Okyanuslara
Geri Dönen Çin
Coğrafi keşifler denince aklımıza 15’inci
yüzyıl keşifleri gelir. Bu, aslında Avrupa merkezci, ideolojik bir kavramdır.
Burada söz konusu olan Avrupalıların ilkleridir. İnsanlığın değil. Bu kıtalar
önceden diğer medeniyetler tarafından keşfedildi. Egemen ve hegemon Batı, daha
sonraki üstünlüğüne dayanarak, kendi ilklerini insanlığın ilkleri gibi dayattı
ve bunda başarılı oldu. Örneğin Hindistan’ı keşfettiğini bildiğimiz Portekiz,
neden Çin’i keşfedememiştir? Zira batılılar sadece kendilerinden ilkel
kavimlerin yaşadığı, daha doğrusu sömürgeleştirebilecekleri alanları
keşfettiler. 16’ncı yüzyıl başında Portekizli denizciler Çin’e ulaştıklarında,
onları gören Çin İmparatoru Wang Yang Mi, “barbarlar
geldi” demişti. Çin’in üstün uygarlığı karşısında, Portekizliler orayı
keşfedemeden geri döndüler.
15. Yüzyılın Dev Deniz Gücü Çin, 15. Yüzyıl başlarında, Ming Hanedanlığı
sırasında dünyanın en büyük ekonomisine sahipti. Bu dönemde Müslüman bir Denizci olan Amiral Zeng He
(Çinliler Çıng Hı olarak telaffuz ediyor) komutasında 60 gemilik, 27 bin
askerlik filo ile 1405-1433 arasında 28 yıl boyunca Hint Okyanusu ve Pasifik
Okyanusu’nda donanma ve ganbot diplomasisi uyguladılar. Çok başarılı oldular. Çin’in
o dönemde kabaca 1500 yıllık denizci geleneğe sahip olduğunu hatırlatmakta
fayda var. Manyetik pusulayı Avrupa’dan 100 yıl, Gök Atlasını 500 yıl, omurga
üzeri gemi dümenini 300 yıl, çok direkli yelkenli gemiyi 200 yıl, gemilerde
sızdırmaz bölme uygulamasını 300 yıl önce başardılar. Ancak anlamsız bir
şekilde denizcilikteki bu başarıyı devam ettirmediler ve denizcilikleri
imparatorluk geleneğine dönüşemedi. Zeng He’nin büyük başarısına rağmen
denizlerden geri çekilme ve donanmayı yok etme sürecine girmelerinin nedenleri
bugün de tartışılıyor. Denizden uzaklaşmalarının nedenleri arasında,
İmparatorun başına gelen bir seri felaketin sorumlusu olarak kâhinlerinin
donanmayı göstermesi; Muhtemel sömürgelerde Büyük Çiçek, yani Çin’in sahip
olmadığı yeni bir şey olmadığı gerekçesi ile içine kapanması; Amiral Zeng He ve
ona yakın güç çevrelerinin deniz aşırı topraklarda kuracağı, özerkliğe sahip
yönetim birimlerinin zamanı gelince anavatana karşı bağımsızlık ve güç mücadelesine
girişebileceği nedenleriyle donamanın varlığının ortadan kaldırıldığı tezleri gösteriliyor.
Mao ile Son Bulan Aşağılanma Dönemi. Çin, 18.
yüzyılda Qing Hanedanı sırasında süratle zayıfladı ve İngiltere’nin
liderliğindeki Avrupalı emperyalistlerin ve Japonya’nın sömürgesine dönüştü. Afyon
savaşları ile Çin’in aşağılanma dönemi başladı. Söz konusu süreç, Çin’i zaten
kopuk olduğu denizlerden tamamen uzaklaştırdı. 1949 yılında yeni devleti kuran Mao
Tse Tung ile Çin, 20’inci yüzyıl ikinci yarısında tekrar denizlere döndü. Çin
Halk Cumhuriyetinin Sovyet desteği ile nükleer devlet olması denizcileşme
sürecini hızlandırdı. Böylece nükleer bir donanmaya sahip oldu. Mao sonrası
dönemde Deng Xiaoping ile dışarıya açılma başladı. Büyük Çiçek artık yeni bir
döneme girmişti. Çin, üretim ve daha sonra ihracat politikaları ile 1980’ler
sonrası dünya ekonomisinde söz sahibi ülke konumuna dönüştü. Ticarette başarılı
ülkelerin denize yönelmelerinin kaçınılmazlığı ile 2000’li yıllardan sonra denizcilik
gücünün her alanında liderliğe soyundu. 2010 yılında ABD’yi üretimde geçti.
Bugün küreselleşme karşıtı Trump’ın ABD’sinin karşısında küreselleşmeyi savunan Çin’i görüyoruz. Küreselleşmenin
anahtarının deniz ticaretine hakimiyet olduğunu bilen bir Çin görüyoruz.
Okyanuslarda Belirleyici Güce Dönüşen Çin. Günümüzde
Çin deniz gücü hakkında hemen her hafta bir düşünce kuruluşunun değerlendirme
yaptığını görüyoruz. 2013 yılında ilan edilen OBOR (BRI-Bir Kuşak/Bir yol )
girişimi sonrası bu analizlerin önemli ölçüde arttığını söyleyebiliriz. Bu
raporların pek çoğunda varılan sonuç, ABD‘nin son 70 yıldır rakipsiz olduğu
okyanus ve denizler arenasında yeni bir dönemin başladığıdır. ABD’nin rakipsiz
deniz egemenliği dönemi sona ermek üzeredir. Çin’in küresel erişim ve küresel
güç yeteneklerindeki gelişimi, ABD liderliğini zorluyor. Çin’in güç intikali,
nükleer denizaltı ve amfibi harekât
yetenekleri yakın gelecekteki küresel siyasetin gerçekleri olacaktır. Çin’in
sahip olduğu erişimi engelleyen deniz ve hava silah sistemleri ile Güney Çin ve
Doğu Çin denizleri ile Tayvan Boğazında tesis ettiği deniz üstünlüğü artık
kabul ediliyor. Bu yeteneğin siber
alanda da yansımaları olacağı şüphesizdir. Artık deniz savunma ve deniz güvenlik
alanında yükselen Çin döneminden, yükselmiş Çin dönemine geçildiği bir gerçektir.
Bu durumun, yaratacağı stratejik etkilerin, Japonya, Güney Kore ve Tayvan’daki
Amerikan ekonomik çıkarlarını, menfi yatırım ortamı ile değiştirebileceği
beklenmelidir.
Şartlar Birinci Dünya Savaşından Farklı. Artık
şüphe yok ki küresel ekonomide 2030 yılında birinci sıraya oturması beklenen Çin,
açık deniz gücüne dönüşmüştür. Karşımızda San Hai (Sarı Deniz Güney Çin Denizi
ve Doğu Çin Denizi) dışında, Pasifik ve Hint Okyanuslarının tamamına yönelmeye
hazır bir Çin Donanması vardır. Bu nedenle OBOR (Bir Kuşak Bir Yol) girişimi üzerinden,
işbirliği anlaşmaları ile işletme garantisi aldığı limanların ikili kullanım
modaliteleri üzerinden, askeri etki yaratma dönemine girilecektir. Günümüzün
küresel siyasi konjonktürünü Birinci Dünya Savaşına benzeten akademisyenler
var. Ben de Çin’in denizdeki yükselişini
Birinci Dünya Savaşı öncesinde Kayzer II’nci Wilhelm’in Alman İmparatorluk
donanmasında yarattığı yükselişe benzetiyorum. Kayzer, Alman Donanmasını geliştirirken
Amiral Tirpitz ile birlikte kendilerine en büyük rakipleri olan Kraliyet
Donanmasını örnek almışlardı. Bugün de Çin Deniz Gücü kuvvet yapısını geliştirirken,
Amerikan Donanmasını örnek alıyor. Almanların o dönemde tek hatası 150 yılık
büyük bir deniz gücünü tek başına dengelemeye kalkışmasıydı. Karadan yükselen
bir deniz gücü olarak, yanlarında geleneksel deniz dünyasına ait hiç bir güç
yoktu. Bugünkü potansiyel savaşın farkı ise şudur: Çin yanına Avrasya adasının
kuzey kıyılarını kontrol eden deniz teknoloji ve silahlanmasında ABD’den sonra
en büyük nükleer güç olan Rusya’yı almış
olmasıdır. Böyle bir oluşum ilk kez yaşanıyor. (İki gün önce yaşanan Amerikan
Amfibi Hücum Gemisi USS Wasp’ın planlı Hong Kong liman ziyaretinin diplomatik
klerensinin son anda Çin tarafından reddedilmesi sadece diplomatik bir hamle
değil aynı zamanda denizde güçlenen bir ülkenin, ticaret savaşlarında kabalaşan
bir hegemona verdiği derstir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder