
Türkiye, Keşmir, Kuşak ve Yol
Keşmir sorunu nedeniyle
acil toplanan Pakistan Ulusal Güvenlik Kurulu 27 Şubat 2019 günü şu açıklamayı
yaptı: "Gerekirse nükleer silah
kullanırız". (Eski NATO Komutanı Oramiral James Stavridis 2017 yılında
çıkardığı kitabı ‘’Sea Power’’da (Penguin Press) Hindistan ve Pakistan arasında
nükleer savaşı açık açık telaffuz ediyordu.) 1947’den bu yana devam eden Keşmir
sorunu 14 Şubat 2019 günü Hindistan’a ait Pulwama kasabasında gerçekleşen terör
saldırısıyla yeni ve hızlı bir tırmanmayı başlattı. Keşmir’i Pakistan’a katmayı
hedefleyen İslami Ceyş-i Muhammed örgütünün üstlendiği saldırıda 40 Hintli
polis öldürüldü. Hint misillemesi ve İki devlet arasında karşılıklı uçak
düşürmeler sonucunda nükleer tehdide ulaşan bir tırmanma yaşandı.
Kriz
Tesadüf Değil. Keşmir sorununun bir anda alevlenmesi tesadüf değil. Emperyalizm eski
düzeni kolay bırakmaz. Yeni dünya düzeni kurulurken, doğumun sancıları ağır olur.
Emperyalizm sınır ve toprak anlaşmazlıklarını pek sever. Çin’in Kuşak ve Yol
(BRI) girişiminin en önemli bacağı olan Çin - Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC)
sorunlu Keşmir Bölgesinden geçiyor. 2700 km uzunluğundaki CPEC, demiryolu, otoyol,
fiber optik kablo hatları, enerji boru
hatları, endüstri bölgeleri ve serbest ekonomik bölgelere sahip bir oluşumdur. CPEC,
kuşak ve yol girişiminin en önemli parçalarından birisi olarak Çin’in Sincan -
Uygur bölgesinden başlayıp Pakistan’ın
Arap Körfezi’ndeki Gwadar limanında sona erer. Bu koridorun en büyük stratejik
katkısı şüphesiz Çin’in dış ticaretinin en önemli ulaştırma rotalarının geçtiği
Malakka Boğazına olan bağımlılığını azaltmasıdır. Hegemonya için bu koridorun
işlemesi ve gelişmesi son derece kritik stratejik bir kayıptır. CPEC
engellenmesi gereken bir girişimdir.
Hindistan
Çin’e karşı Konumlanıyor. Diğer yandan Çin için Pakistan, Hindistan’ın
batıdan çevrelenmesi için son derece uygun bir ortak olmasına rağmen, Pekin,
BRI girişimi ile Hindistan’ı yanına çekebilmek için çok dengeli bir siyaset
izledi. Öyle bir siyaset ki Hindistan’ın stratejik ortağı olan Rusya’yı da
kullanarak iki düşman ülkeyi Şanghay İşbirliği Örgütüne (ŞİÖ) 8 Mayıs 2017’de tam
üye yapmayı başarabildiler. Ancak bu girişim bir yumuşama getirmedi. 2017
yılının Haziran’ında Bhutan, Çin ve Hindistan sınırında, ciddi sınır sorunları
olan Doklan bölgesinde BRI girişimine yönelik büyük yol inşaatı başladığında,
Hindistan askeri güç ile müdahale etmiş ve iki taraf ciddi silahlı çatışmanın
eşiğine gelmişti. Bu olaydan bir ay önce Hindistan, ŞİÖ üyesi olmasına rağmen
Pekin’de yapılan BRI devlet başkanları zirvesine son anda iştirakten vazgeçmiş,
böylece Çin’in BRI girişimine olan karşı
duruşunu açık şekilde sergilemişti. BRI’nın Hindistan açısından en önemli
endişe alanı ekonomik koridorun tartışmalı Keşmir bölgesinde Pakistan
tarafından kontrol edilen Birgit ve Baltistan’dan geçiyor olması. Bu gelişmeyi
Hindistan güvenlik ve egemenlik endişelerini ikinci plana iten bir emrivaki
olarak görüyor.
Karmaşık
Satranç Hamleleri. Diğer yandan yeni dünya düzeni şekillenirken her sabah yeni satranç hamlelerine
uyanıyoruz. Pulwana baskınından kısa
süre sonra 18 Şubat’ta Suudi Veliaht Prensin İslamabat ziyaretinde Pakistan
Hükümeti ile 20 milyar dolarlık; 22 Şubat’ta Pekin ziyaretinde Çin Hükümeti ile
BRI ve özellikle CPEC’e yönelik 28 milyar dolarlık yatırım anlaşmalarının
imzalandığını gördük. ABD’nin başta Suudların liderliğinde Arap NATO’sunu
kurmaya çalıştığı bir dönemde Salman’ın Çin ziyareti ve daha da öte ABD’nin Uygur bölgesi
üzerinden Çin’e baskı yaptığı bir konjonktürde Prensin Çin’in Uygur Bölgesine yönelik hiç bir
eleştiride bulunmaması, aksine Çinceyi Suudi okul müfredatlarına almaya karar
verdiklerini açıklaması son derece önemli sürprizler oldu.
Hindistan ve Atlantik Cephe. Her iki dünya savaşını ve soğuk savaşı deniz
uygarlıklarının kazandığını düşünürsek 21’inci yüzyılda da bu kural
değişmeyecektir. O nedenle Hindistan ve Çin gibi geleneksel karacı devletlerin
21’inci yüzyılda denizlere dönmesi sadece tarihi iyi okuduklarından değil,
jeopolitik/Jeoekonomik mecburiyetlerinden kaynaklanıyor. ABD’nin 30 Mayıs
2018’de Hint Pasifik (INDOPACOM) Komutanlığını kurduğu bu yeni mücadele
döneminde, Pasifik havzasında topyekun bir savaş çıktığında (nükleer silahlar
kullanılmadığı sürece) savaşın kaderini Hindistan’ın durumu tayin edecektir. Tarafsız
kalması bile bu kaderi etkileyecektir. O nedenle Keşmir ve Pakistan düşmanlığı
başta olmak üzere her türlü sınır ve egemenlik anlaşmazlıkları kullanılarak,
değişik kışkırtma senaryoları üzerinden Çin ile düşmanlık makasını açması
hedeflenecektir. Söz konusu çatışma ve hatta savaş risklerinin BRI Girişimine
menfi etkisi büyük olacaktır. Yapılması gereken Rusya’nın arabuluculuğunda
Hindistan ve Pakistan’a itidal tavsiye etmek ve Çin’in büyük ağabey rolünde
kendini dizginlemesini sağlamaktır. Kışkırtmalara cevap vermediği sürece Çin
kazanacaktır. ABD pek hevesli olduğu Hint-Pakistan nükleer savaşını
çıkartamadığı sürece Avrasya’da gerilemeye devam edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder