31 Mayıs 2017 Çarşamba

Enerjide Gaz Hidrat Dönemi ve Türkiye

Description: IMG_0131 



Enerjide Gaz Hidrat Dönemi ve Türkiye
Gaz hidratlar kara ve çoğunluk deniz tabanında bulunan kristal yapıda, su molekülleri içine hapsolmuş  metan, etan ve propan gibi hafif doğal gazlardan oluşan katılardır. Ekonomik değerleri kadar yüksek parlama potansiyelleri nedeni ile de tehlikeli yanıcılar olduğunu da eklemek gerekir. İlk olarak 1810 yılında laboratuvar ortamında bir merak sonucunda İngiliz Sir Humprey Davy tarafından tespit edildi.
Geleceğin Birincil Enerji Kaynağı. Yanan buz olarak da adlandırılan gaz hidratlar, içerdikleri büyük metan hacmi nedeniyle bilim adamları tarafından – eğer ucuz ve emniyetli şekilde çıkarılabilirse- 21’inci yüzyılda petrol ve kömürün yerine birincil enerji kaynağı olarak gösteriliyor. Gaz hidratların ticari  kullanımına yönelik ilk araştırmalar 1982 yılında ABD'de başlatıldı. Soğuk savaş sonrası dönemde rezerv araştırması ve fizibilite çalışmalarına, başta ABD olmak üzere, Japonya, Hindistan, Güney Kore, Çin, Rusya ve Ukrayna kaynak ayırdı. Amerikan bilim adamları ABD’nin güneybatı kıyılarına yakın Atlantik Okyanusu diplerindeki Blake sırtından çıkarılacak gaz hidrat kaynakları ile 100 yıllık doğal gaz gereksiniminin karşılanabileceğini belirtiyorlar.
Çin’in Büyük Başarısı. Çin geçen hafta ilk kez Güney Çin Denizinde Shenhu bölgesinden ticari değeri olan gaz hidrat kaynaklı doğal gaz çıkarmaya başladı. Böylece 1277 metre derinlikte, deniz tabanından  203 metre aşağıda bulduğu gaz hidrat rezervlerine erişmeyi başararak, dünyada gaz hidrat temelli sürekli doğal gaz çıkarabilecek ilk ülkeler arasına girmiş oldu. Çıkan gazın % 99’unun metan olduğu ve günlük ortalama üretimin 16 bin metreküp olduğu rapor edilen bilgiler arasında. 2007 yılında keşfedilen bu rezervlerden 10 yıl sonra ticari değeri olan doğal gaz çıkarabilmek teori, teknoloji ve mühendisliğin başarılı bir sentezidir. Bu başarının Asya’da yeni bir jeoekonomik sürece ve dolayısı ile jeopolitik sonuçlara neden olacağını söyleyebiliriz.
Türkiye’deki Çalışmalar Umut Verici. Ülkemizde ilk kez 2000’li yılların başında Karadeniz’deki gaz hidrat oluşumları bir TÜBİTAK projesi olarak incelenmeye başlandı. İzmir 9 Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü, Prof. Dr. Günay Çiftçi liderliğinde son 12 yıldır bünyesindeki Koca Pirireis isimli araştırma gemisi ile bu çalışmaları aynı üniversitenin sismik laboratuvarı olan Seislab ile destekliyor, bilgi toplama ve analiz faaliyetlerini yürütüyor. İyi haber, başta Karadeniz olmak üzere, Akdeniz ve Marmara Denizleri yoğun gaz hidrat potansiyeline sahip. Bu rezervler gelecekte enerjide dışa bağımlılığımızı çözme potansiyeline sahip. 

Gaz Hidratlar, Enerji Politikamızda  Öncelik Almalıdır. Yapılması gereken en kısa zamanda enerji alanında devrim yaratacak ve Türk halkının zenginleşmesine yol açacak bu rezervlerin tespit işlemlerini hızlandırarak, çıkarılma aşamasına geçmek olmalıdır. Yüksek maliyetler getiren ve üretim ekonomisine katma değeri olamayan mega projeler yerine Çin’in geçen hafta başardığı gibi zengin gaz hidrat rezervlerimizin tespit edilme gayretleri hızlandırılmalıdır. Bu aşamada yeni işbirliği sürecine girdiğimiz Çin ile gaz hidratlardan doğal gaz çıkarma teknolojileri alanında işbirliği ve ortak yatırım süreçleri başlatılmalıdır. Bu süreçte ayrıca TPAO’ya ait Barbaros Hayreddin ile MTA’nın yeni temin ettiği Oruçreis sismik araştırma gemilerinin görev öncelikleri arasına Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de gaz hidrat araştırmaları yer almalıdır.  Türk halkının deniz diplerinden yani mavi vatandan iyi haberlere ihtiyacı var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder