
İnebolu Ruhu ve Türk - Rus İşbirliği
Kutsal Kurtuluş Savaşı
başlangıcının 100. Yıldönümüne üç haftanın kaldığı 26 Nisan 2019 güneşi,
İnebolu boylamından geçiş yaparken Karadeniz ufkunda tam tamına 99 yıl önce
gerçekleşen tarihsel bir başlangıcı
aydınlatıyordu. Ölümsüz başkomutan Mustafa Kemal, Sovyetler Birliği kurucusu Vladimir
Ilyich Lenin’e kurtuluş savaşı mücadelesi veren iki devlet arasına çekilmeye
çalışan Kafkas seddini yıkmaya yönelik işbirliği ve destek mektubunu yazıyordu.
Mustafa Kemal, Sevr imzalanmasından 6 ay önce 5 Şubat 1920 günü “Kafkas Seddi” üzerine şu açıklamaları
yapıyordu: “Kafkas Seddi’nin yapılmasını
Türkiye’nin kati mahvı projesi sayıp bu seddi İtilaf Devletleri’ne yaptırmamak
için en son vasıtalara müracaat etmek ve bu uğurda her türlü tehlikeleri göze
almak mecburiyetindeyiz.” Lenin’e mektup bu konuşmadan 80 gün sonra gidiyor,
mektuptan 4 ay sonra, 24 Ağustos 1920 tarihinde yardım anlaşması imzalanıyordu.
Özellikle I. İnönü savaşında elde edilen askeri başarıdan sonra artarak devam
eden Sovyet lojistik desteği, Kurtuluş Savaşının kaderini belirleyen ana eksen
oldu. 26 Nisan 1920 mektubu, bugünkü var oluşumuzun başlangıcını
oluşturmaktadır. Sovyet devrimi ile Türk kurtuluş savaşı, tarihin o safhasında
emperyalizmin boğmak istediği iki kader arkadaşı idi. Atatürk ve Lenin ya
birlikte yok olacak, ya da birlikte savaşacaklardı. Birlikte savaştılar.
Demir ve Kan. Savaş, demir ve kanla yürütülür. Bu tunç
yasadır. Kurtuluş savaşının demiri, yani cephanesi ve silahlarının pek çoğu Karadeniz
üzerinden geldi. Atatürk ve Lenin dostluğu Türk-Sovyet jeopolitik işbirliği
sonucunu doğurdu ve her iki devlet aynı anda yürüttükleri emperyalizm karşıtı
savaşı başardılar. Bu başarının sağlanmasında öncü rol oynayanlar kimdi? Bunlar
Karadeniz, denizciler, gemiler ve limanlardı.
Kimdi bu denizciler? 1919-1922 arasında
bahriye mektebi mezunu 159 güverte, 68 makine ve bir inşaiye subayı ile beş
denizci doktor Anadolu’ya kaçtı ve işgalcilerle işbirliği içindeki Osmanlı
donanmasını terk ederek kuvvacılara katıldılar. Toplam 233 denizci kurtuluş
savaşının kaderini değiştirdi. O dönem muvazzaf olan kabaca 1500 subay içinde,
sadece 233 kişiydiler. Diğerlerinin çoğu Haliç’teki kıçtankara gemilerini ve İstanbul’daki
sıcak yuvalarını terk etmedi. Bu subaylar milli mücadelenin Kuvayı milliye
donanmasının ilk ateşini yaktılar. Karadeniz’de Rusya üzerinden deniz yolu ile
temin edilecek lojistik desteğin ilk örgütlenmesini başlattılar. Tüm yokluk ve
zorluklara rağmen büyük cesaret ve fedakârlık göstererek İstanbul’daki evini ve
ailesini terk ederek kurtuluş savaşının deniz cephesine gözünü bile kırpmadan
giden; Anadolu’ya geçen bir avuç fedai ruhlu kahraman deniz subayı ve o dönemde silah altına çağrılan Karadeniz
kıyılarının gözü pek, yüreği büyük, başı göklerde Türk balıkçısını ve gemicisini
minnet ve takdirle anmamak mümkün müdür?
Hangi gemiler? 5 ton üzeri sadece 28
yaşlı gemiye sahiptiler. 5 ton altı kayık, taka gibi vasıtaların sayısı 300
civarında idi. Hepsinin toplam taşıma kapasitesinin takriben 7800 ton olmasına
karşılık, Rusya’nın Batum, Tuapse ve Novorosysky
limanları üzerinden, İnebolu, Trabzon ve samsun limanlarına, ilk sevkiyat 1920
eylülünde başlamak üzere 1922 Ağustosuna kadar toplam 300,000 ton harp
malzemesi taşıdılar. General Karabekir’in 15. Kolordusunun doğudaki Ermeni
zaferi sonrası mevcut savaş malzemeleri de batı cephelerine taşınmak üzere doğu
Karadeniz limanlarından deniz yolu ile İnebolu’ya getirildi.
Hangi limanlar? Kurtuluş savaşının
cephanesi Trabzon, Samsun ve İnebolu üzerinden taşındı. Ancak Karadeniz
limanları içinde İnebolu özel bir yere sahiptir. İki nedenle. Birincisi 300 bin
tonun kabaca % 60 ‘ı yani 180 bin tonu İnebolu’dan
sevk edildi. İkincisi sevkiyat cephaneyi sadece limana getirmekle bitmedi.
Karadaki varış noktalarına erişmesi gerekirdi. Önce Kastamonu oradan da Çankırı
üzerinden Ankara’ya ulaşan istiklal
yolunu ve ona stratejik değer katan ‘’Kağnı
Donanmasını’’ İnebolulular kurdu ve donattı. İnebolu demir ile kanı
buluşturmuş, Mustafa Kemal’e 30 Ağustos 1922 sabahı ‘’ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir’’ komutunu verecek stratejik
ortamın hazırlanmasında en büyük rolü oynamıştır. 9 Eylül sabahı İzmir’e giren
Türk süvarilerine yolu açanlar Kuvayı milliye donanması, İnebolu’nun denk
kayıkçıları ve Şerife Bacı’nın ruhunda kimliğini bulan istiklal yolunun kağnı
donanmasıdır.
Jeopolitik Sürpriz. Karadeniz’in
birleştiriciliği ile şekillenen Türk Sovyet dostluğu, jeopolitik sürpriz
yaratmıştır. 18 Mart 1921 tarihli, Türk Sovyet dostluk antlaşması ile Sovyetlerin
Sevr antlaşmasını reddetmesi ve misak-ı milli sınırlarımızı tanıması Türkiye’nin
Avrasya yönelişinin kapısını 98 yıl önce aralamıştır. 15 Temmuz 2016 darbe
girişimi, Suriye krizi, Akdeniz’e açılması istenen Kürt koridorunun Rus
jeopolitiğine etkileri, Türk -Çin yakınlaşması, Türk-İran işbirliği ve Türk-Rus
ekonomik ilişkileri yepyeni bir Asya dönemini başlatmıştır. Bu dönem, her iki
ülkedeki mevcut iktidarların siyasi bir seçiminin sonucu olmaktan ziyade,
jeopolitik arenadaki ölüm kalım savaşının gerekli kıldığı iş birliğinin ve
siyasi coğrafyanın bir sonucudur. Bugün Akdeniz’deki Atlantik seddine karşı İnebolu
ruhunda karşılığını bulan Türk-Rus yakınlaşması, iki önemli Avrasya devletinin
güvenlik ve çıkarlarının karşılıklı olarak gözetilmesi sonucunu doğurmalı ve
21’inci yüzyıl güvenlik ve dış politikalarının belirleyici ana eksenlerinden
birisi olmalıdır.
(Mustafa Kemal’in Lenin’e yazdığı
26 Nisan 1920 tarihli mektubun 99. Yıldönümünü ‘’Denizdeki Kuvayı Milliye ve
İnebolu’’ paneli ile İnebolu Türk Ocağında anan İstanbul Dolmabahçe ve
Kastamonu Rotary Kulüplerini tebrik ediyorum.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder