3 Haziran 2016 Cuma

Atlantik ve Asya arasında sıkışan Hindistan






 Atlantik ve Asya arasında sıkışan Hindistan

Hindistan’ın Çin ile mevcut ekonomik ilişkisi, başta Çin Donanmasının Hint Okyanusundaki artan deniz varlığını ve her geçen gün genişleyen Çin etki alanını dengelemesini zorluyor.

Hindistan bir açmaz yaşıyor. Çin ile Hindistan, 2014 yılında saatte 7 milyon dolarlık ticaret yaptılar. Temmuz 2015 sonrası Hindistan’ın Şanghay İşbirliği Örgütüne (ŞİÖ) tam üyelik sürecine girmesi de jeopolitik olarak iki ülkeyi yakınlaştırıyor. Ancak diğer yandan aralarında ciddi sorun alanları var. Hindistan’ın Çin ile Güney Tibet sınırı,  Çin’in stratejik ortağı Pakistan ile Keşmir sorunu var. Bu sorunlar nedeniyle her iki ülkeyle değişik zamanlarda savaştılar. Çin-Pakistan stratejik işbirliğinin temeli bu sorunlara dayanmaktadır. Halen ABD’nin açık düşmanı haline dönüşen Rusya Federasyonu ile Hindistan, soğuk savaş yıllarından bu yana devam eden stratejik ortaklık içindeler. Rusya Hint Donanmasının arkasındaki askeri teknoloji devi. Bu sayede nükleer denizaltılar ve uçak gemileri inşa edebiliyorlar. Hindistan, ŞİÖ içinde tam üyelik aşamasında olmasına ve soğuk savaş yıllarından bu yana bağlantısızlar liginde lider ülke olmasına rağmen yeni konjonktürde Avrupa-Atlantik yapı ile ileri seviyede ilişkiler geliştiriyor. Bu durum ABD için son derece önemli. ABD, bir gerilim ve silahlı çatışma riski yaratmadan Çin’i çevrelemeye ve bu amaç içinde Hindistan’ı yanına çekmeye büyük çaba sarf ediyor. 2005 yılında Hindistan ile nükleer teknoloji alanında imzaladıkları işbirliği antlaşması bu ilişkilerin geldiği seviyeye iyi bir örnektir. Böylece ABD, kendi iradesi dışında nükleer güç sahibi olan bir ülkenin bu statüsünü tanımakla kalmadı, aynı zamanda işbirliği geliştirdi. Özetle Hindistan bir açmaz içinde. Her iki tarafı da dengede tutmaya çalışıyor. Bu da zorluklar yaratabiliyor.
Çin tahmin edilemiyor. Günümüzde, Hindistan, bir yandan Çin ile ekonomik ilişkilerini artırmaya yönelirken diğer taraftan Çin’in Hint Okyanusu ve Tibet sınırındaki askeri faaliyetlerinden şikayet ediyor. Diğer yandan Hindistan için Çin’in en önemli özelliği tahmin edilemez olması. Bu özellikle nükleer arenada öne çıkıyor.  Bu alan, savunma ve güvenlik stratejilerini nükleer silahlar üzerine kuran her iki devlet arasında gelecekte çıkacak ciddi krizlerde belirleyici faktör olacak.
Asıl rakip Çin Donanması.  Kendisini her  geçen gün Hint Okyanusunda sıkıştıran Çin Donanması, Hindistan  için 21’nci yüzyılda bir endişe kaynağıdır. Bu durumu ABD kullanmaktadır. Dolayısıyla Hindistan ABD’nin Asya Pasifik’e yönelik yeni pivot stratejisinde en önemli ülkelerin başında gelmektedir. Hindistan donanması, Çin’in dış ticaretinin önemli bölümünün geçtiği Malakka Boğazını, arkasında ABD desteği olduğu sürece batı yönünden kontrol altına alabilir. Çin ile Hindistan’ın temel sorunlarından birisi de gerek Hint Okyanusu gerekse Pasifik Okyanusu kıyısında etki rekabeti üzerinde odaklanıyor.

Karşılıklı Hamleler. Hindistan, uyguladığı güvenlik ve dış politika ile hem ABD hem Çin’e farklı mesajlar veriyor. Rusya ile iyi ilişkiler geliştirirken, Çin’e karşı Tibet sınırında silahlanmaya devam ediyor; Çin’in ezeli rakibi Vietnam’a gelişmiş füzeler satıyor, Japonya ve ABD ile ortak deniz tatbikatları yapıyor. ABD’den uçak gemisi teknolojisi alanında yardım alıyor. Diğer yandan, Çin’in Güney Çin Denizindeki haksız egemenlik iddialarına da karşı çıkıyor. Hatta söz konusu tartışmalı sulardan savaş gemilerine zararsız geçiş yaptırıyor ve böylece egemenlik iddialarını tanımadığı mesajını veriyor. Ayrıca Çin’in deniz egemenlik sorunları yaşadığı ülkelere savaş gemileri ile liman ziyaretleri yaptırarak donanma diplomasisini bu yönde kullanıyor. Ancak Hindistan bu süreçte dikkatli davranmaya özen gösteriyor. Örneğin, ABD’nin FON (Seyir serbestisi harekatı) faaliyetlerine katılmıyor. Böylece Çin’e, Pasifik’te ABD İle ortak hareket ettiği izlenimini vermek istemiyor. Çin de karşı hamle olarak Hint Okyanusunda nükleer ve konvansiyonel denizaltı karakolları başlatıyor. Savaş gemileri ile Hindistan’ın en büyük rakibi Pakistan ile Bengaldeş ve Cibuti’ye liman ziyaretleri yapıyor ve ‘’İnci Taneleri’’ doktrini paralelinde Gwadar/Pakistan, Sri Lanka, Bangladeş ve Cibuti’de üs geliştiriyor. Çin Doğu ve Güney Çin Denizi dışında sert güç tehdidine başvurmadan her alanda yumuşak güç ve özellikle ekonomik yeteneklerini kullanarak etki alanlarını genişletiyor.
ABD’nin Hedefi: Hindistan’ı Asya’dan koparmak. ABD’nin önümüzdeki dönemde en büyük hedefi Hindistan’ı yanına tam çekmek ve onun bağlantısızlık ilkesini zamanın ruhu paralelinde değiştirmek ve özellikle silahlanmada Rusya’dan uzaklaştırmak olacaktır. Ancak  Hindistan’ın ABD’ye güvenmediğini de ekleyelim. Asya’da ABD’nin sicili çok bozuk. Hindistan, 20’nci yüzyıldaki bağlantısızlık politikasını günümüzde denge politikası ile yürütmeye çalışıyor ve hem Atlantik hem Asya bloğuna yakın durmaya çalışıyor. Pasifikte işler, Ortadoğu’dan farksız. ABD’nin 2 milyon vatandaşını öldürdüğü Vietnam’la stratejik ortak olabildiği ve silah satış ambargosunu geçen hafta kaldırdığı bir konjonktürdeyiz. 7 ve 8 Haziran’da ABD başkentine yapacağı ziyarette Obama’nın Hint Başbakan  Modi’yi ordular arasında lojistik destek anlaşmasını imzalatabilmesi Hindistan’ın 21’nci yüzyıldaki duruşunun önemli bir ip ucu olacaktır. Son tahlilde Asya’nın Hindistan’ı kaybetmesi dünya barışının geleceğini menfi yönde etkileyecektir.
  
Kitap Tavsiyesi; Kaynak Yayınlarından yeni çıkan Dr. Cüneyt Akalın’ın yayına hazırladığı Hindistan’ın ilk Başbakanı ve kurucu liderlerinden Pandit Cevahirlal Nehru’nun ‘’Dünya Tarihi: Kesitler’’ kitabı bir baş yapıt özelliğinde.










































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder