
2019: Mavi Vatanın ve Deniz Kuvvetlerinin Önlenemez
Yükselişi
Ölümsüz
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 100ç yılı olan 2019,
Mavi Vatan cephesinde Kıbrıs Barış Harekatından bu yana en ciddi kazanımların
ve başarıların gerçekleştiği yıl oldu. 20 Temmuz 1974 sabahı Girne’de
kıyıbaşını tutan Deniz Kuvvetlerimiz, 2019’da Doğu Akdeniz’in Mavi Vatan
sınırlarını mühürledi.
Ne
yıldı ama!
Mavi
Vatan Tatbikatı. Cumhuriyet Donanması önce tarihimizin en
büyük deniz taktik tatbikatını yaptı. Adını Mavi Vatan koydular. 103 savaş
gemisini 27 Şubat – 8 Mart 2019 arasında oya işler gibi Karadeniz, Akdeniz, Ege
ve İyon Denizi’ne dağıttılar. Büyük bir senfoninin kreşendosunda, ateş ve
manevra gücünü dosta düşmana gösterdikleri gibi hemen hemen tüm deniz
silahlarını denediler. Verdikleri mesaj açıktı. Mavi Vatan bildiğim bu alanları
her koşulda korurum. Tartışmam.
3
Mayıs 2019 sabahı duyduk ki, Fatih sondaj gemisi Baf’ın
45 mil batısında ilk sondajı gerçekleştirmiş. Yani 45 yıl önce Mavi Vatan
derinliklerine ve sonsuzluğa uğurladığımız TCG Kocatepe’nin ebedi istirhatgahının
çevre sularında hemen hemen aynı enlem üzerinde deniz tabanına bayrağımızı
dikmiş. Böylece Cumhuriyet, kıta sahanlığımızı sadece suyun üstünde değil,
deniz tabanında fiilen sahiplenmiş olmanın ilk devlet uygulamasını gerçekleştirmiş.
4
Mayıs 2019 da sürpriz bir görüntü ile güne başladık. TCG
Anadolu amfibi Hücum Gemisi havuzdan indirilmiş ve ilk kez mavi vatanın tuzlu
suyu ile buluşmuştu. Böylece Akdeniz dışına çıkmanın; Anadolu’nun
periferisindeki okyanuslara yaklaşmanın ilk adımı atılmıştı.
13
Mayıs 2019’a yeni bir haberle uyandık. Herkes Mavi Vatan
sonrası ikinci büyük bir tatbikat yapılır mı derken, Deniz Kurdu 2019 geldi. Bu
sefer 24 Mayıs 2019’a kadar 113 savaş gemisi seferber edildi. UMTAS, CİRİT, TB-2
SİHA’dan den füze atışı dahil milli
silahların hepsi, büyük bir yaratıcılıkla deniz platformlarında kullanıldı.
29
Eylül 2019’da Deniz Kuvvetlerinin gurur abidesi İstanbul Tersanesi, MİLGEM Korvetlerinin son
gemisi TCG Kınalıada ‘yı Donanmaya teslim etti. Ne gururdu bu! Merhum Özden
Örnek’in ruhu şad olsun. Geminin sloganı her şeyi özetliyordu: Mavi Vatana Adanmışlar. Aynı tarihte,
MİLGEM Ada sınıfı korvetlerin bir üst sınıfı, İstanbul sınıfı firkateynlerin
İstanbul Tersanesinde STM işbirliği ile inşası için sözleşme imzalandı. Türkiye
firkateyn dizayn ve inşa eden devletler ligindeydi artık.
30
Eylül 2019’da çok
üzücü bir haber le sarsıldık. Cumhuriyet
Donanması en seçkin vatansever evlatlarından birini daha kaybetti. Amiral Soner
Polat’ı sonsuzluğa uğurladık. Mavi Vatana Adanmış ruhu ile mümtaz Amiralimiz
ardında ölümsüz eserler bıraktı. Maddi varlığı aramızdan ayrılsa bile, Amiral
Polat’ın manevi varlığında vücut bulan jeopolitik tezleri sonsuza kadar
pruvamızı aydınlatmaya devam edecek.
13
Ekim 2019’ da Deniz Kuvvetleri ANKA tipi İnsansız Hava
Aracını envanterine kattı. Böylece 2018 yılı sonunda Donanmaya katılan
Bayraktar-TB2 tipi SİHA’lardan sonra yeni bir yetenek kazanıldı. Çanakkale ve
Dalamandaki Deniz Kuvvetleri İHA/SİHA üsleri ile Ege ve Doğu Akdeniz’de keşif
gözetleme yeteneğinde büyük bir sıçrama yaşandı. Artık Ege’de adaların karanlık
bölgeler dahil göremediğimiz alan kalmadı.
3 Kasım 2019’da Cumhuriyet Donanması tarihinin en büyük
kazanımlarından birini başardı. Gemiye karşı 250 km menzilli Atmaca Füzesi çok
değil, bir hafta önce donanmaya teslim edilen son milli korvet TCG
Kınalıada’dan başarıyla denendi. Hedefi
vurdu. Seri üretim kararı alındı. Artık Amerikan yapımı Harpoon füzelerine
bağımlı olmayacağız. Mavi Vatan sınırları içinde bağımsız ateş gücüne sahibiz. Artık
Mavi Vatanı kendi barutumuz, kendi silahımız, kendi gemimiz ile
koruyabiliyoruz. Ana vatanda artık hiç
bir komutan, Yarbay Mustafa Kemal’in 25
Nisan 1915 tarihinde Conkbayırı’nda 57. Alaya vermek zorunda kaldığı ‘’Ben
size ölmeyi emrediyorum’’ emrini vermek durumunda kalmayacak. Düşmanı Anadolu’dan çok uzakta
durdurabileceğiz.
4 Kasım 2019 tarihinde Doğu Akdeniz’de Pakistan
ve Ürdün’ün Akdeniz Kalkanı Harekatına fiilen dahil olması büyük bir başarı
oldu. Böylece Doğu Akdeniz’de Türkiye operatif cephede yanına yeni dostlar
çekerek, karşımızda oluşan değişik ittifaklar cephesine karşı somut bir başarı
elde etti.
27 Kasım 2019’da Doğu Akdeniz’de karşı karşıya kaldığımız İkinci
Sevr dayatmasına karşı ganbot, sismik ve sondaj diplomasileri sonrasında hukuki
alanda büyük bir başarı sağlandı. 2009 yılında Amiral Cihat Yaycı tarafından
geliştirilen deniz sınırlandırılması tezi paralelinde Libya Ulusal
Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj ile imzalanan ‘’Deniz Yetki Alanlarının
Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" Mavi Vatanımızın batı
sınırlarının tespitinde milat oldu. Artık MEB ilanı için önümüzde engel
kalmadığını vurgulamam gerekir.
16
Aralık 2019’da Deniz Kuvvetlerine ait İHA/SİHA’lar KKTC
Geçitkale’de konuşlandırılmaya başlandı. Aynı hafta Magosa yakınlarında
kurulacak Deniz Üssümüzün KKTC Hükümeti tarafından desteklenmesine yönelik
haberler medyada yerini aldı.
22
Aralık 2019 tarihinde 6 paketlik Reis sınıfı havadan
bağımsız tahrikli (HBT) denizaltı projemizin ilk denizaltısı TCG Pirireis,
Gölcük Tersanesinde inşa edildiği tezgahtan yüzer havuza çekilerek inşa
sürecinde son aşamaya girdi.
Türkiye
için Deniz ve Asya Çağı. Bu başarılar tarihin durdurulamaz akışı
içinde yerini almıştır. Sonuçları dinamiktir. Yeni süreçleri tetikleyecektir.
Bu başarılar sadece Türkiye ‘nin iç dinamiklerini değil aynı zamanda
çevremizdeki jeopolitik dengeleri değiştirecek önemdedir. Türkiye, Hazar, Doğu
Akdeniz, Kızıldeniz, Basra Körfezi, Arap Denizi ve Hint Okyanusunun
birleştirdiği ortak Avrasya coğrafyasında tek kutupludan çok kutuplu dünya
düzenine geçildiği bir dönemde, Asya Çağı ve Deniz Çağı içinde çoktan hak
ettiği yerini almaya başlamıştır. Atlantik emperyalizminin bu alanda yarattığı
kaos ve yıkım döneminin sona erdirilmesinde Türkiye, kilit ülkedir. Her türlü
kışkırtmaya, algı ve yalan haber operasyonlarına rağmen Türk-Rus ve Türk-Çin ilişkileri
gelişmektedir ve gelişmelidir. Dışişleri Bakanlığı Asya Açılımını çoktan
başlatmıştır. Türkiye, Soğuk Savaş sonrası arsızlaşan Atlantik emperyalizmi ile
mücadelede artık cephe ülkedir. Bu cephede 15 Temmuz 2016’da fiilen halka ateş
açılmıştır. Bu saldırılarla mücadele insanlık için hayatidir ve görevdir.
Emperyalist cephe, Türkiye’ye her boyutta ve her alanda saldırmaktadır. 100 yıl
önce Anadolu’da karada yaşananlar, bugün Akdeniz cephesinde denizde
yaşanmaktadır. Bu saldırılara ancak birlik ve beraberlik içinde jeopolitik
geleceğimizin farkındalığı içinde cevap verebiliriz. Bu süreci günlük siyaset
ile değersizleştirme lüksümüz yoktur. İktidar, Türkiye’nin geleceğine yönelik
kararlarında gücünü jeopolitik
çıkarlarımızdan, tarihten, akıldan ve erdemden almalı. Örneğin Akdeniz’de büyük
bir mücadele sürerken İstanbul Kanalı gibi rant odaklı bir projeyi gündeme
getirmemeli; Mısır ve Suriye ile olan ilişkilerde gücünü teolojik tezlerden
alan siyaset yerine jeopolitik çıkar odaklı yaklaşımı benimsemelidir. Benzer
şekilde muhalefet, jeopolitik gelişmeleri değerlendirirken konuları, sadece
muhalefet yapmak ve iktidarı eleştirmek için değil, gerçek çıkarlarımızı
düşünerek irdelemelidir. Atlantik sistemin 21. Yüzyılda Türkiye’yi üçüncü
on yılın başladığı günümüzde dost
cephede tutmadığını anlamaları gerekir. Atlantik sisteme yaklaşarak, onların
jeopolitik çıkarlarına hizmet ederek, onların çıkarlarını süsleyip milli
çıkarlar gibi empoze ederek iktidara
yürümenin, mütareke dönemindeki
mandacılıktan farkı olmadığını öğrenmelidirler. İngiltere’de AB’ye bel bağlayan
İşçi Partisinin geçen haftalardaki yenilgisinden ders almalıdırlar. Unutulmamalıdır
ki, Türkiye, 21. Yüzyılı Mustafa Kemal’i 100 yıl öncesinden çok daha fazla
anlayarak, ona daha fazla yaklaşarak kazanacaktır. Bu çıkarım, zamanın ruhu ve
Anadolu’da yaşamanın kaçınılmaz bir
sonucudur. Hoş geldin 2020. Mavi Vatana zaferler ve başarılar getir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder