Mavi Vatan
Amiral Cem Gürdeniz
Yunan Savunma Bakanı Yakın Tarih Okusun
28 Mart 2015
günü Yunan Savunma Bakanı ve aynı zamanda hükümet ortağı ‘Bağımsız Helenler
Partisinin milliyetçi lideri Panos Kammenos, basınımıza da yansıdığı üzere, ABD’deki
bir konuşmasında ‘Ege Denizi Yunan
Denizidir’, dedi. Daha da ileri
giderek, Kardak benzeri egemenliği antlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş
ada, adacık ve kayalıkları kastederek "Gri bölgeler yoktur, haritalar
üzerinde çizilmek istenen gri bölgeler kurşun kalemlerle değil, ancak halkların
kanı ile boyanır" dedi.
Güç ve hedefler uyumlu olmalıdır.
Ne talihsiz cümleler. Tarihsel, hukuki ve jeopolitik gerçeklerden ne kadar uzak
cümleler. Bu sözleri sarf eden bakan, Yunanistan’ın eski Türk düşmanlığı paradigmalarına
bağlı kalmış. Geçmişte olduğu gibi bugün de Yunan siyasetçilerden henüz jeopolitik
perspektifte Ege’de bir detant beklemek gerçekçi değil. Ortada Kardak gibi
egemenliği Yunanistan’a devredilmemiş 152 ada, adacık ve kayalığın varlığı
duruyor. Tek başına bu konu bile normalleşmeyi önlüyor. Diğer yandan karasuları sorunu var. TBMM’nin
Bakanlar Kuruluna 1995 yılında karasuları genişliğinin Yunanistan tarafından
Ege’de tek taraflı 6 mil üzerindeki artımına karşı devrettiği ‘Casus Belli’
yetkisi duruyor olmasa, biraz da ekonomileri düzelse, kimsenin şüphesi olmasın
yarın karasularını 6 mil üzerine çıkarmaya bile yeltenirler. Ancak Yunan
ekonomisi iflasın eşiğindeyken bu tip cümlelerin sarf edilmesinin Yunan halkına
şu an ne kazandıracağını merak ediyorum. Ulusal çıkarlar ve bunlara erişim
stratejileri ulusal güç ile uyumlu olmalıdır. Savunma Bakanları normal şartlar
altında ülkelerinin barış ve istikrar içinde yaşamaları için çalışırlar. Komşuları
tahrik etmek ve kışkırtmak için değil. Kaldı ki kışkırtmanın zamanı bile ulusal
güç ile doğru orantılı olmalıdır. Şaşkın Bakan, hükümetinin Almanya’dan 50 yıl
öncesinin savaş tazminatını isteyecek kadar zorda kaldığı bir dönemde, ‘Ege
Yunan denizidir.’ diyor.
Ege aynı zamanda Türk Denizidir.
Ege Denizi neden Yunan Denizi değildir. Bakan üzülecek ama Ege Denizi yaklaşık
% 49’luk bir alanı kapsayan açık deniz alanları ile en az Yunan Denizi kadar
bir Türk Denizidir. Neden? Ege, Türkiye'nin batı ekseninin terminal alanı,
Asya'dan Avrupa'ya uzanan Anadolu'nun sıçrama alanı, Akdeniz'e yönelişinin
kapısıdır. Ege Denizi, Türkiye'nin kuzeydeki Karadeniz ve Marmara sahilleri ile
Akdeniz sahillerini birleştirirken, en önemli sanayi bölgemiz olan Marmara’yı
hem Türkiye'nin diğer sahillerine hem de Akdeniz'in uluslararası sularına kesintisiz
bir şekilde ulaştırmaktadır. Karadeniz ile Akdeniz’i birleştiren Ege Denizi,
Türkiye’nin karasal bütünlüğünün de önemli bir aracıdır.
Türkiye'nin dış ticaretinin
yük olarak yaklaşık % 90'ı, değer olarak %50'den fazlası deniz yolu ile
yapılmaktadır. Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu petrol ithalatla karşılanmaktadır.
Ege Denizi, ihtiyaç duyduğumuz petrolün yaklaşık %75'nin geçtiği bir denizdir.
Ege Denizi ayrıca Türk Boğazlarına yönelik kuzey –güney rotalarında her gün 150
civarında ticaret gemisinin oluşturduğu trafiği taşımaktadır. Bu yönü ile aynı
zamanda Bulgar, Romen, Ukrayna, Rusya Federasyonu ve Gürcistan’ın dış ticaret
yükleri için de hayati öneme sahip bir denizdir. Öte yandan Türk turizminin,
Ege kıyılarımızda yoğunlaşmış olduğunu da ekleyelim.
Ege, Mavi Vatanın Amiral Gemisidir. Ege
ile Anadolu birbirlerinden ayrılması ve soyutlanması olanaksız coğrafyalardır.
Tarih boyunca aksi yaşandığında Anadolu önce ticaret savaşını kaybetmiş, sonra
da istilaya uğramıştır. Ege’de kalıcı barış ve istikrarın gerçek şartı
Türkiye’nin Ege’de güçlü olmasından, onu kullanmasından ve şartlar ne olursa
olsun Ege’nin ortak paylaşımından geçmektedir. Ege’nin bir, iki lunatik Yunanlı
siyasetçinin jeopolitik hayalleri ile Karadeniz ve Akdeniz’den soyutlanmış
olması hayal bile edilemez.
Türkler Tarihten Ders Almıştır. Ege’nin
Anadolu’nun güvenliği için ne denli önemli olduğu, tarihimizde yaşanan pek çok
trajediyle de örneklenmiştir. Dört yüzyıl Türk egemenliğinde kalan Ege Adaları,
Girit ve Kıbrıs, Osmanlı İmparatorluğu biraz jeopolitik ve deniz stratejisi
bilseydi güçlü donanmalar sayesinde kaybedilmezdi. Çanakkale
Savaşları, yarımadada vuku bulmadan caydırıcı bir donanmayla Ege’de önlenebilirdi.
Yunanistan’ın Mondros sonrası Anadolu topraklarında feci dayak yediği ‘Küçük
Asya’ macerası, güçlü bir donanmayla Ege’de caydırılabilir, Yunanlı ve Türk gençler kaybedilmezdi. Cumhuriyet
bu trajedilerden ders almıştır. Devlet olmanın gereği jeopolitik çıkarları
korumuş ve geliştirmiştir.
Kışkırtmaya
Devam Edin. Bu
arada hatırlatalım Yunanistan Türkiye’yi ne zaman kışkırtsa her zaman
kaybetmiştir. Örnekleri çoktur. 1915 te İngilizlerin yardım ve yataklığında
Anadolu’yu işgal ettiler. İzmir’de denize döküldüler ve genç Cumhuriyet doğdu.
Kıbrıs’ta 1974 Temmuz’unda darbe yaptırdılar, sonunda KKTC kuruldu. Aynı yıl
Ege’de kıta sahanlığı sorununu yarattılar, 1976’da aleyhlerine olacak Bern
Mutabakatını imzalamak zorunda kaldılar. 1982’de 12 mil karasuyu sorununu
yarattılar, sonunda Türk Donanmasının Ege’de sürekli varlık göstermesi ve Casus
Belli kararının çıkmasını sağladılar. 1995’te Kardak kayalıklarına bayrak
diktiler, akabinde Türk donanması ve hava kuvvetlerinin yüksek manevra gücü
karşısında geri çekilmek zorunda kaldılar. Genelkurmay Başkanları istifa etti. Sonuçta
onların tabiri ile gri bölgeler, yani 152 ada adacık ve kayalık sorununu Türk
jeopolitiğine hediye ettiler. Kısacası biz denizciler Yunanistan’a ve Kammenos
gibilerine teşekkür borçluyuz. Bu hamleler Anadolu’nun deniz jeopolitik
gündemini ve donanmasını güçlendirirken, halkın denizcileşme farkındalığını
artırıyor. Bakana tavsiyemiz ruh halini korurken, biraz yakın tarih okumasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder