12 Haziran 2019 Çarşamba

Güçlenen Rus – Çin Dostluğu ve Çok Kutuplu Bir Dünya

Description: IMG_0131 




Güçlenen Rus – Çin Dostluğu ve Çok Kutuplu Bir Dünya

Birinci Dünya Savaşı kömürden petrole geçen sanayileşmiş devlerin kaynak ve yeni pazar hesaplaşmasıydı. Kapitalistlerin arasında gerçekleşti. Savaşın kaderi Avrasya’da belirlendi. Ancak bu kaderi etkileyen en önemli iki olay denizde gerçekleşti. İlki Çanakkale’de boğazın geçilememesiyle savaşın iki yıl uzaması oldu. Rusya’da devrim tetiklendi ve Rusya kapitalist dünyadan sosyalist dünyaya geçerek tarihte yeni bir düzenin kurulmasını başlattı. İkincisi Avrasya’daki hesaplaşmaya bir deniz gücünün müdahil olmasıydı. Savaşın uzamasına tahammül edemeyen İngiltere’nin yardımına koşan ABD, ilk kez Avrasya’da aktif bir oyuncu oldu. Ancak savaşın sonunda dökülen Amerikan kanının karşılığını alamadı. 21 yıl sonra gelen İkinci Dünya Savaşının ana sahnesi tekrar Avrasya idi. Bu kez kapitalist, faşist ve sosyalist kutuplar savaşın aktörleriydiler. ABD’nin savaşa girmesi ile tarihte ilk kez Pasifik cephesi dünya savaşının ana cephesi oldu. Savaşın gidişatını Sovyetlerin karadaki direnişi ve Kuzey Afrika cephesi değiştirdi.  Son safha Avrasya’nın batısındaki Normandiya Çıkarması ile doğusunda Japonya’ya atılan nükleer silahlarla bitirildi. Üç faşist devlet, Almanya, İtalya ve Japonya rejimleri tarihten silindi.
Avrasya’nın Belirleyiciliği. Savaşın sonunda Avrasya’nın her iki yanındaki okyanusları kontrol eden dev ABD donanması denizlerdeki tek kutupluluğu İngiltere’den devraldı. Ancak karada aynı mutlak sonucu elde edemedi. Savaşta 26 milyon kayıp veren ve 1949 yılında nükleer silahlara sahip olan Sovyetler Birliği Avrasya’da diğer belirleyici güç oldu.  Böylece küresel sistem, 1946 yılından 1989 yılına kadar iki kutuplu dünya düzenine sahip oldu. Truman doktrini ilanı (12 Mart 1947) ve ardından NATO’nun kurulması (4 Nisan 1949) ile  ABD geri çekilmemek üzere Avrasya’nın batısını tutmaya başladı. Bu sistem dünyaya görece bir istikrar getirdi. En azından karşılıklı denge ve kontrol mekanizması sayesinde iki taraf birbirinin gücünü test etmek ve dünya savaşın neden olmak yerine vekilleri üzerinden etki alanlarını geliştirmeye çalıştılar. Sistem dışına çıkanlara müdahalelere göz yumdular. (Macaristan, Çekoslovakya, Orta ve Güney Amerika, Orta Doğu vb.) Bu dönemin sistem dışı en önemli gelişmesi şüphesiz büyük hidrokarbon kaynak alanı Ortadoğu’ya mücavir Akdeniz ve Kızıldeniz’e kıyısı olan İsrail devletinin kurulması oldu. (14 Mayıs 1948). Böylece ABD, Ortadoğu’daki  stratejik ileri karakolu olarak günümüze her alanda ve her kapsamda yansımaları  olan İsrail - ABD jeopolitik ortaklığını başlatmış oldu. Bu ortaklık Avrasya’da en az NATO kadar etkili oldu ancak bölgeye ne barış ne de huzur getirdi.
Soğuk Savaşın Bitişi. Soğuk Savaşın bitmesine neden olan en önemli jeopolitik iki gelişme İran devrimi (1979) ile Sovyetlerin Afganistan işgali (1980) oldu. Bir yıl ara ile Avrasya’da jeopolitik haritanın ve dengelerin ABD aleyhine kökten değişmesi soğuk savaşın sonunu getirecek süreçleri tetikledi. Yeni dönem tek kutuplu dünya sistemini ortaya çıkardı. Ancak manifestosu kanlı oldu. Nasıl ki İkinci Dünya Savaşı sonunda Japonya’ya atılan bombalar sadece Japon rejimini hedef almamıştı. Asıl hedef dünya liderliğinin askeri güç üzerinden Sovyetler, İngiltere, Fransa ve diğer devletlere ilanıydı. 1990 yılında Kuveyt’in Irak tarafından işgali teşvik edilerek bu kez 17 Ocak 1991 gecesi Bağdat’a CNN’den naklen yayınlanan Tomahawk saldırıları ile yeni dünya düzeni, Kuveyt’i kurtarma kampanyası üzerinden ilan edildi.   Büyük bir askeri zafer neredeyse Amerikan kanı dökülmeden kazanıldı.
Tarihin Sonu Zırvası. Artık liberal kapitalist  müesses nizam (establishment) ‘’tarihin sonunu getirdik’’ diyebilecek konuma gelmişti. Bir avuç küresel dev firmanın çıkarları, küreselleşme ve demokrasiyi yaygınlaştırma adı altında dünya ekonomi ve jeopolitiğini etkiliyor, bu uğurda ulus devletleri yıkmak, küçültmek ve bölmek için her türlü gayret acımasızca sarf ediliyordu. Bu dönemin kreşendosu 11 Eylül 2001 sonrası geldi. Haritalar ve rejimler vahşi bir şekilde değiştirildi.
Durdurulamayan İniş. Ancak her yükselişin mutlaka inişi de vardır. Önce 2008 Wall Street ve 8 Ağustos 2008 Osetya  krizleri ve daha sonra 2010 yılında Çin’in üretimde ABD’yi geçmesi ile tek kutuplu sistem gemisi su almaya başladı. Ancak tek kutuplu sisteme en büyük darbe Çin-Rus yakınlaşması ve stratejik işbirliği sayesinde yaratıldı. Avrasya’nın doğu ve kuzey kıyıları böylece ŞİÖ kontrolüne geçti. Çin, bir anda Rusya’yı çevreleyen kenar kuşak ülke rolünden kalpgâhın ta kendisine dönüştü ve dünya nefes almaya başladı. Bu süreci 2013 yılından itibaren Çin’in ‘’Bir Kuşak Bir Yol’’ girişimi takip etti. Nihayetinde 2018 Ocak ayında ABD Savunma Bakanı Mattis Büyük Güç Mücadelesi Döneminin başladığını ilan etmek zorunda kaldı. Bu resmen ‘’tek kutup bitiyor, ancak direneceğim’’ mesajıydı. Günümüzde Çin ile benzeri görülmemiş ticaret savaşı; Rusya ile NATO üzerinden soğuk savaş günlerini geride bırakan askeri varlık gösterme, tatbikatlar ve yaptırımlar yolu ile sindirme faaliyetleri yürüten ABD’de finans, silah ve enerji lobileri her iki cephede gerginliğin artmasını istiyor. Ancak nükleer dehşet dengesi paralelinde dünya savaşı çıkmayacağını onlar da görüyor. Geriye vekil savaşları ile ticaret, ambargo ve yaptırım savaşları, turuncu devrimler kalıyor.
Direnen Rusya ve Çin. Rusya ve Çin bloğu direniyor ve sağlam duruyor. ŞİÖ, Kuşak ve Yol ortaklığının ikliminde 5 Haziran 2019’da Moskova’da buluşma sırasında Putin Çin Devlet Başkanına şunları söyledi: "Son yıllarda, sizin de doğrudan katılımınız sayesinde, Rusya-Çin ilişkileri, abartı olmaksızın, şimdiye dek eşi görülmemiş bir seviyeye ulaştı. En önemlisi de, eşi görülmemiş seviyedeki ilişkilerin, Rusya ile Çin halklarının işbirliğine sahne olması ve tam teşekküllü kalkınma için sahip oldukları rekabet avantajlarını kullanmasıdır." Bu sözlere karşılık Çin Devlet Başkanı Xi Jinping şöyle söyledi: "İlişkilerimizi adım adım tarihin en yüksek seviyesine çıkarmayı başardık. İlişkilerimizi geliştirmenin bir sınırı yok. Giderek daha da iyi olacak. ‘’ Bu ay içinde iki lider 14 Haziran’da ŞİÖ zirvesi için Kırgızistan/Bişkek’te daha sonra 28 Haziran’da Osaka/Japonya’da G 20 zirvesinde tekrar bir araya gelecekler. Her iki toplantının Rus - Çin ittifakının dışa vurumuna aracılık etmesi sürpriz olmayacaktır..
Hindistan Kilit Ülke. Dünya süratle tek kutup düzeninden kurtuluyor. Şüphesiz tek kutup sahibi düşen güç, var gücü ile bunu geciktirmeye çalışacaktır. Rusya, Çin ve Hindistan’ın bir birine düşürülmesi için her türlü kışkırtma ve kumpas denenecektir. Her üç ülkenin bu tuzaklara düşmemesi insanlığın geleceği için çok önemlidir. Burada kilit ülkenin Hindistan olduğunu hatırlatalım. Mazlum devletlere örnek bir mücadele ile  ağır bedeller ödeyerek ve ölerek bağımsızlığını kazanmış Hindistan’ın emperyalizm cephesinde yer alıp almayacağını  göreceğiz. Dünyanın en az Hindistan kadar merakla takip ettiği bir diğer ülke de Türkiye. 15 Temmuz 2016 gecesi bağlı olduğu Atlantik sistemin suikastına uğrayan ülkemiz, dilerim eski hatalarını tekrar etmez, Mustafa Kemal Atatürk’ün onurlu mirasını hatırlar. Hindistan’ın kurucu lideri Mahatma Gandhi’nin sözleri ile yazımızı bitirelim: ‘’Mustafa Kemal İngilizleri yeninceye kadar tanrıyı da İngiliz zannediyordum.’’



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder