Mavi Vatan
Amiral
Cem Gürdeniz
Amerikan
Donanmasının bütçe sorunu
Önce,
82 yıl önceye İngiltere’ye gidelim. 16 Eylül 1931 günü İngiltere’nin
Invergordon deniz üssünde Kraliyet Donanması’nın denizcileri maaş kesintileri
nedeniyle hükümeti protesto etti ve ayaklandı. Kabaca 100 yıl süren “Pax Britannica” döneminde küresel
ticaretin anapara birimi olan İngiliz sterlininin denizaşırı koruyucusu
Kraliyet Donanması, ilk kez sisteme karşı ayaklanıyordu. Üzerinde güneşin
batmadığı, 13 sene önce Birinci Dünya Savaşından muzaffer çıkan imparatorlukta
neler oluyordu? Donanma ekonomik nedenlerle neden ayaklanmıştı? Birinci Dünya Savaşı bittiğinde İngiltere’nin
ekonomik düzeni bozulmuş, finans sistemi alt üst olmuş, işsizlik tavan
yapmıştı. Sosyal ve ekonomik dengesizlikler tarihte ilk kez İşçi Partisi’ni,
1924 yılında iktidara taşıdı. Her savaşın finansa ihtiyacı vardı. Onlar da
savaşı Amerikan kredileri ile yürüttüler. ABD’de 1929 banka krizi patlayınca
kriz dünya piyasalarını etkiledi ve savaş sonu İngiltere’ye akan Amerikan
kredileri tamamen durdu. Invergordon ayaklanmasından beş gün sonra İngiliz
Hükümeti iflas etti ve o güne dek uygulanan uluslararası finans sistemindeki
altın standardına son verdi.
Küçülen ABD Donanması.Yıl 2013. 82 yıl
öncesinin İngiltere’sinin yerinde ABD; sterlinin yerinde dolar; Kraliyet
Donanması’nın yerinde de Amerikan Donanması var. Tarih tekrar mı ediyor? Bugün,
14,7 trilyon dolar kamu borcuna saplanan ABD, soğuk savaşın galibi olmasına
rağmen, küresel liderliğini artık sürdüremiyor.
Amerikan ekonomisinin sert güce dayalı, küresel “body guard”ı donanması küçülüyor. Son bir yıl içinde Amerikan savunma
bütçesine üst üste iki darbe vuruldu. Son 2 yıl içinde Cumhuriyetçilerin büyük
muhalefetine rağmen 10 yıllık savunma bütçesinden 472 milyar dolar kesinti
(defense cut) ve üstüne üstlük bu kesintiden kısa süre sonra on yıllık savunma
bütçesinden ilave 412 milyar dolara el koymaya (sequestration) karar verildi. Bu kesintiler
Amerikan Donanmasının tedarik projeleri ile operatif faaliyetlerini alt üst
etti. Bütçe kesintileri o kadar etkili oldu ki, ABD Atlantik Deniz Unsur
Komutanı (eski adıyla Atlantik Filosu Komutanı) Amiral John Kirby, 2013 Mart
ayı içinde Virginia’s Pilot gazetesinde “Komutanlar
Kımıldayamıyor” diyerek hükümetini eleştirmek zorunda kaldı. 2013 baharında
Basra Körfezi’ndeki görevine başlaması gereken USS Truman Uçak gemisi görev
grubu parasızlık nedeniyle göreve beş ay geç kalktı. Kasım ayı içinde İngiliz
Jane’s Defence Weekly dergisine konuşan USS George W.Bush Uçak Gemisi Görev
Grubu Komutanı Tümamiral John Aquilino, USS Truman görev grubundan Basra
Körfezi görevini devralacakları tarihin bütçe sorunları nedeniyle iki kez değiştirildiğini
açıkladı.
Uçak Gemisi Grupları azalıyor. Uçak gemisi
görev grupları açık deniz alanlarını kullandıklarından hiçbir ülkeden izin
almadan rakiplerin karasularının (çoğunluk ülke için kıyıdan 12 mil) sınırlarına
kadar dayanabiliyor ve üzerindeki 100’e yakın savaş uçağının ateş gücü ile görev
verildiğinde emperyalizm adına ölüm kusabiliyorlar. Bütçe kısıtlamaları
nedeniyle 11 olan uçak gemisi görev grubu sayısı 8’e düşüyor. Bu durum Amerikan
Deniz Kuvvetlerinde büyük eleştirilere neden oluyor. Zaten çok önemli yeni gemi
inşa projelerinin iptal edilmesine isyan eden denizciler, emperyal Amerikan
gücünün sembolü olan uçak gemilerinin sayısının azaltılmasına tepkili. Çok
değil 3 sene önce dünyanın herhangi bir yerinde oluşacak krizlere müdahale
etmek için bir hafta içinde hazır hale getirilebilecek 3 uçak gemisi ve 3
amfibi hazır görev grubu mevcut iken, bugün bu sayı her iki grup için bire
düştü. Bütçe kısıntıları göreve gidecek gemilerin zorunlu harekâta hazırlık
eğitimlerini ve tatbikatları da etkiliyor.
Öncelik Pasifik’te. Daha da ilginci, Amerikan Donanması artık
Latin Amerika, Akdeniz ve Basra Körfezi’ndeki pek çok görevlendirmeyi ya iptal
ediyor ya da gemi sayısını asgaride tutuyor. Suriye’ye askeri bir müdahaleye
Amerikan Hükümeti’nin soğuk durmasının önemli nedenlerinden birisi şüphesiz
bütçe kısıtlaması. Doğal olarak ulusal çıkarlarının öncelik sırası da bu kararı
etkilemiş gözüküyor. Bu durumda Asya-Pasifik bölgede yükselen Çin etkisi
nedeniyle 2012 yılından itibaren etkinleşen yeni Pivot (eksen) stratejisinin de
rolü var. ABD’nin önceliği ne Atlantik
ne de Ortadoğu. Öncelik Pasifik bölgesi. Bu konuyu önceki yazılarımda detaylı
bir şekilde izah etmiştim. Deniz jeopolitiği gözlüğü ile bakıldığında bölgedeki
iki ŞİÖ müttefiki Çin ve Rusya Federasyonu, Avrasya’nın kuzey ve doğu
kıyılarını kontrol ediyor. Dünya deniz ticareti yüklerinin neredeyse yarısı Avrasya’nın
doğusundaki sulardan geçiyor. Ayıca ABD’nin bölgedeki müttefiklerinin (Japonya,
Güney Kore, Kamboçya, Filipinler, Endonezya, Tayvan, Malezya, Brunei ve
Vietnam) hemen hemen hepsinin Çin ile deniz yetki alanları
sınırlandırması ve bizim Kardak benzeri ada/adacık/kayalıklara yönelik egemenlik sorunları var. Bu sorunlar ABD’nin
de taraf olabileceği ciddi çatışma riskleri taşıyor. Son iki yıldır ABD Deniz
Kuvvetleri dergisi (USNI Proceedings) ve Deniz Harp Akademisi Bültenlerinde
(Naval War College Review) çok sayıda Çin Donanması analizleri ile Amerikan
Deniz Kuvvetlerinin küçülmesini (özellikle uçak gemileri) eleştiren makaleler
yer alırken ilginçtir, Ortadoğu, Suriye ya da Akdeniz ile ilgili makale sayısı
yok denecek kadar az.
Küçülen ABD Donanması ve Balyoz kararları.
ABD deniz gücü günümüzde ciddi bir darboğazdan geçiyor. Görünen o ki bu dar
boğazın değişen küresel dengeler nedeniyle yakın veya orta vadede sonlanma potansiyeli
de yok. Soğuk Savaş sonrası zafer dönemini ABD mirasyedi gibi yaşadı. Her ne
kadar ABD, Irak, Afganistan ve BOP projelerinde 1,3 trilyon dolara varan büyük
bütçeler harcamasına rağmen sonuçta hiç birinde somut bir başarı sağlayamadıysa
da kabul etmeliyiz ki iki alanda somut sonuç elde edebilmiştir. Bunlardan ilki
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin kurulması diğeri de tertip davalar
üzerinden Türk Silahlı Kuvvetlerinin esir alınması ve özellikle Cumhuriyet
Donanmasına ağır darbe indirilmesidir. ABD,
başta Akdeniz olmak üzere, donanma varlığının geri çekileceği yerlerde güçlü
rakipler bırakmıyor. 9 Ekim 2013 Yargıtay Balyoz kararlarının hüküm
kesinleştirdiği 237 askeri personelin 134’ünün denizci olması bu stratejiye
hizmet etmektedir. Ulusal çıkar odaklı, tecrübe ve bilgi birikimine sahip üstün
nitelikli 33’ü amiral bu seçkin denizcilerin sahte dijital delilerle dayalı
Balyoz davası sonucu tasfiye edilmesi Deniz Kuvvetlerinin gelecek 30 yılının
komuta yapısını paramparça etmiştir. Bu durumun özellikle Doğu Akdeniz’de
yarattığı fırsattan kimler yararlanıyor? Neden bir anda yeni Kıbrıs görüşmeleri
başlatılıyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder