Peki, bu araçların hukuki meşruiyetleri nedir? Obama yönetimi, Bush dönemine oranla Pakistan ve Afganistan’da silahlı İHA kullanımını olağanüstü boyutlarda öne çıkardı. 11 Eylül sonrası Kongre’nin Başkan’a verdiği askeri gücün yetkilendirilmiş kullanımı (AUMF) yasası ile bu güç kullanılıyor.
Terörle mücadelede bu kullanıma “Hedeflenmiş Kimlik İmhası: Targeted Signature Killings” adı verildi. Böylece Afganistan, Pakistan, Yemen ve Somali’de 500’e yakın saldırı yapıldı. Büyük çoğunluğu CIA kontrolünde terörle mücadele kapsamında yapılan bu saldırılarda 2004 yılından bu yana, sadece Pakistan’da 900’ü sivil (200 çocuk) 3300 civarında insan öldürüldü, 1500 kişi yaralandı. Sivil ölümler İHA’ların uluslararası savaş hukuku bakımından meşruiyetinin sorgulanmasını gündeme getirdi.
Öncelikle izinsiz hava sahası kullanımı ve ileri teknoloji sayesinde karşı tarafa hiçbir ikaz/uyarı yapmadan kullanılması gibi konular eleştirilmeye başlandı. Başkan üzerinden CIA’ya verilen yetkinin ne kadar meşru ve ahlaki olduğu dış dünyada da sorgulanıyor. 2012 yılında küresel çapta yürütülen bir anketin sonuçlarına göre, Fransızların %63, Almanların %59, Türklerin %81 ve Yunanlıların %90’ı silahlı İHA kullanımına karşı.
‘Terörle mücadele’ klişesi
Birleşmiş Milletler ilk kez 24 Ocak 2013 tarihinde Amerikan İHA’ları konusunda özel inceleme başlattı. Diğer taraftan ABD, yoğun İHA saldırıları ile hukuku zorlayarak ve hatta ihlal ederek küresel çapta diğer ülkelere de bu silahın yaygın kullanımı için hukuki ve ahlaki zemin hazırlıyor. Böylece gelecekte sadece dış tehdit için değil, bazı hükümetler muhalif gruplara karşı sınırsız bir şekilde “terörle mücadele ediyorum” klişesi altında silahlı İHA kullanırsa şaşmamak gerekecek.
Bu durumdan fazlasıyla rahatsız olsa gerek, Başkan Obama geçen Mayıs ayında Washington DC’de, NDU-Ulusal Savunma Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada, “Bir askeri taktiğin yasal ya da hatta etkili olduğunu söylemek, her durumda akıllıca ya da ahlaki olduğunu söylemem anlamına gelmez” dedi. Obama artık şirazesinden çıkan İHA kullanımıyla ilgili, olarak bu konuşmasında öldürme yetkisinin CIA’dan alınarak Savunma Bakanlığı’na verileceğini; sadece teröristler yakalandığında kullanılacağını; harekât yapılan ülke ile mutlaka danışmalarda bulunulacağını vurguladı.
CIA-Savunma Bakanlığı rekabeti
Rekabetin özü CIA’nın artık savaşan bir kurum haline dönüşmesinden kaynaklanıyor. İHA savaşı neredeyse CIA ürünü askeri bir taktiğe dönüşmüş durumda. Savunma Bakanlığı’nda İHA kullanımı hesap verilebilir bir süreç izlerken, CIA’da böyle bir durum söz konusu değil. Savunma Bakanlığı’nın öldürücü güç kullanımı, Kongre yetkisine bağlıyken ve bu eylemeler uluslararası hukuk ve silahlı çatışma hukukuna tabiyken, CIA’da bu durum Başkan’ın örtülü onayı ile gerçekleşebiliyor. Savunma Bakanlığı’nın kullanımı gizli (clandestine) statüdeyken, CIA kullanımı, örtülü (covert) statüde gerçekleşiyor. Bu durum CIA’ya kendi iç hukuk sistemlerine göre eylemleri reddetme hakkı veriyor.
Yeni bir hukuki düzenlemeye gerek var
Görünen o ki, 21’inci yüzyılda ABD silahlı kuvvetleri personel kayıplarını ve personel bütçesini ileri teknoloji kullanarak uzun dönemde azaltmak için insansız savaş araçlarını her alanda geliştirmeye devam edecek. Dolayısı ile bu gelişme, Türkiye dahil tüm ülkeleri hem insansız araçlarla donanmak ve hem de insansız araçlara karşı tedbir almak için yeni yatırımlara sevk edecek. Ancak bu savaşın kuralları kodifiye edilmiş değil. Dolayısı ile Birleşmiş Milletlerin, artık çok geç olmadan insansız savaş araçlarının silahlı çatışma hukukuna göre kullanımlarını düzenleyecek ve kısıtlama getirecek bir kodifikasyon sürecini başlatması gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder