Mavi Vatan
Amiral Cem Gürdeniz
Rusya, Norveç ve Kuzey Buz Denizi
21’inci yüzyılın en ciddi hegemonik çatışma
alanlarından birinin Kuzey Buz Denizi yani “Arktik Okyanusu” olduğunu, önceki yazılarımızda belirtmiştik. Ukrayna
üzerinden devam eden yeni soğuk savaşın sıcak cepheleri Kırım, Doğu Ukrayna,
Transdinyester ve Kaliningrad olarak
görünse de gelecekte asıl jeopolitik rekabet ve potansiyel kriz alanının Arktik
Bölgesi olacağını söyleyebiliriz. Son 60 yıldır, önce Sovyetler daha sonra
Rusya’ya karşı sınırda tatbikat yapmayan Norveç’in, önümüzdeki ay içinde
Rusya sınırında büyük çaplı bir tatbikat icra etme kararı alması, bu
değerlendirmemizin önemli nedenlerinden birisi oldu.
Enerji ve kaynak rekabeti artıyor.
Arktik alanda ABD, Rusya Federasyonu, Kanada, Norveç ve Danimarka’nın kıyısı
var. Ancak bölgenin uluslararası yönetim örgütü olan Arktik Konsey’de bu beş
sahildar dışında üç ülke daha (İsveç, Finlandiya ve İzlanda) temsil ediliyor. Sekiz
ülkenin dördü NATO üyesi. Bu durum Rusya’da Karadeniz’de olduğu gibi kuşatılmışlık hissi
yaratıyor. Küresel doğal gaz rezervlerinin % 30, ham petrol rezervlerinin %
13’ünün bulunduğu değerlendirilen bu denizin % 88’i sahildarların Münhasır
Ekonomik Bölgesi (MEB) iken, % 12’lik kısmı açık deniz (high seas)
statüsündedir. Kıyılarının % 65’i Rusya
Federasyonu’na ait olduğundan, deniz
dibindeki enerji rezervlerinin büyük çoğunluğu da Rusya Federasyonu’na ait. 3,2
milyar m³ rezerv ile dünyanın en büyük gaz rezervi olan Shkotman havzasında
Rusya, 2008 yılından sonra gaz temin çalışmalarına başladı. Rusya’yı bir yıl
sonra Barents Denizi’nde Norveç izledi. STATOIL ASA, Snoehvit bölgesinde ilk kez doğal gaz çıkarmaya
başladı. Rusya jeopolitik yönelişinin ve bölgeyi sahiplenmenin bir ifadesi
olarak 2007 yılında Kuzey Buz Denizi’nin Rus kıta sahanlığı içinde kalan ve
ünlü Rus bilim adamı “Lomonosov”’un
ismi ile anılan bölgede, binlerce metre derinlikteki deniz tabanına, Rus
bayraklı bir plaket yerleştirdi. Bu jeopolitik refleks, rakip cephede ciddi bir
sarsıntı yarattı. Arktik bölgesi ayrıca küresel ısınma nedeniyle soğuk sulara
kaçan pek çok balık türüne de ev sahipliği yapıyor. Geçmiş yıllara göre balık
stoklarının arttığı bu bölge, balıkçılık alanında da gerilimlere neden olacak potansiyele
sahip.
Yeni
Ulaştırma Rotaları. Bu jeopolitik rekabet alanının bir diğer özelliği
de, eriyen buzullar nedeniyle deniz ticaretinde devrim yaratacak yeni deniz
ulaştırma rotalarına sahip olmasıdır. Simülasyonlara göre 2040 sonrası bölgenin
deniz ulaştırmasına tamamen açılacağı tahmin ediliyor. Böylece okyanuslar arası
deniz ticaret rotaları ciddi sonuçlar yaratacak kadar kısalacak. (Çin için bu yeni
rotalar, senede 100 milyar dolar tasarruf anlamına geliyor.) Bu rotaların bir
diğer avantajı da Rusya’nın Sibirya sahillerini dış dünya ile birleştirmek
olacak. Bu durum yabancı yatırımcıyı çekerken, alt yapının gelişmesini
tetikleyecek. Henüz 2009 yılındayken, Devlet Başkanı Medvedev, “Arktik Okyanusu, Rusya Federasyonu’nun
milli gelirinin % 20, ihracatının % 22’sini üretiyor” demişti. Yani
Rusya’nın ekonomik olarak bölgeden beklentileri çok yüksek.
Norveç kışkırtıyor. Diğer yandan
Rusya’nın Kırım müdahalesi sonrasında, Afganistan’dan çekilen NATO, eski
düşmanını kabaca 26 yıl aradan sonra yeniden keşfetti. ABD’nin dümen suyundaki
Norveç gibi ülkeler, Rusya ile gerginliği arttırmak için her tuzağa düşüyor. Hatırlatalım
2011 yılındaki NATO’nun vahşi Libya müdahalesinde Norveç Hava Kuvvetleri, Libya’nın
fiilen bombalanmasında görev almıştı. Şimdi de Rusya’yı kışkırtmakla meşguller.
Norveç’e ait Svalbard Adaları etrafındaki zengin balık kaynaklarının bulunduğu
deniz yetki alanlarında Rus-Norveç çekişmesi başlamış durumda. Geçtiğimiz
günlerde Norveç Sahil Güvenlik gemileri, Rus balıkçı gemilerine bording (fiili
gemiye çıkma) yapınca, Rusya da balıkçı gemilerini korumak için, bölgeye savaş
gemisi gönderdi.
Rusya
için Arktik Okyanusu ön bahçe. Rus
Donanması’nın %67’sinin Kuzey Donanmasına ait olması ve Kuzey Donanması ana
üssünün bu bölgede olması, Rusya’ya büyük stratejik avantaj sunuyor. Dünyada
nükleer buz kıran gemisi olan tek ülke Rusya. Bölgede 8’i nükleer 11 büyük
tonajlı buz kıran gemi/römorköre sahipliği, iki adet buz kıran gemisi olan ABD’ye karşı, Ruslara
avantaj sunuyor. Ruslar ayrıca dünyanın ilk nükleer güçlü açık deniz
petrol/doğal gaz sondaj platformunu da burada hazırlıyorlar. Diğer yandan
askeri hazırlıklar kapsamında, geçen Aralık ayında bizzat Putin tarafından ilan
edilen yeni askeri doktrin gereğince yeni tedbirler alıyorlar. Yeni doktrin,
ilk kez Arktik Bölgesini Rus etki alanı olarak tanımlıyor. Rusya’nın ön bahçesi
sayılacak bölgede hava üsleri geliştirilip, erken uyarı radarları ve dinleme
sistemleri modernize edilirken, hava üslerinde görevli uçak sayısı artırılıyor. Ayrıca Murmansk ve Yamal
bölgelerinde 6000 kişilik acil müdahale
gücü kuruluyor.
İskandinavya
havzası NATO kışkırtmalarına uymamalıdır. Rusya,
Kırım sonrası artan NATO düşmanlığı paralelinde daha kuşkucu ve reaktif
pozisyon alırken, sınırdaşı Norveç de bu gergin ortamı daha da zorlaştıracak
hamlelerde bulunuyor. ABD ile birlikte Rusya’ya karşı uygulanan ambargoya
Norveç katılıyor. Rusya, son zamanlarda Norveç için, stratejik perspektifte
potansiyel tehdit ülke kategorisine alındı. NATO’nun Arktik’teki öncü kalesinin
Norveç olduğunu söylemeye gerek yok. Zira Norveç, Arktik Daire (66°33’N enlemi) kuzeyinde daimi askeri karargahı olan tek NATO ülkesi.
Norveç, yeni gelişen Arktik jeopolitiği nedeniyle en önemli güvenlik ve savunma
önceliğini bu bölgedeki çıkarlarının korunmasına veriyor. ABD güdümündeki NATO
da, Norveç’in bu durumunu, Rusya’ya karşı koç başı olarak kullanıyor, onu
ABD’nin bu bölgedeki çıkarları için öne sürüyor. Başta belirttiğimiz gibi
Norveç Hükümeti’nin önümüzdeki ay Norveç-Rusya sınırındaki Finnmark bölgesinde
geniş çaplı bir tatbikat yapılacağını deklare etmesi, tırmanmayı teşvik edici
özellikte. Halbuki Norveç bir kanat ülkesi olarak Soğuk Savaş ve sonrası
dönemde Rusya sınırında hiç bir tatbikat
icra etmemişti. (Türkiye de hatırlanacağı üzere Karadeniz’de tek bir NATO
tatbikatı icra etmedi, bugün de etmiyor.) Norveç, ABD’nin ve NATO’nun
kışkırtmalarına ayak uydurduğu sürece son 60 yıldır refah ve istikrar bölgesi
olan İskandinavya havzası karışacak gibi görünüyor. Bu kapsamda İsveç ve
Finlandiya’nın NATO üyeliğine teşvik edilmesi için, kamuoylarının hazırlanmasına
yönelik senaryoların devreye sokulması sürpriz olmamalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder