17 Ekim 2016 Pazartesi

Rus Deniz Gücü ve Tartus Deniz Üssü





Rus Deniz Gücü ve Tartus Deniz Üssü
                  7 Haziran 2013 günü Putin, “Akdeniz bölgesinin Rusya’nın birinci derece ulusal çıkar alanı” olduğunu söyleyerek, Rus Akdeniz Filosu (Beşinci Eskadra) Komutanına görev talimatını bizzat kendisi vermiş ve yeni bir dönemi başlatmıştı. Henüz AB kışkırtmaları sonucu Kırım işgal edilmemiş; Kalibr M füzeleri taşıyan Rus Hazar Filosu korvetleri ve Doğu Akdeniz’deki Kilo sınıfı denizaltılar Suriye’deki İŞİD mevzilerine cruise füzesi taarruzları geliştirmemiş; Rus Karadeniz Filosu dört yeni denizaltı ve iki yeni firkateyn ile henüz güçlendirilmemişti.
                  Okyanus aşırı Büyüyen Rus Denizgücü. Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Nikolai Pankov, 10 Ekim 2016 günü  Suriye'nin Akdeniz kıyısında bulunan Tartus limanında daimi bir deniz üssü kurmayı planladıklarını açıkladı. Açıklama bir hafta önce Küba ve Vietnam’daki Kam Ranh Körfezinde bulunan eski Sovyet üslerinin yeniden açılmasının düşünüldüğünün kamuoyu ile paylaşımından bir hafta sonra geldi. Kısa bir süre sonra da Izvestia gazetesinin haberi geldi. Buna göre Rusya Mısır’da bir hava üssü, Hint Okyanusu/Seyşel Adaları, Venezüella, Nikaragua ve Singapur’da da deniz üsleri kiralamak arzusunda olduğunu yazdı. Rusya 1977 yılından bu yana Tartus’ta zaten ileri bir lojistik üs bulunduruyor. Bu kez üs, ilave yatırımlar ve başta üste yeni konuşlandırdığı S-300 hava savunma füze sistemleri olmak üzere yeni daimi harekat üssüne dönüşecek. Suriye Hükümeti ile yapılacak daimi konuşlanma anlaşması ile Tartus üssü hukuki statüsünü de güçlendirecek. Rusya’nın bu  üsleri talep etmesinin ve geliştirmesinin nedeni, tek kutupluluğu reddettiği yeni konjonktürde küresel siyasette ancak ganbot ve donanma diplomasisi sayesinde etkin olabileceğini biliyor olmasıdır. Küresel politikada söz sahibi olmak için önce okyanus aşırı donanmaya sahip olmak daha sonra da bu donanmayı destekleyecek üsler zincirine sahip olmak gerekir. Rusya bu konuda Soğuk Savaş döneminin tecrübelerini de kullanıyor. 1990’lı yıllarda çökme aşamasına gelmiş bir devlet için geçmiş tecrübeler şimdi değerli bir hazine olarak kullanılıyor.
                  Donanma Dış Politikanın Emrinde. Putin,  “Donanma Günü” olan 9 Temmuz 2001 tarihinde, 2020 yılına kadar bir dönemi kapsayan RF Denizcilik Doktrinini açıklamış ve Rus Denizcilik Bakanlığını kurdurmuştu. İlerleyen yıllarda donanmaya büyük yatırımlar yaptırdı. Rusya bu yatırımların geri dönüşünü Baltık’ta, Doğu Akdeniz’de, Arktik Okyanusunda ve Pasifik Okyanusunda alıyor. Bu geri dönüşten Çin de yararlanıyor. Daimi Hakemlik Mahkemesinin 12 Temmuz 2016 Güney Çin Denizi kararından kısa süre sonra Rus ve Çin Donamamalarının Güney Çin Denizindeki ortak tatbikatı bu karara ortak meydan okuma oldu.
Halen sıcak çatışmaların en yoğun yaşandığı Ortadoğu’da Rusya deniz gücünü etkin bir şekilde kullanıyor. 7 Ekim 2015 günü,  Hazar Denizi Filotillasına ait Gepard sınıfı firkateyn ve Buyan-M sınıfı korvetlerden Suriye’deki IŞID mevzilerine 26 adet Kalibr-NK (Klub K) (NATO tanımı ile SS-N-30-A) gezgin (cruise) füzesinin fırlatılması stratejik, operatif, taktik ve teknolojik perspektifte önemli bir  dönüm noktası oldu. Rusya için büyük bir meydan okuma, Atlantik cephe için büyük bir stratejik baskın yarattı. Aynı füzelerin Aralık ayı sonunda Kilo Sınıfı denizaltılar tarafından da Doğu Akdeniz’de kullanılması ikinci bir güç gösterisi oldu. ABD Donanmasının işinin en kadar zorlaştığı bu stratejik  kırılma ile anlaşıldı. Diğer yandan Rus askeri doktrininden “nükleer silahları ilk kullanan olmama” prensibinin çıkarılmış olması da Rusya’ya askeri alanda avantaj sağlamaya devam ediyor.
Harekat temposu her geçen gün artıyor. Rusya son aylarda askeri olarak üst seviyede aktif.  Suriye’de askeri hesaplaşmanın yoğunlaştığı, Türkiye’de Atlantik destekli 15 Temmuz darbe teşebbüsünün yaşandığı bir konjonktürde, Ukrayna’nın doğu sınırlarında tatbikat yaparken, Güney Çin denizinde Çin ile ortak deniz manevralarını yürütebiliyor,  Kırım Yarımadası civarında geniş çaplı bir amfibi tatbikat  icra ediyor, Baltık Denizi’nde Latviya açıklarında denizaltılarını karakola gönderebiliyor ve aynı zamanda Doğu Akdeniz’de 20’ye yakın savaş gemisini Suriye’deki savaşa müdahil edebiliyor. Bu gelişmelerden anlaşılan Rusya’nın yakın çevre olarak tanımladığı Baltık, Karadeniz ve Doğu Akdeniz etki alanlarında daha önce örneği görülmeyen büyük bir askeri hareketlilik ve caydırma profilini hedeflediğidir. Son olarak Karadeniz’de Kırım civarında icra edilen Kafkaz-2016 tatbikatına 120.000 askerin katıldığını ilave edersek Rusya’nın çevre jeopolitiğini ne denli yaşamsal gördüğünü anlamış oluruz. Bu  tatbikat 2014 yılında Karadeniz’de ilan edilen güney ekseni açıklamasından sonra en büyük güç gösterisi oldu. 2014 sonrası Karadeniz’e 4 yeni denizaltı ve iki fırkateynin intikali de Karadeniz’deki dengeleri değiştirdi. Bugün Rusya batı tarafından uygulanan ambargolara, düşük petrol fiyatlarına rağmen, askeri faaliyetleri idame edebiliyor. Kafkaz 2016 tatbikatının Çin’deki G 20 zirvesi sırasında yapılmış olması dünyaya  ayrı bir mesaj olarak okunmalıdır. Şüphesiz dünya gerilim ve askeri meydan okumaların yoğunlaştı bir dönemi yaşıyor. Bu süreçte Suriye üzerinden Atlantik cephe ile Rusya liderliğindeki Avrasya cephesi büyük bir çatışmanın eşiğinde. Büyük satranç oyunu karşılıklı hamlelerle devam ediyor. Tartus’ta Rusya’nın daimi deni üssüne sahip olması Doğu Akdeniz’deki istikrar ve barış için olumlu katkı sağlayacaktır. Zira son çeyrek asırdır ilk kez Atlantik hegemonyasına Doğu Akdeniz’de dur diyen çıkmıştır. Bu durum Kürt Koridorunun Akdeniz’e erişimine en büyük engellerden biri olacaktır. Akdeniz’deki Rus Deniz Gücü batı donanmalarının Libya’nın yağmalanmasındaki arsızlığını önleyecek bir stratejik engel teşkil edecektir.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder