Çin’in Bir
Yol Bir Kuşak Girişimi (OBOR) ve Şanghay İşbirliği Örgütü
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, 5-6 Nisan 2017 tarihleri
arasında düzenlenecek olan NATO Dışişleri Bakanları toplantısına katılmadan Çin
devlet başkanı Xi Jingpin ile bir araya gelecek ve ardından da Rusya'ya resmi
bir ziyarette bulunacak. Halbuki daha geçen haftalarda Beyaz Saray Baş
Stratejisti Steven Bannon, 5-10 yıl içinde
mutlaka Çin ile savaşacağız demişti. Dünya gerçek bir paradoks yaşıyor.
ABD’nin yeni başkanı Trump 1973 yılından bu yana gücünü katlayarak artıran ve
1989 yılında Berlin Duvarı yıkıldığında ‘’tarihin
sonunu getirdik’’ diyebilecek kadar güç tuzağına düşen, liberal
kapitalist müesses nizam (establishment)
ile kavga halinde. Bir avuç küresel dev firmanın çıkarları küreselleşme adı
altında dünya ekonomi ve jeopolitiğini etkilerken bu uğurda ulus devletleri
yıkmak, küçültmek ve bölmek için her türlü gayret son çeyrek asırda acımasızca sarf
edildi.
Dünya dengelerini
değiştiren Çin. Çin’in devlet kontrolünde uyguladığı ekonomik büyümesi
tek kutuplu ekonomik dünya düzenini değiştirdi. Bu süreç siyasi ve askeri
sonuçları da beraberinde getirdi. Şimdi sıra jeopolitik sonuçlara uzanıyor. Soğuk
savaş sonrası yaşanan mutlak Amerikan/Atlantik hakimiyeti dönemi
kapanıyor. ABD ve Avrupa kendi arasında
rekabet sürecine giriyor. Brzezinski, 2016 sonunda şöyle özetlemişti: Çinliler zayıflamış, tükenmiş ve aklı
karışmış olsa da ABD’nin dünyada hala bir numara olduğunu ama kendilerinin de neredeyse bir numara
olduğunu biliyorlar.’’ Aynı Brzesinski, 2012 yılında yazdığı Strategic Vision isimli kitabında Çin’in
ekonomik büyümesinin jeopolitik sonuçlarını ve son 5 yılda yaşanan siyasi ve
askeri boyutta gelişmeleri öngörememişti. Çin donanmasının 2012 sonrasındaki
stratejik hamleleri ve 15 Aralık 2016 günü ABD Donanmasına bağlı USNS Bowditch
isimli oşinografik araştırma gemisinin Güney Çin Denizinde Çin karasuları
dışında ancak münhasır ekonomik bölgesi içinde kullandığı sualtı dronununa Çin
Sahil Güvenlik gemisi tarafından el konulması ABD için sıradan ve beklenen
gelişmeler değildir. Ciddi bir dönüm
noktasıdır. Bugün Çin ve ABD, Tayvan, Güney Çin ve Doğu Çin Denizi gibi sorun
alanları nedeni ile karşı karşıya. Trump yönetiminin Rusya’ya yaklaşması ve Sino-Rus ittifakını zayıflatma
teşebbüsü içinde bulunması ABD’nin Japonya, Avustralya ve Güney Kore ile sahip
olduğu güçlü ittifak ilişkilerine rağmen Asya Pasifik Bölgesinde Çin’e karşı
yeterli çevreleme ve caydırmayı yitirmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Brzezinski
de yukarıda adı geçen kitabında Rusya’nın NATO ve AB üyeliğine alınmasından
bahsetmişti.
ŞİÖ ve OBOR
Kardeşliği. 2001 yılında Çin liderliğinde Rusya ile birlikte Şanghay
İşbirliği Örgütü’nün kurulması, zaten tek başına büyük bir güç olan Çin’in bir
ittifak sistemine yakın işbirliği ve dayanışma sistemi kurmasına olanak
sağladı. Buna 2013 yılında Xi Jingpin’in Kazakistan ve Endonezya’da sırası ile
ilan ettiği İpek Yolu Ekonomik Kuşağı (Silk Road Economic Belt) ve 21’inci
Yüzyıl Deniz İpek Yolu (21st Century Maritime Silk Road) girişimlerinden oluşan
Tek Kuşak -Tek Yol (One Belt- One Road-OBOR) girişimi ve İpek Yolu Fonu ile Asya Alt yapı ve
Yatırım Bankası (AIIB) eklenince Asya Pasifik bölgesinde ABD öncülüğündeki
Atlantik sisteme karşı büyük bir ekonomik cephe açılmış oldu. Konunun dikkat
çeken yanı Çin bu girişimleri küreselleşme şemsiyesi altında yapıyor. Yani
Atlantik sistemi kendi silahı ile vuruyor. Bugün Şanghay İşbirliği Örgütünün 6
üyesi, 6 gözlemcisi ve 6 diyalog ortağı (Türkiye dahil) var. Diğer yandan Çin
ekonomisini güne, kuzey ve batı yönlerinde üç ayrı kuşakla Doğu ve Güney Asya,
Afrika, Avrupa ve Latin Amerika’ya eklemleyen OBOR projesinde Türkiye dahil 65
ülke var. Bu ülkelerin toplam milli geliri 25 trilyon dolar. Ayrıca 48 ülke
OBOR’a bir anlaşma ile girebilmek için hevesle bekliyor. Bu ülkeler içinde 20
devlet Asya Yatırım ve Alt yapı Bankası üyesi. OBOR, Çin’in 100’üncü kuruluş
yıldönümü olan 2049 yılına kadar 65 ülkede 4 trilyon dolarlık alt yapı
yatırımını öngörüyor. 2013 yılından 2016 yılına kadar harcanan finans 230 milyar dolar ve 1500
ortak proje ev sahibi devletlerle ortak yürütülüyor. Bazı düşünce kuruluşları
ve fikir insanları OBOR projesini alt yapı yatırımlarına büyük kaynak aktarımı
sağladığı için Avrupa’da II Dünya Savaşından sonra uygulanan Marshall yardımına
benzetiyor olsa da gerek kapsam, gerek amaç, gerekse çap olarak benzetmek
mümkün değil. Zaten Çin yönetimi de bu benzetmeye karşı çıkıyor. Marshall planı
sözde karşılıksız 130 milyar dolarlık bütçe ile savaşta yok edilmiş Avrupa alt
yapısının yenilenmesine yönelikti. Karşılığını almaya günümüzde siyasi düzlemde
almaya devam ediyor. OBOR bir yardım paketi değil. Çin’in projesiz ve
karşılıklı çıkar kazanımına yönelik olmayan projelere OBOR’da destek
vermediğini hatırlatalım.
Şanghay İşbirliği
Örgütü (ŞİÖ) ve Jeopolitik İstikrar: Bugün küresel çapta ŞİÖ’nün hakim
olduğu coğrafyada özellikle Avrasya’nın kalpgâh dediğimiz bölgesinde Atlantik
sistemin etkisi ve manipülasyon yeteneği azaldı. Asya’nın kuzey, doğu ve güney
sahillerinin hemen hemen tamamı Sino-Rus etki alanına dönüştü. Bu deniz
alanlarına değil işgal maksatlı girmek, artık yaklaşmak bile Atlantik sistem
için büyük risk. OBOR işte böylesine bir jeopolitik iklimin sunduğu istikrar
ortamında büyüyecek. OBOR imzacılarının üçte ikisi sahili olan devletler.
Ayrıca ŞİÖ de bulunan ülkelerin tamamı OBOR imzacısı. Yakın ve orta vadede OBOR
imzacılarından ŞİÖ’ye katılım olacağını söylemek herhalde yanlış olmayacaktır.
ŞİÖ ve OBOR birlikte dünya barış ve istikrarına büyük katkı sağlayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder