19 Eylül 2018 Çarşamba

Balkanlarda Jeopolitik Satranç

Description: IMG_0131 



Balkanlarda Jeopolitik Satranç
Balkanizasyon ya da Balkanlaşma terimine neden olan bir bölgeden bahsediyoruz. Balkanlaşma çok uluslu bir devletin daha küçük etnik devletçiklere bölünme süreci  olarak tarif edilebilir. Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu ve Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun; ya da soğuk savaş sonrası Yugoslavya’nın dağılma süreci Balkanlaşmaya örnek verilebilir. Tanım, günümüzde dünyanın başka bölgeleri için de kullanılıyor. Ortadoğu’nun Balkanlaştırılması gibi.
Böl ve Yönet. Avrupa kıtasının güneydoğusunda yer alan Balkanlarda artık bölünecek devlet kalmadı. Balkanları, Bosna Hersek, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Makedonya, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Yunanistan ve Türkiye oluşturuyor. 19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun çoğunluk Ortodoks Hristiyan Balkan eyaletleri Çarlık Rusya’sının kışkırtmaları ve sonucunda yaşanan Rus Osmanlı Savaşları sonucu önce özerklik sonra da bağımsızlık kazanarak imparatorluktan koptular. Benzer durum 1871’de birliğini kuran Almanya’nın güçlenmesi ile birlikte Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içinde kalan bölgelerin Rusya etkisinden koparılması ile yaşandı. Balkan ve Birinci Dünya Savaşları sonucu dört imparatorluk (Osmanlı, Rus, Alman, Avusturya-Macaristan) tarih sahnesinden çekildi ve Yugoslavya, Güney Slavları birleştiren bir devlet olarak ortaya çıktı. ABD bölgeye ilk kez II.Dünya Savaşı sonunda Yunanistan üzerinden girdi.
Balkanlarda Atlantik Etkisi. 1952 yılında Türkiye ve Yunanistan’ın  NATO üyesi olmasıyla Balkanların önemli bir bölümü Atlantik yapı kontrolüne girdi. Soğuk Savaş sonrası döneme kadar ayakta kalabilen Yugoslavya, 1991’den itibaren parçalanma sürecine girdi ve büyük bir iç savaş sonrası dağıldı. Bu devletten de 6 ayrı ülke ortaya çıktı. Savaşın sona ermesinin NATO operasyonları (IFOR-KFOR) ve ABD liderliğindeki Dayton Barış Antlaşması ile başarılması ABD’ye Balkanlarda önemli prestij ve güç sağladı. 1999 yılında ABD liderliğinde NATO nun BM Güvenlik Konsey kararı olmaksızın Kosova sorunu nedeni ile Sırbistan’a Tomahawk ve hava saldırılarında bulunması, Balkanlarda Amerikan ateş gücünün yaptırım diplomasisi aracı olarak kullanımının son örneğini teşkil etti. 2004 yılında Bulgaristan ve Romanya ile daha sonra Arnavutluk’un NATO üyeliği sağlandı. Günümüzde 12 Balkan devletinin sekizi (Slovenya, Hırvatistan, Karadağ, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Yunanistan ve Türkiye) NATO üyesi; Beşi (Slovenya, Hırvatistan, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan) AB üyesidir. NATO ve AB üyesi olmayan Kosova, ABD sayesinde bağımsızlığını elde etti. Arnavutluk NATO üyeliği dışında ABD ile son derece gelişmiş stratejik ilişkiler içinde.
Balkanlarda Yeni Aktör: Çin. Rusya’nın 19. ve 20. yüzyıllarda Slav-Ortodoks bağlar nedeni ile çok etkin olduğu Balkanlar’da bugünkü etkisi, Amerikan etkisi nedeni ile düşük. Rusya’nın yerini AB ile uzak bir aktör olan Çin dolduruyor.  Bölgede artık Balkanlaşma kelimesinin yerini de, ‘’satranç’’ alıyor. ABD, AB ve Çin arasında oynanan bir satranç. Çin bölgeye iki enstrümanla girdi. Finans ve OBOR (Bir Kuşak Bir Yol) Girişimi. OBOR’da en önemli aktörlerden birisi Yunanistan. Çin 2009 yılından bu yana yatırım yaptığı Pire Limanını  OBOR için Akdeniz’deki ana giriş limanı olarak seçti ve kullanıyor. COSCO’nun 2016 Ağustos’unda Pire limanının II ve III numaralı terminallerini 35 yıllığına çoğunluk hisselerini satın almasıyla, limanın yönetimi Çin kontrolüne girmiş oldu. Transit yükler, Üsküp ve Belgrad üzerinden demiryolu ile Budapeşte’ye ve oradan Almanya’ya erişiyor. Pire bağlantılı ulaşım hatları Çin’in Avrupa da uyguladığı ‘’Kara-Deniz Ekspres Rotası (LSER)’’ projesinin parçası.
Yunanistan’a Baskılar Başlayabilir.  Balkan satrancında önemli rol oynayan Yunanistan’ın Çin ile ilişkilerinin ABD ve AB’yi rahatsız edeceği bir gerçek. Yakında Pire yüzünden Yunanistan’a baskılar artabilir. Diğer yandan Soğuk Savaş günlerine geri döndüğümüz konjonktürde, Yunanistan her geçen gün ABD’nin çekim alanına daha çok giriyor.  Geçen hafta 83. Selanik Uluslararası Fuar açılış töreninde konuşan ABD Ticaret Bakanı Ross, Yunanistan’ın enerji güvenliği kapsamında ABD’nin çok önem verdiği LNG depolama ve gaza dönüştürme projelerinden başlayıp, Doğu Akdeniz’de ABD, İsrail ve GKRY ile Yunanistan’ın geliştirdiği stratejik işbirliğine kadar pek çok alanda Yunanistan’ın önem ve öncülüğüne dikkat çekti. ABD satrancının en ciddi hamlelerinden biri de Larissa’daki Hava Üssüne  Reaper Silahlı İHA’ların yerleştirilmesi oldu. Bu gelişmenin Ege Denizi için oyun değiştirici olduğunu söyleyelim. Yunan halkının AB ve bilhassa Almanya düşmanlığı bugünlerde ABD sempatisi ile dengeleniyor. Eski Yunan eski Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, Yunanistan’da Temmuz ayı sonunda yaşanan yangının ardından kaleme aldığı ‘’Yangının Ardındaki gerçekler’’ isimli makalesinde şunları yazmıştı: ‘Geçtiğimiz on yılda Yunanistan, yangınlarda ve sellerde yitirdiğinden daha çok insanını AB’nin yol açtığı trajedi yüzünden yitirdi. 2011’den bu yana 20 binden fazla insan intihar etti. AB’nin Yunanistan’a dayattığı ekonomik bunalım sebebiyle çalışma çağındaki her on Yunan’dan biri göç etti.’’ ABD’nin Yunanistan’a tekrar yakınlaşmasında halktaki bu duygular önemli.

AB, Çin’i Balkanlarda Ciddi Rakip Görüyor. Diğer yandan Çin’in gerek Yunanistan, gerekse Batı Balkan ülkelerinde yaptığı yatırımların ABD kadar AB’ yi rahatsız ettiği bir gerçek.  AB, özellikle AB üyesi olmayan Batı Balkan ülkelerinde başta demir yolu ve kara yolu inşa projeleri ile enerji ve ağır sanayi yatırımları olmak üzere Çin yatırımlarının borçlanma üzerinden  stratejik avantaj ve hatta dönüşüme neden olabileceğinden endişe ediyor. Böylece AB nin liberal-kapitalist serbest piyasa ekonomisi yerine devletçi ve özelleştirmelere kapalı bir ekonomik modelin ağırlık kazanacağı iddia ediliyor. (22 Nisan 2018’de Pekin’deki 27 Avrupa Birliği ülkesi büyükelçisinin (Macaristan hariç) ilk kez OBOR projesini eleştiren bir rapora imza attıklarını hatırlatalım.)
Balkanlaşmadan Satranca: Balkanlar’ın Birinci Dünya Savaşı öncesine geri döndüğünü söyleyebiliriz. ABD, AB ve Çin’in satranç hamleleri tarihsel geçmişimiz ve akraba Türklerin varlığı paralelinde doğru okunmalı ve Türkiye, Avrupa’ya çıkış alanı olan Balkanlarda aleyhimize dönme potansiyeli yüksek olan ABD ve AB politikalarını dengeleyebilecek daha aktif dış ve güvenlik politikalarına yönelmelidir. Unutulmamalıdır ki Atlantik sistem Türkiye’yi güneyde Doğu Akdeniz’den kuşatmaya çalışıyor. Ege’deki kuşatmanın Balkanların karasına uzanması önlenmelidir. Çin Türkiye ilişkilerinin OBOR perspektifinde geliştirilmesi tam da bu noktada büyük fırsat sunmaktadır. 














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder