Mavi Vatan
Amiral
Cem Gürdeniz
Hindistan’ın
Nükleer Donanması ve ŞİÖ
Geçen hafta başında Hindistan, ulusal
olanakları ile inşa ettiği ilk nükleer takatli, nükleer balistik füze
denizaltısı (SSBN) INS Arihant’ın seyir tecrübelerine başladı. Hindistan, 1970
yılından bu yana SSBN geliştirmeye çalışıyor. INS Arihant’ın inşasına 2009’da
başlanmıştı. Altı adet inşa edilmesi planlanan bu sınıf denizaltılar hizmete
girdiğinde, ülkenin stratejik nükleer yeteneğinin en önemli bacağı tamamlanmış
olacak. Zira daha önceden de yazdığımız gibi bu tip denizaltılar (SSBN), ikinci
darbe yeteneği sağlayarak, nükleer savaşın lehte sonuçlanmasına hizmet ediyor.
Hindistan Donanması Birinci Ligde. Bu sınıf
gemileri dizayn ve inşa edip, etkinlikle
kullanmayı hedefleyerek, Hindistan birinci lig askeri güçler arasındaki yerini
alıyor. Bu projenin varlığı, henüz 1998 yılında nükleer güç olan Hindistan’ın
savunma sanayi ile askeri araştırma ve geliştirme yeteneklerinin de çapını
sergiliyor. Diğer taraftan bu sınıf gemilerin nükleer reaktörünün Rus teknik
yardımı ile yapılıyor olduğunu belirtelim. Geminin ana tasarımının da Rus yapımı Akula sınıfı
nükleer denizaltıyı örnek alması,
Hindistan’ın askeri teknoloji alanında Atlantik yapıdan çok, Rusya’ya
bağımlı ve çok yakın olduğunu gösteriyor. Bu durum 21nci yüzyıl dengeleri için
doğal olarak çok büyük önem arz ediyor.
Hindistan Meydan Okuyor. Tarihte
ilk kez BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesi (ABD, Rusya, Çin, Fransa ve
İngiltere) dışında bir ülke SSBN sahibi oluyor. Her ne kadar geminin teslim
töreninde Hint Başbakanı bu sınıfı gemilerin barış için kullanılacağını
açıklamışsa da, 6000 tonluk geminin isminin ‘düşmanı yok eden’ anlamına
geldiği de gözlerden kaçmıyor. Geminin tecrübeleri yaklaşık 2 yıl sürecek. Bu
süreçte çıkarılan dersler üzerinden sağlanacak geri besleme, diğer beş geminin
inşasında kullanılacak. Gemide denizaltıdan fırlatılan balistik füze (SLBM) olarak, 12 adet K-15 füzesi
kullanılacak. Sualtından fırlatılma yeteneği olan bu füzeler, 750 km. menzile
sahip. Gelecekte bu füzelerin 3500 km. menzilli K-X füzeleri ile değiştirilmesi
planlanıyor. Gemi, halen Hindistan’ın doğu sahilinde Visakhapatnam’da
bulunuyor.
Günümüzde kıtasal deniz gücü
olabilmenin anahtarı iki platformda saklıdır. Birincisi uçak gemisi diğeri de
nükleer denizaltıdır. 1,2 milyar insanla dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi
olan Hindistan, bugün her iki unsura da sahiptir.
Hindistan ŞİÖ’ye tam üye olurken. Diğer
taraftan 2014 Ekim ayı içerisinde Tacikistan’ın Duşanbe şehrinde
gerçekleştirilen 14. Şanghay İşbirliği Örgütü –ŞİÖ Liderler zirvesinde
Hindistan, İran ve Pakistan’ın gözlemci statüden tam üyeliğe geçiş sürecinin
başlatılmış olması, ŞİÖ’nün jepolitik etki alanını genişletecek. Karar 2015
Eylül ayında Rusya’da yapılacak zirvede onaylanacak. Şüphesiz Hindistan’ın ŞİÖ’ye
tam üye yapılması gerek bölgesel, gerekse küresel istikrar için çok büyük yarar
ve etki sağlayacaktır. Bu yeni gelişme ABD için ciddi bir jeopolitik alan
kaybıdır. ABD, Çin’in Hint Okyanusunda sürekli
varlık göstermesinden ve deniz gücü erişim çapını büyütmesinden rahatsız. Çin,
dünya deniz ticaretinin yarısının geçtiği suları kontrol ediyor. Çin’in son 40
yıldır nükleer donanmaya sahip olması ve 2012’den sonra uçak gemisi işletmeye
başlaması bu rahatsızlığı ileriye taşıyor. Hindistan’ın deniz gücü yeteneği ile
Çin’e karşı bir risk ya da tehdit oluşturması, ABD’nin bir beklentisiydi. Ancak
Çin ve Rusya’nın Hindistan’ı ikna ettikleri son ŞİÖ manevrası, ABD’nin bu amaca
erişimini zorlaştıracaktır.
ŞİÖ Nükleer bir Deniz İttifakına Dönüşüyor. ŞİÖ’nün
21’nci yüzyılda küresel ticaretin ana odağı olan Avrasya’nın Kuzey, güney ve
doğusunu kontrol eden deniz alanları ile 21’nci yüzyılın yeni bir deniz
ittifakına dönüştüğünü ve Avrasya’nın batısındaki NATO’yu şimdilik askeri
alanda olmasa bile, siyasi ve ekonomik alanda dengelemeye başladığını
(İran ve Suriye krizlerinde yaşandığı üzere) söylemek yanlış olmayacaktır. Asya
yüzyılı olduğu ilan edilen 21’nci yüzyılda ŞİÖ, Avrupa–Atlantik yapının artık
okyanuslarda da en büyük rakibi haline dönüşüyor. 20’nci yüzyılda dengeler, BM Güvenlik
Konseyinin beş daimi üyesinden geleneksel emperyalist statüde olan ABD,
İngiltere ve Fransa tarafından birlikte tayin edilirken, Sovyetler Birliği
(Rusya) ve Çin azınlıkta kalıyordu. Söz konusu beş daimi üye aynı anda SSBN sahibi olmasına rağmen, emperyal üç ülkenin
denizler altındaki nükleer füze yeteneği Sovyet ve Çin yeteneklerinden
fazlaydı. Hindistan’ın gerek ŞİÖ manevrası, gerekse nükleer balistik füze
denizaltı (SSBN) hamlesi 21’nci yüzyılda dengelerin batı karşısında ilk kez
Asya lehine dönmesinde çok büyük rol oynayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder