
Güçlenen
Rus – Çin Dostluğu ve Çok Kutuplu Bir Dünya
Birinci Dünya Savaşı
kömürden petrole geçen sanayileşmiş devlerin kaynak ve yeni pazar
hesaplaşmasıydı. Kapitalistlerin arasında gerçekleşti. Savaşın kaderi
Avrasya’da belirlendi. Ancak bu kaderi etkileyen en önemli iki olay denizde
gerçekleşti. İlki Çanakkale’de boğazın geçilememesiyle savaşın iki yıl uzaması
oldu. Rusya’da devrim tetiklendi ve Rusya kapitalist dünyadan sosyalist dünyaya
geçerek tarihte yeni bir düzenin kurulmasını başlattı. İkincisi Avrasya’daki
hesaplaşmaya bir deniz gücünün müdahil olmasıydı. Savaşın uzamasına tahammül
edemeyen İngiltere’nin yardımına koşan ABD, ilk kez Avrasya’da aktif bir oyuncu
oldu. Ancak savaşın sonunda dökülen Amerikan kanının karşılığını alamadı. 21
yıl sonra gelen İkinci Dünya Savaşının ana sahnesi tekrar Avrasya idi. Bu kez
kapitalist, faşist ve sosyalist kutuplar savaşın aktörleriydiler. ABD’nin savaşa
girmesi ile tarihte ilk kez Pasifik cephesi dünya savaşının ana cephesi oldu.
Savaşın gidişatını Sovyetlerin karadaki direnişi ve Kuzey Afrika cephesi değiştirdi. Son safha Avrasya’nın batısındaki Normandiya
Çıkarması ile doğusunda Japonya’ya atılan nükleer silahlarla bitirildi. Üç
faşist devlet, Almanya, İtalya ve Japonya rejimleri tarihten silindi.
Avrasya’nın
Belirleyiciliği. Savaşın sonunda Avrasya’nın her iki yanındaki okyanusları kontrol eden
dev ABD donanması denizlerdeki tek kutupluluğu İngiltere’den devraldı. Ancak
karada aynı mutlak sonucu elde edemedi. Savaşta 26 milyon kayıp veren ve 1949
yılında nükleer silahlara sahip olan Sovyetler Birliği Avrasya’da diğer belirleyici
güç oldu. Böylece küresel sistem, 1946
yılından 1989 yılına kadar iki kutuplu dünya düzenine sahip oldu. Truman doktrini
ilanı (12 Mart 1947) ve ardından NATO’nun kurulması (4 Nisan 1949) ile ABD geri çekilmemek üzere Avrasya’nın
batısını tutmaya başladı. Bu sistem dünyaya görece bir istikrar getirdi. En
azından karşılıklı denge ve kontrol mekanizması sayesinde iki taraf birbirinin
gücünü test etmek ve dünya savaşın neden olmak yerine vekilleri üzerinden etki
alanlarını geliştirmeye çalıştılar. Sistem dışına çıkanlara müdahalelere göz
yumdular. (Macaristan, Çekoslovakya, Orta ve Güney Amerika, Orta Doğu vb.) Bu
dönemin sistem dışı en önemli gelişmesi şüphesiz büyük hidrokarbon kaynak alanı
Ortadoğu’ya mücavir Akdeniz ve Kızıldeniz’e kıyısı olan İsrail devletinin kurulması
oldu. (14 Mayıs 1948). Böylece ABD, Ortadoğu’daki stratejik ileri karakolu olarak günümüze her
alanda ve her kapsamda yansımaları olan İsrail
- ABD jeopolitik ortaklığını başlatmış oldu. Bu ortaklık Avrasya’da en az NATO
kadar etkili oldu ancak bölgeye ne barış ne de huzur getirdi.
Soğuk
Savaşın Bitişi. Soğuk Savaşın bitmesine neden olan en önemli jeopolitik iki gelişme
İran devrimi (1979) ile Sovyetlerin Afganistan işgali (1980) oldu. Bir yıl ara
ile Avrasya’da jeopolitik haritanın ve dengelerin ABD aleyhine kökten değişmesi
soğuk savaşın sonunu getirecek süreçleri tetikledi. Yeni dönem tek kutuplu
dünya sistemini ortaya çıkardı. Ancak manifestosu kanlı oldu. Nasıl ki İkinci
Dünya Savaşı sonunda Japonya’ya atılan bombalar sadece Japon rejimini hedef
almamıştı. Asıl hedef dünya liderliğinin askeri güç üzerinden Sovyetler,
İngiltere, Fransa ve diğer devletlere ilanıydı. 1990 yılında Kuveyt’in Irak
tarafından işgali teşvik edilerek bu kez 17 Ocak 1991 gecesi Bağdat’a CNN’den
naklen yayınlanan Tomahawk saldırıları ile yeni dünya düzeni, Kuveyt’i kurtarma
kampanyası üzerinden ilan edildi. Büyük
bir askeri zafer neredeyse Amerikan kanı dökülmeden kazanıldı.
Tarihin
Sonu Zırvası. Artık liberal kapitalist müesses
nizam (establishment) ‘’tarihin sonunu
getirdik’’ diyebilecek konuma gelmişti. Bir avuç küresel dev firmanın
çıkarları, küreselleşme ve demokrasiyi yaygınlaştırma adı altında dünya ekonomi
ve jeopolitiğini etkiliyor, bu uğurda ulus devletleri yıkmak, küçültmek ve
bölmek için her türlü gayret acımasızca sarf ediliyordu. Bu
dönemin kreşendosu 11 Eylül 2001 sonrası geldi. Haritalar ve rejimler vahşi bir
şekilde değiştirildi.
Durdurulamayan
İniş.
Ancak her yükselişin mutlaka inişi de vardır. Önce 2008 Wall Street ve 8
Ağustos 2008 Osetya krizleri ve daha
sonra 2010 yılında Çin’in üretimde ABD’yi geçmesi ile tek kutuplu sistem gemisi
su almaya başladı. Ancak tek kutuplu sisteme en büyük darbe Çin-Rus
yakınlaşması ve stratejik işbirliği sayesinde yaratıldı. Avrasya’nın doğu ve
kuzey kıyıları böylece ŞİÖ kontrolüne geçti. Çin, bir anda Rusya’yı çevreleyen
kenar kuşak ülke rolünden kalpgâhın ta kendisine dönüştü ve dünya nefes almaya
başladı. Bu süreci 2013 yılından itibaren Çin’in ‘’Bir Kuşak Bir Yol’’
girişimi takip etti. Nihayetinde 2018 Ocak ayında ABD Savunma Bakanı Mattis Büyük
Güç Mücadelesi Döneminin başladığını ilan etmek zorunda kaldı. Bu resmen ‘’tek
kutup bitiyor, ancak direneceğim’’ mesajıydı. Günümüzde Çin ile benzeri
görülmemiş ticaret savaşı; Rusya ile NATO üzerinden soğuk savaş günlerini
geride bırakan askeri varlık gösterme, tatbikatlar ve yaptırımlar yolu ile
sindirme faaliyetleri yürüten ABD’de finans, silah ve enerji lobileri her iki
cephede gerginliğin artmasını istiyor. Ancak nükleer dehşet dengesi paralelinde
dünya savaşı çıkmayacağını onlar da görüyor. Geriye vekil savaşları ile ticaret,
ambargo ve yaptırım savaşları, turuncu devrimler kalıyor.
Direnen
Rusya ve Çin. Rusya ve Çin bloğu direniyor ve sağlam duruyor. ŞİÖ, Kuşak ve Yol
ortaklığının ikliminde 5 Haziran 2019’da Moskova’da buluşma sırasında Putin Çin
Devlet Başkanına şunları söyledi: "Son yıllarda, sizin de doğrudan
katılımınız sayesinde, Rusya-Çin ilişkileri, abartı olmaksızın, şimdiye dek eşi
görülmemiş bir seviyeye ulaştı. En önemlisi de, eşi görülmemiş seviyedeki
ilişkilerin, Rusya ile Çin halklarının işbirliğine sahne olması ve tam
teşekküllü kalkınma için sahip oldukları rekabet avantajlarını
kullanmasıdır." Bu sözlere karşılık Çin Devlet Başkanı Xi Jinping şöyle
söyledi: "İlişkilerimizi adım adım tarihin en yüksek seviyesine çıkarmayı
başardık. İlişkilerimizi geliştirmenin bir sınırı yok. Giderek daha da iyi
olacak. ‘’ Bu ay içinde iki lider 14 Haziran’da ŞİÖ zirvesi için
Kırgızistan/Bişkek’te daha sonra 28 Haziran’da Osaka/Japonya’da G 20 zirvesinde
tekrar bir araya gelecekler. Her iki toplantının Rus - Çin ittifakının dışa
vurumuna aracılık etmesi sürpriz olmayacaktır..
Hindistan
Kilit Ülke. Dünya süratle tek kutup düzeninden kurtuluyor. Şüphesiz tek kutup
sahibi düşen güç, var gücü ile bunu geciktirmeye çalışacaktır. Rusya, Çin ve
Hindistan’ın bir birine düşürülmesi için her türlü kışkırtma ve kumpas
denenecektir. Her üç ülkenin bu tuzaklara düşmemesi insanlığın geleceği için
çok önemlidir. Burada kilit ülkenin Hindistan olduğunu hatırlatalım. Mazlum
devletlere örnek bir mücadele ile ağır
bedeller ödeyerek ve ölerek bağımsızlığını kazanmış Hindistan’ın emperyalizm
cephesinde yer alıp almayacağını
göreceğiz. Dünyanın en az Hindistan kadar merakla takip ettiği bir diğer
ülke de Türkiye. 15 Temmuz 2016 gecesi bağlı olduğu Atlantik sistemin
suikastına uğrayan ülkemiz, dilerim eski hatalarını tekrar etmez, Mustafa Kemal
Atatürk’ün onurlu mirasını hatırlar. Hindistan’ın kurucu lideri Mahatma Gandhi’nin
sözleri ile yazımızı bitirelim: ‘’Mustafa Kemal İngilizleri yeninceye kadar
tanrıyı da İngiliz zannediyordum.’’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder