3 Ocak 2016 Pazar

2015’den 2016’ya: Okyanuslar ve Denizlerde Genel Durum

Description: IMG_0131 


mavi vatan

Amiral Cem Gürdeniz
2015’den 2016’ya: Okyanuslar ve Denizlerde Genel Durum
           
            2015 yılı dünya deniz tarihinin akışı içinde özel bir yere sahip oldu. Pek çok ilk yaşandı. Jeopolitik, stratejik, operatif ve taktik seviyelerde ülkemizi de ilgilendiren deniz ve denizcilik olayları, küresel, kıtasal ve bölgesel güç mücadelesinde önemli rol oynadı.

                  Artan Harekat Tempoları: Jeopolitik alanda Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin okyanuslar ve denizlere keskin bir çıkışla yönelişleri 2015’e damgasını vurdu. Her iki ülke jeopolitik ilgi alanlarında deniz güçlerini yoğun kullandılar. Bu kapsamda Arktik, Doğu Akdeniz, Güney ve Doğu Çin Denizleri çekim merkezleri olarak öne çıktı. Rus Donanması son 25 yılın en büyük harekât çapı ve temposuna kavuşurken, Çin Donanması son 2500 yılın en büyük sıçramasını yaşadı.

                  Nitelik, Niceliği Geçerken. Soğuk savaş 1989 yılında bittiğinde, ellerinde başta 309 denizaltı (209’u nükleer) olmak üzere, 1000’in üzerinde savaş gemisi olan Sovyet Donanmasından Rusya Donamasına 2007 yılında 77 gemi (13’ü nükleer 20 denizaltı, 5 kruvazör, 9 muhrip, 10 firkateyn ve 33 korvet) kalmıştı. Dünya deniz tarihinde hiçbir donanma bu kadar kısa sürede bu denli küçülmemişti. 2000 yılında Putin’in iktidara gelmesinden sonra Rusya, süratle Deniz Kuvvetlerine yatırım yaptı.  Yeni dizayn denizaltı ve su üstü gemileri üretildi. İhracata yöneliş oldu.  Yatırımlarda nitelik öne çıkarıldı. 2015 yılı bu yatırımların geri dönüşünün en yüksek olduğu bir yıl oldu.
                  Tomahawk Tekeli kırıldı. Ekim ayında Hazar Denizindeki korvet ve firkateynlerden ve Aralık ayında Akdeniz’deki Kilo sınıfı bir denizaltıdan Suriye’deki IŞİD hedeflerine fırlatılan Kalibr (Club M) cruise füzeleri, ABD’nin 1990’dan bu yana süregelen çeyrek asırlık Tomahawk füzesi tekelini kırdı. Daha da öte Atlantik’te ABD Sahillerine yakın nükleer denizaltı karakollarının varlığı ve Kuzey Denizi, Doğu Akdeniz ve Baltık Denizinde üst üste yapılan çok geniş çaplı deniz ve hava tatbikatları ABD ve NATO’yu alarma geçirdi.
                  Nükleer Öncelik. Rusya’nın tüm bu hamlelerinde ve tatbikatlarında nükleer silahların kullanımına ağırlık vereceği mesajını vermesi de Atlantik cepheyi rahatsız etti. Kırım ilhakı sonrası 40 yeni nesil uzun menzilli balistik nükleer füzeyi envanterine katması, Putin’in ağzından, taktik nükleer silahların terörle mücadelede kullanılabileceğinin ima edilmesi, dengeleri alt üst etmeye yetti. (Örneğin, tarihte hiç yaşanmadığı üzere, Amerikan nükleer balistik füze denizaltıları müttefik ülkelerde liman ziyaretlerine başladı.) Suriye cephesinde aktif bir aktör olarak jeopolitik mücadeleye giren Rusya, bu ülkedeki askeri varlık ve yığınaklanmasını Novorosysky-Tartus lojistik nakliyat hattı sayesinde sürdürüyor.  Bu hat ve Doğu Akdeniz’deki yığınaklanma, 2016’da da devam edecektir. Ancak Rus donanmasının çevre okyanus ve denizlerde 2015 yılında yaşanan yüksek harekat temposu ve çapı ile faaliyet göstermesinin ekonomik olarak Rusya’yı zorlayacağı da bir gerçek. Gerek ambargolar gerekse azalan petrol gelirleri nedeniyle küçülen Rus ekonomisinin bu tempoyu uzun süreyle desteklemesi ve bir yandan da yeni gemi inşa projelerine kaynak aktarması kolay olmayacaktır.

                  Çin Uzak Denizlerde. Çin Donanması, Pasifik’teki ABD çıkarlarına gelecek için en büyük meydan okuma alanı olarak çıkıyor. Pasifik ve Hint Okyanusları ile uzak deniz alanlarında Çin deniz gücünün yayılması 2015’de hızlandı. Şüphesiz, Cibuti’de üs tesisi ile  2015 yılının baharında Akdeniz’de Rus Donanması ile birlikte yapılan ortak ve müşterek deniz tatbikatı bu ilklerin başında geliyor. Çin, ‘’Akdeniz’de ben de varım’’ diyor. İlk uçak gemisi Liaoning’in kullanımına ağırlık verildiği 2015 yılı, Pasifik ile Hint Okyanuslarında Çin’in düzenli denizaltı karakollarına başladığı yıl oldu. Ayrıca bir Çin Deniz Görev Grubunun geçen yıl içinde Bering Boğazından Arktik Okyanusuna giriş çıkış  ve bu sırada Amerikan karasularından zararsız geçiş yapması  da, bu dönemin dikkat çeken gelişmeleri arasında sayılabilir.
                  ABD, Japon-Çin ihtilafında muharip taraf. Çin’in egemenliği tartışmalı ada, adacık ve kayalıklar üzerinden deniz yetki alanlarını sahiplenmesi ve genişletmesine yönelik hamleleri, ABD’nin bölge ülkeleri ile askeri ittifaklarını güçlendirme sürecini hızlandırdı. Bu kapsamda ABD, ilk kez Çin’e meydan okuyarak, geçen Ekim ayında, Güney Çin Denizinde Spratly / Subi suni adacığının karasuyundan bir muhrip ile geçiş yaptı. Diğer taraftan ABD’nin Senkaku-Diayou Adacıkları nedeniyle oluşan Japonya-Çin gerginliğinde muharip taraf olması, Japon Başbakanı Abe’nin geçen Ekim ayında icra edilen Japon Donanması resmi geçidinde Amerikan Uçak Gemisi USS Ronald Reagan’da boy göstermesini tetikledi. Bu da tarihte bir ilkti.
                  ABD Donanması Zorlanıyor. ABD küçülen savunma bütçesine rağmen,  donanmasını etkinlikle ancak zaman zaman  zorlanarak kullanmaya devam etti. Örneğin Kasım ve Aralık aylarında ilk kez Basra Körfezinde bir uçak gemisi bulunduramadılar. Pivot Strateji ile ağırlık merkezini ve donmanın % 60’ını Pasifik Okyanusuna kaydıran ABD, finansal kısıtlamalar nedeniyle yeni gemi inşa projelerinde de ciddi engellerle karşılaştı. 19 trilyon dolarlık borç stokuna rağmen, 2016 yılında toparlanan Amerikan ekonomisi, hegemonyasının asıl unsuru olan deniz gücünün gerilemesine daha fazla izin vermeyecektir. Böylece mevcut kaynaklarının en ekonomik şekilde kullanımını zorlayacaktır.
                  Denizlerdeki Mücadele Karaları Şekillendirecek. 2016 yılında okyanuslarda bilek güreşi şüphesiz çok daha fazla artacaktır. Söz konusu mücadele karalardaki mücadeleyi şekillendirecektir. Hegemonyanın el değiştirme süreci  artık başladı. Bu sürecin geri döndürülmesi çok zor. Denizde yaşananlar geleceğin habercisidir. Yeni yılda diliyoruz ki,  Türkiye’yi yönetenler denizlerde yaşananları iyi okuyup doğru stratejileri belirliyorlardır. Tüm Aydınlık Okuyucularının yeni yılını kutluyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder