22 Mart 2015 Pazar

ABD’nin Değişen Deniz Stratejisi-1

Description: IMG_0131 


                   Mavi Vatan
Amiral Cem Gürdeniz
ABD’nin Değişen  Deniz Stratejisi-1
1 Mart günü bu köşede, ABD Deniz Kuvvetlerinin, 2007 yılında yayımladığı “21’inci Yüzyıl Deniz Gücü için bir İşbirliği Stratejisi-A Cooperative Strategy for 21st Century Seapower (CS-21).” isimli dokümanının yakın zamanda değiştirileceğini belirtmiştim. Söz konusu değişiklik yapıldı ve yeni doküman aynı isim altında 13 Mart 2015 günü yayımlandı. Yeni strateji dokümanı beş alanda dikkat çekiyor. Birincisi, dokuman en az dışarıya olduğu kadar içeriye yani Kongre,  Senato, Amerikan bürokrasisi ve halkına mesajlar veriyor. İlk kez bir Amerikan dokümanı kendi donanmasının varoluş nedenini güçlü vurgularla anlatma ihtiyacı duyuyor. İkincisi müttefik ve ortaklarla müşterek ve birleşik koalisyon tipi harekat ya da işbirliğine duyulan ihtiyaç öne çıkarılıyor. Üçüncüsü, Çin ve Rusya’ya soğuk savaş sonrası ilk kez önem ve öncelik veriliyor. Dördüncüsü başta siber savaş olmak üzere yeni taktik, doktrin ve teknolojiler açıklanıyor. Beşincisi Kuzey Buz Denizi (Arktik Okyanus) özel kısım olarak  ilk kez inceleniyor.
ABD Donanması Meydan Okuyor. Doküman, Amerikan denizgücünün ihtiyaç duyulduğu her yere, her zaman, en kısa zamanda erişebilecek, istediği kadar kalabilecek ve bu süreçte kimseden izin almayacak bir güç olduğunu belirtiyor. Bu vurgunun Karadeniz için önemine dikkat çekmek isterim. ABD denizgücünün dünya üzerinde tonaj ve gemi sayısı kısıtlamasına tabi olduğu tek deniz alanının Karadeniz olması, F tipi örgüt üzerinden kumpas davalarla Türk Deniz Kuvvetlerinin komuta yapısına büyük darbe vurulması ilişkisi her halde kimsenin gözünden kaçmıyordur.
Dokuman içeriye yönelik olarak ABD’yi denizci bir devlet olarak tarif ederken, ABD anayasasının -diğer devletlerin aksine- ABD hükümetlerine  deniz kuvveti kurma ve idame etme görevini açık bir şekilde verdiğini hatırlatıyor. Amerikan donanmasının varlık nedeninin savaşları önlemek, dostluk ve ittifak geliştirmek, caydırma ve gerektiğinde savaşmak ve  kazanmak olduğunu söylüyor. Dünya nüfus artışının yarattığı  kaynaklar savaşı içinde,  kapitalist ekonomik sistemin idamesinde Amerikan donanmasının rolü öne çıkarılıyor. Bu nedenle her iki okyanusla emniyete alınmasına rağmen yerkürenin her deniz ve okyanus alanında ilerde varlık göstermenin gerekliliği söz konusu ediliyor.
Ortaklık ve İşbirliğine Vurgu. Dokümanda askeri teknolojilerin yayılması ile yeni tehditler ve kriz alanlarının ortaya çıkmasının müttefikler ve ortaklar arasında yapıcı işbirliğini gerekli kıldığı vurgulanıyor. Güvenlik ortamının dengesiz, kırılgan, karmaşık ve birbirine bağımlı olarak tarif edildiği şartlarda, küresel donanmalar ağı sayesinde benzer dünya görüşüne sahip devlet ve örgütleri bir araya getirmekten bahsediliyor. Böylece siyasi hedefler elde edilirken, artan bütçe kısıtlamaları nedeniyle gerek ittifaklar, gerek geçici koalisyonlar ve gerekse ortaklıklar sayesinde külfet paylaşımı hedefleniyor. Bu durum Türkiye gibi ülkelerde ABD çıkarlarına rakip olabilecek yöneticilerle, strateji kuramcılarının tasfiyesine kadar uzanabiliyor.
Vazife ve Görevler. Anavatandan ilerde konuşlanma ve diğer Amerikan kuvvetleri ve müttefik/ortakların donanmaları ile müşterek ve birleşik harekat icra edebilme prensipleri çerçevesinde doküman, ABD Donanmasına yedi temel vazife veriyor. 1-ABD’yi savunmak. 2. Krizleri caydırmak. 3. Krizlere müdahale etmek. 4. Saldırganı yenmek. 5. Küresel ortak açık deniz alanlarını kendi çıkarlarına göre korumak. 6. Ortaklıkları güçlendirmek 7. İnsani Yardım ve afetlere müdahale etmek.
Bu vazifeleri 4 temel askeri görev çeşidi ile başarmaları isteniyor. Bunlar 1. caydırma, 2. deniz kontrolü, 3. güç intikali, ve 4. deniz güvenliği. Dokuman ayrıca donanmaya ilk kez beşinci görev çeşidini veriyor. Bu görev, her çeşit harekat ortamına (Deniz, Hava, Kara, Uzay, siber ve elektromanyetik ortam) serbest giriş olarak tarif edilmiş. (Bu görev, başta Çin ve Rus  askeri uydularının etkisiz hale getirilmesiyle, internet dahil bilgi harbinin her alanında  Amerikan üstünlüğünü gerekli kılıyor
Bu arada dost ve müttefik devletlerle resmi ve ‘gayri resmi’ çevrimler üzerinden müşterek deniz güvenlik risk ve tehditlerine müdahale etmekten söz ediliyor. (Buradaki gayri resmi çevrim spektrumunun özel güvenlik kuruluşlarından (Blackwater benzeri), F tipi benzeri örgütlere kadar geniş tutulabileceğini hatırlatalım.)
Çin ilk kez Dokumanda. Başta belirttiğim gibi dokumanın en önemli özelliği Çin’i Amerikan çıkarlarına meydan okuyan bir devlet olarak görmeye başlaması. 2007 dokümanında Çin’in adı bir defa bile geçmiyordu. Bu kez, dünyanın en kalabalık 10 ülkesinden 8’inin yer aldığı Hint ve Pasifik Okyanuslarında Çin donanmasının harekat çapı ve yeteneğini genişletmesi ve komşu devletlerle mevcut deniz egemenlik sorunlarında güç kullanma tehdidinde bulunmasının yanlış değerlendirmelere, gerginlik artışına ve tırmanmaya yol açabileceği belirtiliyor. Askeri niyetlerinde şeffaf olmayışından da şikayet ediliyor. ABD’nin stratejik çıkar ortaklığının mevcut olduğu Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda, Filipinler, Güney Kore ve Tayland ile işbirliğinin güçlendirilmesine vurgu yapılırken Bengaldeş, Brunei, Hindistan, Endonezya, Malezya, Mikronezya, Pakistan, Singapur  ve Vietnam ile ortaklıkların geliştirilmesine devam edileceği belirtiliyor. (Dokümanda müttefik ve ortaklar arasında Tayvan’ın yer almaması ve dokümanda adının hiç geçmeyişi Çin’in hassasiyetlerinin dikkate alındığını gösteriyor.)
Amerikan Deniz Gücü Geriliyor. Gelecek yazılarımda dokumanı değerlendirmeye devam edeceğim. Ancak gerek verdiğim konferanslarda gerekse değişik tartışma ortamlarında gündeme gelen bir konuyu burada açıklamak isterim. Amerikan deniz gücü geriliyor mu? Bunun en kısa cevabı evettir. Her ne kadar günümüzde kıtasal güç olmanın tüm kriterlerini karşılayan bir donanmaya sahip olsalar da, artık bu donanmayı soğuk savaş ve İkinci Bush dönemindeki savurganlıkla işletip geliştirebilecek ekonomik güce sahip değiller. Eski ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mullen’ın 20 Ocak 2014’te söylediği ünlü sözü belleklerdedir: ‘Ulusal Borç, ABD’ye  en büyük tehdittir.’ Dokümanın bu yeni iklimde kaleme alındığı her yönü ile anlaşılıyor. Gelecek yazıda yeni dokümanının Rusya, Avrupa, Arktik Okyanusu,  NATO ve Ortadoğu’ya yönelik değerlendirmelerini ele alacağız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder