Bir Direniş Abidesi: Guinness
Rekortmeni okyanus kürekçisi
Erden Eruç
6 Şubat
2016 günü Okyanus kürekçisi Erden Eruç, Londra’da bulunan Guinness
Rekorlar merkezinde, editörün elinden dört ayrı rekor sertifikasını aldı.
Kendisi ile ayrıca bir de röportaj yapıldı. Bu röportaj Facebook
üzerinden naklen paylaşıldı ve ilk bir saatte 19,000 izlenme sağlandı.
Yaşayan En Tecrübeli Okyanus Kürekçisi. Eruç,
2004-2012 yılları
arasında değişik zaman dilimlerinde, kürek çekerek gerçekleştirdiği Atlantik,
Pasifik ve Hint Okyanusları geçişleri ile sadece Türk denizcilik tarihine
değil, bir okyanus kürekçisi olarak dünya denizcilik tarihine geçmiştir. 1996 yılında denizde kaybolan İngiliz
kürekçi Peter Bird, 937 günle kariyer toplamında hala birinci konumunu
korumakla birlikte, gün ve mesafe toplamları itibariyle dünyada bugün hayatta
olan en tecrübeli okyanus kürekçisi Erden Eruç ‘tur. 2009 Guinness Rekorlar Kitabı, Erden Eruç
için 312 gün ile “denizde en uzun süre kalan yalnız kürekçi”;
2012 Guinness
Rekorlar Kitabı “üç okyanusu küreklemiş ilk kişi”; 2014 Guinness Rekorlar Kitabı,
“kendi kas gücüyle solo devrialemi başarmış ilk kişi” rekorunu yayınlamıştı.
6
Şubat 2016’da kendisine verilen dördüncü sertifika, merkezi Londra’da
bulunan Okyanus Kürekçileri Derneğine göre 26 bin deniz mili (Eruç’un kendi kayıtlarına
göre 29 bin deniz mili civarında) ile “kariyerinde toplam en uzun mesafeyi kat
etmiş okyanus kürekçisi” rekoruna ait. Denizde toplam 876 gün geçiren Erden
Eruç ayrıca dünyaca itibar sahibi New York Explorers Club tarafından 2010
Vancouver Ödülü ve 2013 Liyakat Ödülünü aldı.
Popüler Kültürün Tanımadığı Rekortmen. Eğer sponsor bulabilirse Nisan ayının
ikinci yarısında Peter Bird’ün rekorunu kırmaya hazırlanan Eruç, sadece toplam
mesafede değil, toplam gün sayısında da birinci konuma yükselecek. Ama
bulamıyor. Kendisi geçen sene Çanakkale savaşlarının 100’üncü yıldönümü anısına New York’tan
Çanakkale’ye doğru denize açılmak üzere plan yaparken dahi sponsorluk bulunamamıştı.
Ne acıdır ki, 2016’nın Türkiye’sinde bir Türk’ün bu muhteşem başarısı medyada haber
olamıyor. İthal futbolculara milyonlarca dolar paralar akıtılırken, bu dünya
çapındaki gurur abidemize sponsor arayışında kapılar açılamıyor. Zira sadece
devlet değil, halkımız ve bugünün seçkinlerini oluşturan iş dünyası da –çok az
istisna hariç- deniz ve denizcilik kültürüne çok uzak.
Tarih Tekrar Ediyor. Bu durum beni şaşırtıyor mu? Hayır. Cumhuriyetin
ilk amatör denizcisi Mustafa İhsan Denizaşan’ın 1932 ile 1936 yılları arasında
tek başına 5 metrelik bir yelkenli sandal ile yaptığı Akdeniz ve Atlantik seyri
de onu gazete manşetlerine taşımamıştı. Değil sponsor bulmak, teknesini bile
kendi mütevazi birikimi ile galvaniz çubuklar ve brandadan yapmıştı. Aradan
geçen 80 yılda kimse onun hatıratını kitaplaştırmadı. Denizaşan, gelecek
nesilleri açık denize çekecek örnek bir amatör denizci rolünde halka
anlatılamadı ve öğretilemedi.
Maceradan Korkan bir Kültür. Bugünün
Erden Eruç’u gibi Mustafa İhsan Denizaşan da, aslında insanlığı ilerlemeye ve
yeniliklere iten ana güdünün sahibiydi. Bu güdü maceracılık –adventurism- dir. Bu kelime maalesef Türk kültüründe Anglo
Sakson kültüründen çok daha farklı değerlendirilir. Yerici “maceraperest”
ifadesi, –macerasever- veya –maceracı- sıfatlarına nazaran daha kolay
dilimizden dökülür. Aslında ufkun ötesine gitmeyi, dağların yamaçlarını aşmayı,
zirvelere erişmeyi, yenilik aramayı, daha iyiye erişmek için bilgiye,
tecrübeye, akla ve dayanma gücüne bağlı şekilde meydan okumayı içeren maceracılık
olmasa acaba insanlık bir adım ilerler miydi? Kristof Kolomb, Vasco da Gama,
Macellan, James Cook, Darwin, Scott, Shackleton, Amundsen aslında birer
maceracı değiller miydi? Aya ayak basmak tam anlamı ile bir macera değil miydi?
Peki nedir bu macera tutkusu? Neden bizden maceracı çıkmıyor? Neden çıkanları
unutuyor veya önemsemiyoruz? Exupery ‘’ben
tehlikenin içinde bir savaşçıydım’’ diyor. Tehlikeli ve zorlu işleri başaran bu tür insanlar,
toplumun büyük çoğunluğu gibi heyecan aramayan, macerayı düşleyemeyen, hesaplı
risk bile alamayanlar için ilham kaynağı oluyor. Onlar sayesinde kendilerini
daha farklı ve daha iyi hissediyorlar. İnsanın dayanma gücünün fiziksel ve
duygusal sınırlarını zorlayan ve başaran bu insanlar hepimize ilham veriyor. Belki
de kaderin çağrısına yanıt veren ve ölüm olasılığı dahil olmak üzere gerçek ve
katıksız tehlikeler ile yüzleşmeye cesaret eden bu kahramanların sunduğu
dersler, bizi hayata daha çok bağlıyor ve mücadele yeteneğimizi arttırıyor.
Macera Güdüsü İlerlemenin Motorudur. Yeni keşifler, yeni
buluşlar, yeni kavramlar, yeni teknolojiler, yeni girişimleri başlatan tüm
hareketlerin sahipleri sadece doğada değil, bulunduğu her ortamda devrimsel
yenilikleri sunabilen insanlar. Mustafa İhsan’dan 29 yıl sonra 1965 yılında, Sadun
Boro 10 metrelik yelkenli ile elektronik hiç bir seyir yardımcısı olmadan okyanuslara açıldı 1968 yılında
başarı ile İstanbul’a döndü. Onu daha sonraki yıllarda 14 kişi takip etti.
Erden Eruç ise en zoru başardı. Tek başına tüm okyanusları kas gücü ile geçti.
Onun 1000 gün rekorunu kırmasına katkı sağlamak ve Türk insanının denizdeki
maceracılığını teşvik etmek bir deniz devleti olan Türkiye’nin denizcileşmesine
büyük katkı sağlayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder