Aramızdan Ayrılışının 28’nci Yılında Amiral Korutürk
Yarın Cumhuriyetin 6’ncı
Cumhurbaşkanı ve 3’ncü Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Fahri Korutürk’ün
aramızdan ayrılışının 28’nci yıldönümü. Ankara’da Devlet Mezarlığında ve
bilahare Deniz Kuvvetleri Komutanlığında yapılacak törenlerle anılacak. Eski
semti Moda’da da onun hatırası sabah yapılacak bir törenle canlı tutulacak.
Amiral Korutürk, Türk
denizciliğinde ilkeli, seçkin ve erdemli kimliği ile bizim neslimiz dahil
binlerce denizciye örnek olmuş bir şahsiyettir. Denizci, diplomat, devlet adamı
ve aile reisi kimliği ile gelecek kuşaklara ışık tutmuş, rota çizdirmiştir.
Sarsılmaz bir Atatürkçü. Korutürk, soyadının -1935 yılında
Karpiç’te bir akşam yemeği tesadüfü sonucunda - Atatürk tarafından verilme
onurunu her zaman taşıdı. Atatürk, Türk devrimlerini koruma sorumluluğunu
gençlere devretmesinin bir işareti olarak, ona Korutürk soyadını
önermişti. O bu sorumluluğuna
Türkiye’nin denizcileşmesi ve Deniz Kuvvetlerinin güçlenmesi hedeflerini de
ekledi. Bu ideallere her zaman sadık kalmış bir deniz subayı ve amiral oldu. Mustafa
Kemal’in sadık bir evladı olarak onun ‘’
Mükemmel ve kaadir ve bir donanmaya malik olmak gayedir’’ direktifine ve ‘’Denizciliği Türkün büyük ülküsü olarak düşünmeli
ve onu az zamanda başarmalıyız’’ hedefine daima bağlı kaldı.
Denizaltıcı
Korutürk: Onun denizci kimliği suların altında gelişti. 1923 yılında
teğmen olarak katıldığı donanmada 1927 yılında denizaltıcı oldu. Çok seçkin
isimlerle Cumhuriyet Donanmasının en stratejik gücünün temelini atan neslin
öncülerinden oldu. Bahriye kariyerinde en zor olanı seçti. Denizaltının
gelecekte Türkiye’nin dahil olabileceği bir harpte, dayanabileceği ve
güvenebileceği en etkin ve gelişmiş silah olduğunu biliyordu. Gemi
komutanlığından, filo komutanlığına, komodorluğundan Deniz Kuvvetleri Komutanlığına
kadar bu filonun gelişmesine çok büyük katkılarda bulundu.
Diplomat Korutürk. Onun diplomat ve devlet adamı kimliği
tarihin yaratıcılığı ile şekillendi. 33 yaşında Cumhuriyet’in Lozan’dan sonra
en önemli dış politika zaferi olan Montreux Boğazlar Sözleşmesinin müzakeresine
katılan heyet içinde yer aldı. Bu şanlı
diplomasi zaferi ile 500 yıldır hakimiyetimizde olan Türk Boğazlarının 13
yıllık bir ayrılıktan sonra geri alınması, onun genç zihninde Kemalist yüceliği
daha da büyüttü. Atatürk ve devrimci cumhuriyet hayranlığı daha da büyüdü.
II. Dünya Savaşı sırasında 39
yaşında Almanya’da ataşelik görevindeydi. Almanya’nın Boğazlardan Karadeniz’e
Montreux Sözleşmesi hilafına denizaltı geçirme taleplerine ustaca göğüs gerdi.
47 yaşında Amiral, 54 yaşında Deniz Kuvvetleri Komutanı oldu. Amirallik dönemi
27 Mayıs 1960 sonrası emeklilikle noktalandı ve çok sevdiği Deniz
Kuvvetlerinden ayrılmak zorunda kaldı. İhtilal Hükümeti başta onu Dışişleri
Bakanı yapmak istediyse de Büyükelçi Selim Sarper’in tavsiyesi üzerine karacı
hakimiyetindeki MBK tarafından Moskova Büyükelçisi olarak görevlendirildi.
Soğuk Savaş atmosferine ve Küba Füze Krizi gibi önemli olayların yaşanmasına rağmen Türk-Sovyet ilişkilerinin
geliştirilmesinde büyük katkısı oldu.
Cumhurbaşkanı Korutürk. 1973 yılında
Türkiye’nin ilk ve tek Amiral Cumhurbaşkanı oldu. 1980’e kadar devam eden görevini
zor şartlar altında icra etti. Bu dönemde Kıbrıs Barış Harekatının yapılmasına
16 Temmuz 1974 günü yapılan MGK toplantısında büyük destek vermesi tarihi
kayıtlarda şu şekilde yerini almıştır: ‘’Beyler
Kıbrıs Türklerini korumak için bir şeyler yapmak istiyorsanız, sırası şimdidir.
Eğer şimdi yapmazsanız bir daha hiçbir zaman yapamazsanız.’’ Korutürk’ün bu
dönemi Ermeni terörü, bitmek bilemeyen hükûmet krizleri, koalisyonlar ve iç
savaş aşamasına gelen kardeş kavgası ile geçti. Devletin laikliğinden milim
taviz vermedi. Türk-İslam sentezi denilen anti Kemalist siyasete karşı çıktı. Karacı
hakimiyetindeki yüksek askeri komutanlığın 12 Eylül 1980 darbesinin ayak
izlerini 1979 Aralık ayında bir muhtıra ile yaşadı. Bu muhtıraya kendisinden
beklenen en uygun sivil cevabı verdi.
Erdem Sahibi Korutürk. Farklıydı. Centilmendi.
Kültürlüydü. Dürüsttü. Demokrat ve uygardı.
Gerçek bir Hanımefendi olan ressam eşi Emel Korutürk ile sanata ve sanatçıya
düşkündü. Devleti kişisel zenginlik ve güç aracı olarak asla kullanmamıştı. 7
yılık Çankaya görevinde iki oğlu ile kızının köşke belediye otobüsü ve dolmuş
ile gidip gelmesi onun kişiliğinin evlatlarındaki bir yansımasıydı. Korutürk
kısacası, kişiliğinden gelen erdem,
zarafet ve asaleti devlet ciddiyeti ile buluşturmayı hayata geçirebilen az
sayıda devlet adamlarından birisi oldu. Hayatı boyunca iki kaynaktan gücünü
aldı. İlki Atatürk’ün evladı olmak; ikincisi Türk bahriyelisi olmak.
Nur
içinde yatsın. Önünde saygıyla eğiliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder