20 Aralık 2015 Pazar

Haliç Bölgesi ve UNESCO Koruması

Description: IMG_0131 


Mavi vatan

Amiral Cem Gürdeniz
Haliç Bölgesi ve UNESCO Koruması
Haliç kıyılarında 11 Aralık 1454’den bu yana Türk çekiçleri gemi yapıyor. 561 yıl. Denizcileşme gayreti içinde olan bir devlet için ne büyük bir mirastır bu.
Türk Denizciliği Haliç’te Büyüdü. Haliç’in kuzey kıyılarında gemi yapımı, Fatih Sultan Mehmet ile başladı. Tersane bugünkü sınırlarına Yavuz Sultan Selim döneminde genişledi. Bu dönemde Haliç tersanesi, Camialtı, Taşkızak ve Hasköy kıyılarını kapsayacak şekilde Kâğıthane’ye kadar uzatıldı. Kanuni Sultan Süleyman döneminde de bu kıyı şeridinde bulunan Tersane-i Amire’ye (İmparatorluk Tersanesi) yeni yetenekler kazandırıldı. 1557 yılında Haliç’te Galata ile Kâğıthane arasında 123 iskele vardı. Kışları burada 250 kadırga karaya çekilerek bakımları yapılırdı. Sultan III. Selim döneminde de tersane ’de ilk taş (kuru) havuz 1799 yılında inşa edildi. Sultan II. Mahmut zamanında da ikinci taş havuz 1825 yılında, ilk ahşap sitimli gemi de 1837 yılında tamamlandı. Böylece Osmanlının sanayi devrimini kıyısından köşesinden yakaladığı coğrafi alanın Kasımpaşa bölgesi olduğunu da söyleyebiliriz.
Denizcilik Kültürünün Merkezi: Haliç. Tersanede ilk kalyon, 1648 yılında inşa edildi. Özellikle 1770 çeşme baskını sonrası kan kaybeden bahriyenin toparlanmasına büyük katkı sağlayan Kaptan-ı Derya, Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın, kış mevsiminde dağıtılan donanma kalyoncu personelinin sürekli kalabileceği büyük kalyoncu kışlasını yaptırması ile Osmanlı donanması ilk kez yaz ve kış harekât yeteneğine kavuştu. 1773 yılından itibaren bugünkü Deniz Harp Okulu ve Teknik Üniversitenin temelini teşkil eden Mühendishane-i Bahri Hümayun’un da Kasımpaşa’da kurulması ile burası tamamen bir denizcilik merkezine dönüştü. 17’nci yüzyılda, sonradan kasra dönüştürülen Aynalıkavak Sarayı; günümüzde beşincisi ayakta kalabilen Divanhane binası (Kaptan-ı Derya karargahı) ve Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın konak alanına yaptırılan tarihi Deniz Hastanesi binası ile tersane havuzları günümüzde geçmişin temsilcileridir.
Haliç ve UNESCO Mirası. Gerek sahip olduğu tarihi binalar ve tersane havuzları,  gerekse Osmanlı ve Türk sanayi tarihi için taşıdığı değer ile Hasköy-Azapkapı arasındaki Haliç, Camialtı, Taşkızak Tersane bölgelerini kapsayan alanın endüstriyel arkeoloji mirası olduğu bir gerçektir. Bölgede 500 yıllık yaşanmış ve yaşanmakta olan denizcilik mirası bu değeri daha da artırmaktadır. Günümüzde dünya çapında UNESCO’nun Endüstriyel Arkeoloji mirası statüsünde olan 28 alan mevcuttur. Bu alanlar arasında Haliç Tersaneler bölgesine en yakın olanlar, Venedik Tersanesi ile Liverpool Deniz Ticaret Şehri sayılabilir. Venedik Tersanesi 15 ve 16’ncı yüzyıllardaki Akdeniz’in sayılı denizcilik güçleri arasında yer alıyordu. Bugün tersaneyi gezenler, taş havuzu ve etrafında denizcilik müzesi, kütüphane olarak kullanılan korunmuş eski binaları hayranlıklarla izler. İngiltere’nin büyük liman şehiri Liverpool, talihsiz Titanic transatlantiğinin kayıtlı olduğu limandı. Sanayi devriminin deniz boyutunu en yoğun yaşayan bir merkezdi. Tersane, fabrikalar, rıhtım, denizcilik işletme binaları, atölyeler, gemici restoranları, otelleri, balıkçılar ve benzeri bina ve tesisler ile deniz kültürünün tepe yaptığı bir yer idi. Bugün ‘’maritime mercantile city’’ (denizcilik ticaret şehri) olarak UNESCO koruması altında. Tarihsel dokuya ters düşecek tek bir çivi dahi çakılamıyor. Her ne kadar UNESCO listesinde olmasa da ABD’nin Boston şehrindeki Donanma Tersanesi de ABD kanunlarına göre aynı statüde korunuyor. ABD tarihinin bir nevi Haliç Tersanesi sayılıyor. Zira 1801 yılında kurulmuş. 120 bin m2 alana sahip. 1974 yılında ulusal parklar idaresine devredildi. Bölge tamamen müze gemileri ve karadaki müzelerden oluşan deniz kültürü kompleksine dönüştürülmüş durumda.
Rant, tarihi yok etmemeli. Nüfusu 12 milyonu aşan ve sadece 33 müzeye sahip İstanbul’da Haliç tersaneler bölgesi 2014 yılından itibaren resmen ranta açıldı. Rezidanslar, beş yıldızlı oteller, ofis binaları ve marinalar ile donatılması planlanan tersaneler bölgesi ne bölge halkının ne de İstanbul halkının çoğulcu demokrasilerin olmazsa olmaz şartı katılımcılık prensibi içinde, görüş ve önerilerine, bir anket, bir kamuoyu yoklaması ve plebisitle başvurulmadan ranta açıldı. Bölgenin 500 yıllık tersanecilik ve denizcilik geçmişi yok sayılabildi.
Hataları Tekrar Etmeyelim. Geçmişte denizcilik kültürümüzü ve mirasımızı yansıtan hiç bir değeri koruyamadık. Nusret mayın gemisini üç kuruşa armatöre sattık. Kahraman Hamidiye kruvazörünü hurdacılara teslim ettik. Atatürk’ün yatı dünyanın en zarif teknelerinden Ertuğrul’u hurdacı İlhami Söker’e acımasızca parçalattık. Savarona’yı yıllarca devlet olarak koruyamadık ve armatöre kiraladık. Güzelim sitimli Şirketi Hayriye vapurlarından hiç birini müze yapamadık. Bugün Rahmi Koç Müzesi olmasa yeni nesiller İstanbul Şehir Hattı vapurlarını, eski liman römorkörlerini, sitimli makineleri, eski maçunaları tanıyamayacaktı. İstanbul’da donanmaya yönelik bir deniz müzesi varken, denizciliğimize yönelik devletin tek bir müzesi yok. Haliçport ismi ile anılan projeye bakınca, bölgede Taşkızak Tersane yakınında 2500 kişilik 1706 yapımı Çorlulu Ali Paşa cami varken, 1000 kişilik yeni bir cami projesi düşünülmüş. Ama 500 yıllık Osmanlı deniz mirasının kalbine denizcilik müzesi ya da tersane müzesi düşünülmemiş.
Haliç, Deniz Kültürü Merkezi Yapılmalıdır. Haliç Tersaneler alanı derhal UNESCO koruması altına alınmalı ve geçmişte yaşanan deniz kültür mirası kayıplarının yaşanması tekrar ettirilmemelidir. Tarihi taş havuzların  bazılarına tarihimize mal olmuş ünlü gemilerin (Mahmudiye, Bandırma) replikaları yerleştirilmeli. Bazıları amfiteatr olarak kullanılmalıdır. Halen bir kısmı faal olan Azapkapı yakınındaki Haliç Tersanesi sembolik birim olarak açık tutulmalı ve 30-40 kişilik bir kadro ile geleneksel Türk ahşap tekne imalatı dinamik müze statüsünde devam ettirilmelidir. Böylece 561 yıldır duyulan, dokların çekiç sesi sonsuza kadar devam ettirilmelidir. Alanda eski ve tarihi değeri olmayan eski binalar yıkılarak, yerine Osmanlı dönemi 19ncu yüzyıl tersane binaları dış cephesi örnek alınarak yeni binalar yapılmalı ve içlerine denizcilik, etnografya, teknoloji, sanat, kültür ve tarih müzeleri ve akvaryum yapılmalıdır. Bir hatırlatma yapayım. 1,4 milyon nüfusu olan Japonya’nın İmparatorluk başkenti Kyoto’da 203 müze vardır. Osmanlı İmparatorluk başkenti 12 milyonluk İstanbul’da 33.
Tüm duyarlı vatandaşlarımızı kendilerini  Haliç Tersaneler Bölgesini korumaya adamış Haliç Dayanışması ile Denizcilik ve Tersane Mensupları Derneği (DenizDer)’e destek olmaya davet ediyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder