Gemiler ve Devletler-II
Geçen hafta 4 Nisan 1953 tarihinde Çanakkale Boğazında 81
şehit ile kaybettiğimiz Dumlupınar denizaltımızın hazin hikayesini hatırlatarak,
devletler ve gemiler arasında gemi komutanlığı üzerinden bir kıyaslama
yapmıştık. Bu kez yine bir Nisan ayı deniz faciası üzerinden benzer bir
kıyaslama yapmaya devam edeceğiz.
Batmaz Denilen Gemi
Nasıl Batar? 105 yıl önce, 14 Nisan 1912 günü saat 22:25 de İngiliz
White Star firmasına ait zamanının en büyük ve görkemli endüstriyel eseri Titanik
transatlantiği ilk tarifeli seferi olan Southampton-New York rotasında Kuzey
Atlantik’te bir buz dağına çarptı. 15 Nisan 02:20 de battı. 52 bin tonluk ‘’batmaz’’ lakaplı çelik dev, çarpışmadan
birkaç saat sonra sulara gömüldü. 2223 kişiden 1503 kişi boğularak veya suda
ısı kaybından can verdi. Ölenlerin % 75’i üçüncü mevki, ya da güverte yolcusuydu. Titanik ‘in buz dağına çarparak
batması o güne kadar denizde yaşanan en büyük barış zamanı deniz kazasıydı.
Gemi Kaptanı Edward J. Smith 40 yıllık başarılı geçmişi ile zamanının en iyi ve
deneyimli kaptanlarından birisiydi. Lakabı, ‘’milyonerlerin kaptanı’’ idi. Bu seyir emeklilik öncesi son seyri
olacaktı. Edward Smith’in büyük patronu, White Star Line firmasının armatörü
Bruce Ismay da gemide idi. Gemiyi inşa eden ve o günün teknolojilerinin en uç
örneklerini uygulayan gemi inşa mühendisi Thomas Andrew de yolcular arasında
idi. Geminin su geçirmez bölme sistemi ve otomatik su geçirmez kaporta kapama
sistemleri gemiye batmazlık sıfatını
hak ettiren özelliklerdi. Gemi telsiz zabiti 14 Nisan günü değişik zamanlarda 6
kez Kuzey Atlantik’te buz dağı ikaz mesajı aldı ve her seferinde bunları Kaptana
rapor etti. Ancak Kaptan Smith, 52 bin tonluk devasa bir gemi için yüksek sürat
sayılacak 22 knots (saniyede 11 metre) sürat ile yola devam etme kararını değiştirmedi. 14 Nisan gecesi 23:40 da gözcü buz kütlesini rapor
etti. Çok değil 30 saniye erken rapor etmiş olsaydı gemi manevrası buz dağına
çarpmayı önleyebilirdi.
Hatalar Zinciri.
Geminin batmayacağına o denli inanılmıştı ki Titanik’te gerçekte sahip olması
gereken 48 kurtarma filikası yerine 20 filika mevcuttu. Bu sayı ancak
yolcuların üçte birine yetiyordu. Gemiyi terk sırasında bu filikaların da ancak
yarısı tam kapasite ile kullanılabilmişti. Kurtulanların büyük çoğunluğu
kadınlar ve çocuklardı. Gemi kaptanı, 13 Nisan sabahı gemide ilk kez yapılacak
gemiyi terk talimini gerekçesiz iptal ettirmiş, bu nedenle gemiyi terk son
derece düzensiz icra edilmişti. Gemi ikiye ayrılıp 3784 metre derinliğe
giderken güvertelerde hala 1000 yolcu vardı.
Geçen haftaki yazımızda Dumlupınar denizaltısının iskele
alabanda kumandası yerine sancak alabanda kumandası ile kurtulabileceğini
yazmıştım. Titanik de eğer Kaptan Smith gün boyunca altı kez aldığı buz ikazına
itibar ederek en azından güneş battıktan sonra 22 knots yerine 10 knots sürate
düşseydi bu trajedi yaşanmayabilirdi. Ya da 48 can kurtarma filikası yerine
sadece 20 filika ile seyre kalkmayı
reddetseydi, bu kadar büyük can kaybı yine yaşanmayabilirdi.
Aşırı Güven Tuzağı.
Dünya tarihinin 1912 yılında görebileceği en büyük endüstri ürünü, adı gibi
devasa bir gemiye kumanda etmek ve Tanrıdan sonra ikinci kişi rolünü oynamak
Kaptan Edward Smith’in benzersiz bir güç tuzağına düşmesine neden oldu. Bazen
güç tuzağı bilgisizlik, tecrübesizlik ve beceriksizlik kadar tehlikeli olabilir.
Kaptan Smith çok bilgili, tecrübeli ve
çok becerikli bir kaptandı. Ama insanoğlunun en büyük zafiyetine sahipti. Aşırı
güven. Kendine ve gemisine aşırı güveniyordu
ve bunun sonucu güç tuzağına düşmüştü. Denizde en zayıf an, aslında
kendinize en çok güvendiğiniz andır. Amiral Nelson Trafalgar Deniz Savaşı
sırasında her türlü ikaza rağmen yakın muharebe safhasında HMS Victory’inin güvertesinde
tedbirsiz dolaşmasaydı Fransız savaş gemisi Redoutable ‘ın keskin nişancısı onu
vuramazdı. Ne Kaptan Smith ne de Amiral Nelson cehaletten doğan bir cesaret
sahibiydiler. Ama onları tedbirsiz davranmaya iten önceki başarıları,
tecrübeleri, mesleki şöhretleri ve sahip oldukları varlıklara olan aşırı
güvenleriydi.
Siyasi Tarihte
Titanik Örnekleri. Kaptan Smith aşırı güvenin bedelini kendi ve 1503
hayat ile ödedi. Sonuçta dünya trajedi tarihinde en üst sırada yer alacak bir
siyah kuğu vakası yaşanmıştı. Olmayacak ya da olmaması gereken bir şey yaşanmıştı.
Devletlerin yaşantısında da benzer güç tuzakları yaşanmıştır. Napolyon’un
sonunu getirecek Moskova Seferi; Birinci Dünya Savaşında Enver Paşanın
Sarıkamış Harekatı; İkinci Dünya Savaşında Hitler ve Mussolini ile Japon
İmparatorunun küresel hegemonya macerası; Richard Nixon’ın Watergate skandalı; Falkland Krizinde
Arjantin Diktatörü General Galtieri’nin hesapsız risk alması; İki gün önce ABD Başkanı Trump’ın neoconların
tuzağına düşerek ABD’yi Suriye bataklığında fiili savaşan taraf yapması, güç
tuzaklarına düşme örnekleri olarak öne çıkmaktadır.
Titanik Ders
Vermeli. Titanik, ona emanet edilen bir kişinin Atlantik geçiş rekorunu
kırma arzusuna yenik düştü. Titanik, ilk yoluculuğunda, tam yol son yolculuğuna
çıkmış oldu. Bir 15 Nisan gecesi kontrol edilemeyen güç sarhoşluğunun kurbanı olarak Atlantik
okyanusunun karanlık derinliklerinde yerini aldı. Titanik’ten tüm devlet
adamlarının ve siyasetçilerin öğreneceği çok şey var. En güçlü olduğunu sandığı
anda her devlet adamı Titanik Felaketini hatırlamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder