Mavi Vatan
Amiral Cem Gürdeniz
ABD’nin Değişen Deniz Stratejisi-1
1
Mart günü bu köşede, ABD Deniz Kuvvetlerinin, 2007 yılında yayımladığı “21’inci Yüzyıl Deniz Gücü için bir
İşbirliği Stratejisi-A Cooperative Strategy for 21st Century Seapower (CS-21).”
isimli dokümanının yakın zamanda değiştirileceğini belirtmiştim. Söz konusu değişiklik
yapıldı ve yeni doküman aynı isim altında 13 Mart 2015 günü yayımlandı. Yeni strateji
dokümanı beş alanda dikkat çekiyor. Birincisi, dokuman en az dışarıya olduğu
kadar içeriye yani Kongre, Senato, Amerikan
bürokrasisi ve halkına mesajlar veriyor. İlk kez bir Amerikan dokümanı kendi
donanmasının varoluş nedenini güçlü vurgularla anlatma ihtiyacı duyuyor. İkincisi
müttefik ve ortaklarla müşterek ve birleşik koalisyon tipi harekat ya da
işbirliğine duyulan ihtiyaç öne çıkarılıyor. Üçüncüsü, Çin ve Rusya’ya soğuk
savaş sonrası ilk kez önem ve öncelik veriliyor. Dördüncüsü başta siber savaş
olmak üzere yeni taktik, doktrin ve teknolojiler açıklanıyor. Beşincisi Kuzey
Buz Denizi (Arktik Okyanus) özel kısım olarak
ilk kez inceleniyor.
ABD Donanması Meydan Okuyor. Doküman,
Amerikan denizgücünün ihtiyaç duyulduğu her yere, her zaman, en kısa zamanda
erişebilecek, istediği kadar kalabilecek ve bu süreçte kimseden izin almayacak
bir güç olduğunu belirtiyor. Bu vurgunun Karadeniz için önemine dikkat çekmek
isterim. ABD denizgücünün dünya üzerinde tonaj ve gemi sayısı kısıtlamasına
tabi olduğu tek deniz alanının Karadeniz olması, F tipi örgüt üzerinden kumpas
davalarla Türk Deniz Kuvvetlerinin komuta yapısına büyük darbe vurulması
ilişkisi her halde kimsenin gözünden kaçmıyordur.
Dokuman
içeriye yönelik olarak ABD’yi denizci bir devlet olarak tarif ederken, ABD
anayasasının -diğer devletlerin aksine- ABD hükümetlerine deniz kuvveti kurma ve idame etme görevini açık
bir şekilde verdiğini hatırlatıyor. Amerikan donanmasının varlık nedeninin
savaşları önlemek, dostluk ve ittifak geliştirmek, caydırma ve gerektiğinde
savaşmak ve kazanmak olduğunu söylüyor.
Dünya nüfus artışının yarattığı
kaynaklar savaşı içinde, kapitalist ekonomik sistemin idamesinde
Amerikan donanmasının rolü öne çıkarılıyor. Bu nedenle her iki okyanusla
emniyete alınmasına rağmen yerkürenin her deniz ve okyanus alanında ilerde
varlık göstermenin gerekliliği söz konusu ediliyor.
Ortaklık ve İşbirliğine Vurgu. Dokümanda
askeri teknolojilerin yayılması ile yeni tehditler ve kriz alanlarının ortaya
çıkmasının müttefikler ve ortaklar arasında yapıcı işbirliğini gerekli kıldığı
vurgulanıyor. Güvenlik ortamının dengesiz, kırılgan, karmaşık ve birbirine
bağımlı olarak tarif edildiği şartlarda, küresel donanmalar ağı sayesinde
benzer dünya görüşüne sahip devlet ve örgütleri bir araya getirmekten
bahsediliyor. Böylece siyasi hedefler elde edilirken, artan bütçe kısıtlamaları
nedeniyle gerek ittifaklar, gerek geçici koalisyonlar ve gerekse ortaklıklar
sayesinde külfet paylaşımı hedefleniyor. Bu durum Türkiye gibi ülkelerde ABD
çıkarlarına rakip olabilecek yöneticilerle, strateji kuramcılarının tasfiyesine
kadar uzanabiliyor.
Vazife ve Görevler. Anavatandan
ilerde konuşlanma ve diğer Amerikan kuvvetleri ve müttefik/ortakların
donanmaları ile müşterek ve birleşik harekat icra edebilme prensipleri
çerçevesinde doküman, ABD Donanmasına yedi temel vazife veriyor. 1-ABD’yi
savunmak. 2. Krizleri caydırmak. 3. Krizlere müdahale etmek. 4. Saldırganı
yenmek. 5. Küresel ortak açık deniz alanlarını kendi çıkarlarına göre korumak.
6. Ortaklıkları güçlendirmek 7. İnsani Yardım ve afetlere müdahale etmek.
Bu
vazifeleri 4 temel askeri görev çeşidi ile başarmaları isteniyor. Bunlar 1. caydırma,
2. deniz kontrolü, 3. güç intikali, ve 4. deniz güvenliği. Dokuman ayrıca
donanmaya ilk kez beşinci görev çeşidini veriyor. Bu görev, her çeşit harekat
ortamına (Deniz, Hava, Kara, Uzay, siber ve elektromanyetik ortam) serbest
giriş olarak tarif edilmiş. (Bu görev, başta Çin ve Rus askeri uydularının etkisiz hale getirilmesiyle,
internet dahil bilgi harbinin her alanında
Amerikan üstünlüğünü gerekli kılıyor
Bu
arada dost ve müttefik devletlerle resmi ve ‘gayri resmi’ çevrimler üzerinden müşterek deniz güvenlik risk ve
tehditlerine müdahale etmekten söz ediliyor. (Buradaki gayri resmi çevrim spektrumunun
özel güvenlik kuruluşlarından (Blackwater benzeri), F tipi benzeri örgütlere
kadar geniş tutulabileceğini hatırlatalım.)
Çin ilk kez Dokumanda. Başta
belirttiğim gibi dokumanın en önemli özelliği Çin’i Amerikan çıkarlarına meydan
okuyan bir devlet olarak görmeye başlaması. 2007 dokümanında Çin’in adı bir
defa bile geçmiyordu. Bu kez, dünyanın en kalabalık 10 ülkesinden 8’inin yer
aldığı Hint ve Pasifik Okyanuslarında Çin donanmasının harekat çapı ve yeteneğini
genişletmesi ve komşu devletlerle mevcut deniz egemenlik sorunlarında güç
kullanma tehdidinde bulunmasının yanlış değerlendirmelere, gerginlik artışına
ve tırmanmaya yol açabileceği belirtiliyor. Askeri niyetlerinde şeffaf
olmayışından da şikayet ediliyor. ABD’nin stratejik çıkar ortaklığının mevcut
olduğu Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda, Filipinler, Güney Kore ve Tayland ile
işbirliğinin güçlendirilmesine vurgu yapılırken Bengaldeş, Brunei, Hindistan,
Endonezya, Malezya, Mikronezya, Pakistan, Singapur ve Vietnam ile ortaklıkların geliştirilmesine
devam edileceği belirtiliyor. (Dokümanda müttefik ve ortaklar arasında
Tayvan’ın yer almaması ve dokümanda adının hiç geçmeyişi Çin’in
hassasiyetlerinin dikkate alındığını gösteriyor.)
Amerikan Deniz Gücü Geriliyor. Gelecek
yazılarımda dokumanı değerlendirmeye devam edeceğim. Ancak gerek verdiğim
konferanslarda gerekse değişik tartışma ortamlarında gündeme gelen bir konuyu
burada açıklamak isterim. Amerikan deniz gücü geriliyor mu? Bunun en kısa
cevabı evettir. Her ne kadar günümüzde kıtasal güç olmanın tüm kriterlerini
karşılayan bir donanmaya sahip olsalar da, artık bu donanmayı soğuk savaş ve
İkinci Bush dönemindeki savurganlıkla işletip geliştirebilecek ekonomik güce
sahip değiller. Eski ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mullen’ın 20 Ocak 2014’te
söylediği ünlü sözü belleklerdedir: ‘Ulusal
Borç, ABD’ye en büyük tehdittir.’ Dokümanın bu yeni
iklimde kaleme alındığı her yönü ile anlaşılıyor. Gelecek yazıda yeni
dokümanının Rusya, Avrupa, Arktik Okyanusu, NATO ve Ortadoğu’ya yönelik
değerlendirmelerini ele alacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder