatbikatı ve ikili görüşmeler ABD’nin gerçek niyetini
artık saklamadığını ortaya koymaktadır. Bu tatbikat ve görüşmeler Japonya üzerinden Çin’e verilen çok ciddi bir
mesaj olarak algılanabilir.
Japonya’dan Çarpıcı Avrasya Mesajı. Ancak Japonya’da stratejik aklın çok karışık olduğu da gözleniyor.
26 Ekim 2018 günü yani Keen Sword tatbikatından
üç gün önce, Japon Başbakanı Abe, Çin Devlet Başkanı Xi Jingpin’i
ziyaret etti. (Son ziyaret 2011’de olmuştu.) Abe, Çin’e yanında 1000 iş adamı
götürdü. Son derece kapsamlı ekonomik işbirliği anlaşmalarının imzalandığı
ziyarette, 2019 yılında Xi Jingpin’in
Japonya ziyareti kararlaştırıldı. (Bu ziyarette imparatorun Çin’den
İkinci Dünya savaşı için özür dileyeceği söyleniyor.) Çin, aynı zamanda Japonya’yı
BRI’ya davet etti. Bu gelişmelerin hemen ardından Abe’nin Rusya Başkanı Putin
ile Singapur’da buluşması ve Putin’in 1956 deklarasyonu paralelinde Rusya’nın
işgali altındaki Kuril Bölgesindeki dört adet adanın ikisini, koşulsuz Japonya’ya devredeceğini açıklaması
büyük bir satrancın açık işaretleri oldu. Bu satranç Avrasya’da Japonya’yı Çin
Rus işbirliği bölgesine çekmeyi hedefliyor. Değerli sentezleri ile öne çıkan
Sayın Hüseyin Vodinalı’nın son yazısında belirttiği gibi (ABD’nin en kötü kabusu: Almanya’dan sonra Japonya da baş kaldırıyor)
Avrasya’da ABD’ye karşı başlayan büyük bir uyanışın Japonya’da da İkinci Dünya
Savaşı sonrası ilk kez başladığının habercisi. Zira ABD ile büyük bir
tatbikatın başlamasından kısa süre önce Çin’e böylesine büyük kapsamlı bir
ziyaretin yapılması olağan akış değildir.
Dünya yepyeni bir sabaha hazırlanıyor. Dilerim bu sabaha dünya
milletleri acı çekmeden uyanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder