İsrail
Donanmasının Yeni Denizaltısı
Amiral Cem Gürdeniz
İran’a tüm ambargoların kalktığı, İsrailli Adalet
Bakanı Ayelet’in açıkça PKK sayesinde bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasının
arzulandığını deklare ettiği ve Başbakan Netenyahu’nun ‘’İŞİD’i İran’a tercih ederiz’’ dediği bir konjonktürde İsrail Donanması beşinci Dolphin sınıfı
denizaltısını Almanya’dan teslim aldı. 13 Ocak 2016 günü INS Rahav denizaltısı
Hayfa limanında yapılan bir törenle donanmaya katıldı. Bu denizaltıların
stratejik önemine geçmeden önce İsrail denizaltı filosunun kuruluş tarihine göz
atalım.
Genç Bir
Filo. İsrail Denizaltı Filosu Kuvvetleri 1959 yılında kuruldu. Filonun ilk denizaltıları II Dünya Savaşı
yıllarında yapılmış olan S ve T sınıfı
İngiliz dizel elektrik denizaltılardı. Geçmişinde hiç bir denizcilik ve
denizaltıcılık tecrübesi olmayan bir ulusun, bağımsızlıktan 11 yıl sonra
teknoloji ve kurumsal tecrübe birikimi gerektiren denizaltı silahını kullanması
önemli bir aşamaydı. Kendi harekat ihtiyaçlarına göre ilk denizaltı tedariği İngiltere’de inşa edilen 3 adet Gal (Dalga)
sınıfı denizaltılar oldu.
Yenilenen Filo. 1970’de
hizmete giren Gal sınıfı denizaltıları Alman HDW Tersanesinden tedarik edilen 3 adet Type 800 (Dolphin) sınıfı dizel elektrik denizaltıyla
2000’li yıllardan itibaren değiştirdiler. Dalmış halde 1900 ton deplasmana
sahip bu denizaltılarda baş tarafta 10 adet torpido kovanı var. Bu üç denizaltının da dizel elektrik
denizaltı olduğunu belirtelim. Yani kısa
aralıklarla dizellerini atmosferdeki oksijeni kullanarak şarj etmek zorunda
kalıyorlar. Bunun için satha yaklaşıp şnorkelleri ile gerekli oksijeni alıp
gürültüye neden olan dizellerini çalıştırıyorlar.
Havadan Bağımsız Tahrikli Denizaltılar. 2006 yılında Alman
HDW Tersanesi ile yapılan bir sözleşme ile ısmarlanan ikinci üçlü paket
sayesinde İsrail bu sorundan büyük ölçüde kurtuldu. AIP (Air Independent
Propulsion-Havadan Bağımsız Tahrik) Sistemi sayesinde yeni tip denizaltılar suyun altında atmosferde
üretilen oksijene, yani şnorkel seyrine ihtiyaç duymadan bir kaç hafta sessiz
seyir yapabiliyorlar. Bu sınıfın ilk gemisi Tanin oldu. Filoya geçen haftalarda
katılan ikinci gemi Rahav, (Deniz Tanrısı Neptün anlamında), İsrail’in toplamda
beşinci Dolphin sınıfı denizaltısı oldu. Rahav, 67 metre uzunluğunda ve 2000 tonluk bir denizaltı. İsrail ayrıca
Almanya’dan altıncı aynı sınıf denizaltıyı da 2013 yılında ısmarladı. Onun da
2017 yılında hizmete girmesi bekleniyor. Son üç denizaltı İsrail’e 1,4 milyar avroya
mal oldu. Alman hükümeti bu maliyetin üçte birini karşılıyor.
Denizaltılarda
nükleer silahlar. Gelelim en önemli konuya. Bu
denizaltıların taşıdığı silahlara. Dolphin sınıfı denizaltılarda suüstü
gemilerine ve denizaltılara karşı kullanılan konvansiyonel başlıklı torpidolar
ile karadaki ve denizdeki hedeflere karşı kullanılan güdümlü mermiler (230 km
menzilli Sub Harpoon) ve cruise füzeleri
(1500 km menzile sahip Popeye) bulunuyor. Ancak batıdaki bazı kaynaklara göre İsrail’in
Dolphin sınıfı denizaltıları (Tanin, Tekuma, Leviathan, Dolphin, Rahav) aynı
zamanda nükleer başlıklı popeye füzeleri de taşıyabiliyor. Bu durum İsrail’e bir nükleer saldırıya maruz kalırsa,
ikinci darbe fırsatını veriyor. İsrail bu yeteneğini açıkça deklare etmiyorsa
da, elinde 200’e yakın bu tip savaş başlığı olabileceği açık kaynaklarda iddia
ediliyor. Bu sınıf denizaltılar başta 10 adet torpido kovanına sahipler.
Nükleer başlıklı cruise füzeleri de bu kovanlardan atılabiliyor. Sorun bu
füzeler ses altı sürate sahipler ve Akdeniz’den İran’a varmaları uzun zaman ve üç-dört
ayrı ülkeden engebeli kara geçişi gerektiriyor. En uygun alan Arap Denizi ya da
Basra Körfezi. Ancak burada da üslenme ve destek sorunu var. Bunun için Süveyş
Kanalından ve Babel Mendeb ile Hürmüz Boğazlarından geçmeleri gerekiyor. Bu
geçişler de en azından Mısır ve diğer kıyıdaşlar tarafından kolayca tespit
edilebilir. Bir diğer seçenek de bu denizaltıların Cebelitarık ve Afrika
güneyinden geçerek kimsenin haberi olmadan Arap Denizine erişebilmeleridir.
Ancak vardıkları yerde ikmal yapmaya ihtiyaç duyacaklardır. Ama nereden? Bu
sorunun cevabı verilmiş ki aşağıdaki konuşmalar Rahav’ın töreninde hayata
geçirilmiş.
Denizaltılar İran’a Karşı. Rahav için Hayfa’da yapılan
törende Başbakan Netanyahu’nun konuşmasında ‘’denizaltı filomuz bizi yok etmek isteyen düşmanlarımıza karşı
caydırıcı unsur olarak kullanılacaktır. Onlar hedeflerine erişemeyeceklerdir. İsrail’in
ona zarar vermek isteyenlere karşı büyük
güçle darbe vurabilecek yeteneğe sahip olduğunu bilmeleri gerekir’’ ifadesi,
olası nükleer bir senaryoda bu denizaltıların ikinci darbe özelliğini ima eden
bir açıklama oldu. Bu kapsamda denizaltıların başkalarının gözlerinden ve ana üslerinden çok uzaklarda,
son derece zorlu görevlere gidebileceğini ekledi. Cumhurbaşkanı Rivlin de,
denizaltıların kontrol ettiği derinliklerin İsrail’e güvence temin ettiğini
söyledi. Savunma Bakanı denizaltıları öven konuşmasında ‘’bu gemiler sessizlik içinde sürpriz ve yaratıcılıkla hareket ederek,
derinliklerden ortaya çıkacaklar ve üslerine geride hiç bir iz bırakmadan döneceklerdir’’
dedi.
Evet
tüm bu konuşmalarla denizaltıların yeteneklerini üst üste koyunca hedefin İran
olduğu ve denizaltıların kullanım alanının gelecekte Arap Denizi olabileceği
ortaya çıkıyor. Doğu Akdeniz’de sadece 190 mil kıyı şeridine sahip İsrail,
artık olağanüstü boyutta ve yetenekte bir denizaltı filosuna sahip. Günümüz
teknolojileri satıhta stratejik ve taktik durumsal farkındalığı yüzde yüze
yakın bir başarı ile sağlarken, suyun altı 20nci yüzyıldaki gibi bilinmezliğini
korumaya devam ediyor. İsrail tespit edilmesi en zor olan silaha yatırım
yapmakla kalmıyor, onu çok daha öldürücü hale getiriyor. Bu da dolaylı olarak
büyük bir caydırma sağlıyor. Ama en önemlisi uzak denizlere gönderdiği bu
denizaltıların dizel yakıtı ve hidrojen tedarik sorununu çözmüş görünüyor.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder