31 Ekim 2018 Çarşamba

Denizaltıcılık Aşkı ve Kaybedilen Bir Değer: Ömer Fikret Kalaycıo

Description: IMG_0131
Denizaltıcılık Aşkı ve Kaybedilen Bir Değer: Ömer Fikret Kalaycıoğlu
Her mesleğin tutkulu meslek adamları vardır. Bu kişiler, mesleklerini sadece hayatlarını kazanmak için değil, kalp ve ruhlarındaki tarifi zor, büyük meslek aşkını tatmin etmek için  icra ederler. Bu kişiler hangi nedenle olursa olsun mesleklerinden ayrılmak zorunda kalsalar da  ondan kopmazlar. Aşk galebe çalar. Rüyalarına giren mesleklerine sadakatle sahip çıkmaya ve ölene kadar maddi veya manevi katma değer üretmeye devam ederler.
Türk denizaltıcılığı da mesleğine büyük aşkla bağlı olan  denizcilerin beşiğidir. Bu beşik, Anadolu’da güven ve emniyetle yaşamamızın en büyük garantisidir. Denizaltılarımız mavi vatan sularının bilinmeyen karanlıklarında var olduğu sürece, anavatanda egemen ve bağımsız yaşamaya devam edeceğimiz bir gerçektir. Denizaltıcılarımız, kendilerine önce yüce Türk Milleti, daha sonra Silahlı Kuvvetler ve son olarak ait oldukları Deniz Kuvvetleri Komutanlığının yüklediği bu devredilemez, ağır sorumluluğun farkındadırlar.
Denizaltıcılık, pilotluk, dalgıçlık ya da  özel kuvvetler mensubu olmak gibi ayrıcalıklı bir statüdür. Ancak onları farklı ve ayrıcalıklı kılan en önemli özellik demir bir kap içinde suyun yüzlerce metre altında onlarca can ile birlikte yaşama ve savaşma kültürüdür. Bu durum birlikte hatasız yaşama becerisi ile birbirlerine olan bağlılıklarını ve son tahlilde vefa duygusunu çelikleştirir.
Denizaltıcılarımız 24 Ekim 2018 tarihinde  her yönü ile bu kutsal mesleğe ve denizaltı harp sanatına aşık mümtaz bir evladını mavi vatanın sonsuzluğunda,  toprak gemiye uğurladı. Merhum Emekli Yüzbaşı Ömer Fikret Kalaycıoğlu’ndan  bahsediyorum. 57 yaşında kaybettiğimiz Kalaycıoğlu ile ben hiç çalışmadım. Meslek hayatım boyunca karşılaşmadım da. 1984 Deniz Harp Okulu mezunu bu değerli kardeşimle ilk tanışmam 2003 yılında yazdığı ‘’Denizaltı ve Filomuz’’ isimli kitap sayesinde oldu. Kitabı yazdığında çok sevdiği filosundan ayrılalı 6 yıl olmuştu. 1994 yılında beyin kanaması sonucu felç geçirmiş ve 1997 yılında yüzbaşı rütbesinde malulen emekli olmuştu. Her yönü ile özenle ve detayla hazırlanan kitabını incelerken kitabın tanıtım yazısında kısaca hayat hikayesinden bahsetmiş ve sonunu şu cümle ile tamamlamıştı. ‘’Denizaltıyı seçmemdeki asıl etken onun tek başına harekat yapmasıdır. Denizaltıcılığın kazandırdığı mücadele ve sabır gücü bu hastalığa dayanmamda en önemli faktördür.’’
Bu yönü ile en zor koşullarda bile umudunu kaybetmeyen gerçek bir mücadele adamı ile karşı karşıya olduğumu anlamıştım. Yazılarından Mustafa Kemal’in sarsılmaz bir evladı olduğu açıkça belli olan Kalaycıoğlu’nun yaşadığı zorluklara rağmen elde ettiği başarılar, Mustafa Kemal’in ‘’Umutsuz Durum Yoktur. Umutsuz İnsan Vardır.’’ sözlerine tam bir örnek teşkil ediyordu. Kitabın kapağındaki tanıtım yazısının sonunda isminin yanına ‘’1990, TCG Dolunay’’ yazmış olması aslında onun söz konusu yılda silah subaylığı görevini yürüttüğü gemisinden fiziken ayrı olsa da, ruhunun ve aklının aradan geçen 13 yıla rağmen hala o gemide kaldığının bir ifadesiydi.
Onun adını daha sonra Balyoz ve benzeri kumpas davalar sürecinde duydum. Aktif görevdeki amiraller dahil bir kısım sağlam sorumluların, tutsak denizcilerden esirgediği manevi destek ve dayanışmayı, % 90 hareket yeteneğini kaybetmiş onurlu bir denizci olarak büyük bir vefa ve cesaret duygusu içinde göstermişti. Ait olduğu Deniz Aslanları sınıfının cesur, etkili ve anlamlı faaliyetlerini, 2003’de uluslararası ödül alacak derecede başarıyla yürüttüğü www. denizlatıcı.com isimli internet sitesinden yayınladığı destek mesajları üzerinden ve pek çok sözde silah arkadaşımızın korkudan yanından bile geçemediği Vardiya Bizde eylemlerine engelli sandalyesi ile katılarak sergilemişti.
Fiziki hareket yeteneğinin büyük bölümünü kaybetmesine rağmen zorlukla oynatabildiği az sayıda parmağını kullanarak daha büyük kitap projesine giriştiğini 2016 yılında yayınlanan ‘’Dizel ve Nükleer Denizaltılar’’ isimli 750 sayfalık kapsamlı eseri sayesinde öğrendim. İçinde bulunduğu o denli zor şarta rağmen denizaltı filosuna ve denizaltıcılığa  katma değer üretmekten vaz geçmeyen Kalaycıoğlu, nice sağlamın iki sayfa makale yazamadığı bir dönemde, tek parmağı ile 750 sayfalık kitaba hayat vermişti.
Bahriye Mektebimizin 245 yıllık zincirine omuz verirken, demir tarama tehlikesi yaratan  zayıf baklaları frenleyen; var olma, hayatta kalma ve ilerleme duygularımızı harekete geçiren, başı gökte yüksek ruhlu  meslektaşımızın yaptıkları ile gelecek nesillere verdiği mesaj çok büyüktür. Bizi biz yapan ne olduğumuz değil neler yaptığımızdır. Kalaycıoğlu vatan, deniz, denizcilik ve denizaltıcılık sevgisi ile harmanlanan katma değerleri, yani yaptıkları ile bahriye tarihimizdeki onurlu yerini almıştır. Bir Türk denizaltıcısının mesleğini, gemisini, vatanını ve mavi vatanını nasıl seveceğini gelecek kuşaklara öğretmiştir.
O şimdi, çok sevdiği şehit kara kızlarımız, Atılay ve Dumlupınar’ın deniz diplerinde  halen devam eden mavi vatan vardiyalarına katılıyor.
Başta ailesi ve yakınları ile onun son anına kadar yanından ayrılmayan sınıf arkadaşları ve denizaltıcı silah arkadaşları ve dostlarına başsağlığı diliyorum. Onun deniz ve denizaltıcılık sevgisinin sonsuza dek var olacak Cumhuriyet Donanmasının gelecek nesillerine örnek olmasını diliyorum. O zaman vatanımız daha emin ve güvende olacaktır.
Bu yazımı merhum Kalaycıoğlu’nun sınıf arkadaşı ve Hint Okyanusunu ilk kez geçen Preveze Denizaltısı Komutanı (E) Deniz Kurmay Albay Bülent Kul’un şu sözleri ile tamamlıyorum:
’Ömer KALAYCIOĞLU arkadaşımız; Bursa, Heybeliada ve Gölcük arasındaki 58 yıllık onurlu yaşam seyrinde; okuldayken "denizci", görevdeyken "denizaltıcı" kimliğiyle belleklerimize ismini kazımıştır. Denizci ruhunu; kendi ifadesi ile "denizaltıcılığın kazandırdığı mücadele ve sabır gücü" ile harmanlayarak güçlendiren Ömer arkadaşımız, 25 yıllık ağır hastalığının engellerini; aklı, iradesi ve güçlü ruhu ile yıkarak aşmış ve yazmış olduğu kitaplar ile kurmuş olduğu internet sitesi vasıtasıyla Türk ve dünya denizaltıcılarına unutulmayacak faydalı eserler kazandırmıştır. Dünya çapında ödüllere layık görülen "www.denizaltici.com" sitesine girdiğinizde; en üstte Atatürk resmini, Türk Bayrağını, Türkiye logosunu ve denizaltı brövesini yan yana görürsünüz. Bunlar, Ömer Kalaycıoğlu’nun vatanseverliğinin, yaşama bakış açısındaki aydınlığın ve hayatına anlam veren değerler bütününün birer sembolü olarak sizleri selamlar. Sevgili Ömer; seni bir daha göremeyecek olmanın vermiş olduğu üzüntü içimizi sızlatsa da; anılarınla, dostluğunla ve çeyrek asırlık yılmaz mücadele azminle kalplerimizde yaşayacaksın. Ruhun şad, mekanın cennet olsun Baş Çarkçım..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder