
Enerjide Gaz Hidrat Dönemi ve Türkiye
Gaz hidratlar
kara ve çoğunluk deniz tabanında bulunan kristal yapıda, su molekülleri içine
hapsolmuş metan, etan ve propan gibi
hafif doğal gazlardan oluşan katılardır. Ekonomik değerleri kadar yüksek
parlama potansiyelleri nedeni ile de tehlikeli yanıcılar olduğunu da eklemek
gerekir. İlk olarak 1810 yılında laboratuvar ortamında bir merak sonucunda İngiliz
Sir Humprey Davy tarafından tespit edildi.
Geleceğin Birincil Enerji Kaynağı. Yanan buz olarak da adlandırılan gaz hidratlar, içerdikleri büyük
metan hacmi nedeniyle bilim adamları tarafından – eğer ucuz ve emniyetli
şekilde çıkarılabilirse- 21’inci yüzyılda petrol ve kömürün yerine birincil
enerji kaynağı olarak gösteriliyor. Gaz hidratların ticari kullanımına yönelik ilk araştırmalar 1982
yılında ABD'de başlatıldı. Soğuk savaş sonrası dönemde rezerv araştırması ve
fizibilite çalışmalarına, başta ABD olmak üzere, Japonya, Hindistan, Güney
Kore, Çin, Rusya ve Ukrayna kaynak ayırdı. Amerikan bilim adamları ABD’nin
güneybatı kıyılarına yakın Atlantik Okyanusu diplerindeki Blake sırtından
çıkarılacak gaz hidrat kaynakları ile 100 yıllık doğal gaz gereksiniminin
karşılanabileceğini belirtiyorlar.
Çin’in Büyük Başarısı. Çin geçen hafta ilk kez Güney Çin Denizinde Shenhu bölgesinden ticari
değeri olan gaz hidrat kaynaklı doğal gaz çıkarmaya başladı. Böylece 1277 metre
derinlikte, deniz tabanından 203 metre
aşağıda bulduğu gaz hidrat rezervlerine erişmeyi başararak, dünyada gaz hidrat
temelli sürekli doğal gaz çıkarabilecek ilk ülkeler arasına girmiş oldu. Çıkan
gazın % 99’unun metan olduğu ve günlük ortalama üretimin 16 bin metreküp olduğu
rapor edilen bilgiler arasında. 2007 yılında keşfedilen bu rezervlerden 10 yıl
sonra ticari değeri olan doğal gaz çıkarabilmek teori, teknoloji ve
mühendisliğin başarılı bir sentezidir. Bu başarının Asya’da yeni bir
jeoekonomik sürece ve dolayısı ile jeopolitik sonuçlara neden olacağını
söyleyebiliriz.
Türkiye’deki
Çalışmalar Umut Verici. Ülkemizde ilk kez 2000’li yılların başında
Karadeniz’deki gaz hidrat oluşumları bir TÜBİTAK projesi olarak incelenmeye
başlandı. İzmir 9 Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü,
Prof. Dr. Günay Çiftçi liderliğinde son 12 yıldır bünyesindeki Koca Pirireis
isimli araştırma gemisi ile bu çalışmaları aynı üniversitenin sismik
laboratuvarı olan Seislab ile destekliyor, bilgi toplama ve analiz faaliyetlerini
yürütüyor. İyi haber, başta Karadeniz olmak üzere,
Akdeniz ve Marmara Denizleri yoğun gaz hidrat potansiyeline sahip. Bu rezervler
gelecekte enerjide dışa bağımlılığımızı çözme potansiyeline sahip.
Gaz
Hidratlar, Enerji Politikamızda Öncelik
Almalıdır. Yapılması gereken en kısa zamanda enerji alanında devrim yaratacak
ve Türk halkının zenginleşmesine yol açacak bu rezervlerin tespit işlemlerini
hızlandırarak, çıkarılma aşamasına geçmek olmalıdır. Yüksek maliyetler getiren
ve üretim ekonomisine katma değeri olamayan mega projeler yerine Çin’in geçen
hafta başardığı gibi zengin gaz hidrat rezervlerimizin tespit edilme gayretleri
hızlandırılmalıdır. Bu aşamada yeni işbirliği sürecine girdiğimiz Çin ile gaz
hidratlardan doğal gaz çıkarma teknolojileri alanında işbirliği ve ortak
yatırım süreçleri başlatılmalıdır. Bu süreçte ayrıca TPAO’ya ait Barbaros
Hayreddin ile MTA’nın yeni temin ettiği Oruçreis sismik araştırma gemilerinin
görev öncelikleri arasına Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de gaz hidrat araştırmaları
yer almalıdır. Türk halkının deniz
diplerinden yani mavi vatandan iyi haberlere ihtiyacı var.