Mavi Vatan
Amiral
Cem Gürdeniz
Preveze Deniz Zaferinin Stratejik Sonuçları
476 yıl önce dün, 27 Eylül 1538 günü
Adriyatik Denizi’nde yaşanan Preveze Deniz Savaşı ile Osmanlı ve Garp
Ocaklarının oluşturduğu Türk Donanması, Papalık, Venedik, İspanya-Kutsal Roma
Cermen İmparatorluğu ve Ceneviz gemilerinin oluşturduğu Haçlı Koalisyon
Donanması’nı yendi ve Venedik ile İnebahtı yenilgisinin yaşandığı 1571 yılına
kadar 33 yıl devam edecek bir barış dönemini başlattı. Diğer taraftan İspanya
ve Malta şövalyeleri ile rekabet ve
savaş dönemi devam etti. Bu yazıda Preveze Deniz Savaşının detaylarına
girmeyeceğiz. Savaş sonrası döneme temas edeceğiz. Bakın Preveze sonrası neler
yaşandı. Ancak konuya uzak okuyuculara başta bir hatırlatma yapalım.
Garp Ocakları Donanması Yazı boyunca Garp Ocakları ve Osmanlı
Donanması adıyla iki ayrı donanmadan bahsediyoruz. Aslında iki donanmanın da
insan gücü kaynağı ve stratejik aklı kısmen ortak. Garp Ocakları Donanması Oruç
ve Hızır (Barbaros) kardeşler tarafından Cezayir ve Tunus’ta başlangıçta
Osmanlıdan bağımsız kurulan, ancak 1518
yılından sonra onun kontrolüne girerek genelde orta, zaman zaman da Batı
Akdeniz ve Hatta Atlantik’te varlık gösteren bir donanma oldu. Bu donanmaya
daha sonra Libya ocakları da katıldı. Garp Ocakları Donanması operatif ve
taktik alanda Osmanlı Donanmasından daha etkindi. Osmanlı deniz tarihine mal
olmuş en ünlü denizciler Garp Ocaklarından yetişmiştir. Bu ocakların denizci
kaynakları içinde Rum, Dubrovnik (Ragusa), Malta, Venedik, Cenova, Hollanda,
İrlanda, İskoçya ve İngiltere kaynaklı denizciler olsa da ocakların başı ve tüm
liderleri Anadolu Türkleri idi. Günümüzde Kuloğlu, Koloğlu soyadını taşıyanlar
bu denizci atalarımızın bugünkü çocuklarıdır. Bu denizcilerin Osmanlıdan daha
ileri olmasının nedeni sarayın politik çekişmelerinden ve ilkel birikime
yönelik rüşvet ve kayırma bataklığından uzak olmalarıydı. Garp Ocakları
Donanması ile Osmanlı Donanması arasındaki en iyi işbirliği dönemi Preveze ile
İnebahtı arasındaki dönemde yaşandı.
Preveze sonrası denizde egemenlik dönemi. Zaferden üç yıl sonra, 1541 yılında İspanya
Kralı Charles Quint (Şarlken), Cezayir’e saldırıp onu yok etmeyi planlarken,
yenilgiye uğrayarak geri çekilmek zorunda kaldı. 1542 yılında Fransa’yı
savunmaya yönelik anlaşma çerçevesinde Osmanlı Donanması 136 parça gemi ile Batı
Akdeniz’de varlık gösterdi ve Marsilya’da uzunca bir zaman kaldı. Nice şehrine,
Fransız Donanması ile ortak kuşatma yapıldı. Fransız Kralının davetiyle 1542
yılının kışı Toulon Limanında geçirildi. Yaklaşık 30 bin Türk şehre yerleşti.
1551 yılında Turgutreis, şimdiki Libya’nın Trablusgarp Limanını fethetti.
Böylece Cezayir ve Tunus’tan sonra, yeni bir Garp Ocağının temeli atılmış oldu.
1543 ile 1560 arasında Akdeniz, Türk egemenliğinin her an hissedildiği bir
deniz oldu. 1533 yılından Turgutreis’in öldüğü 1565 yılına kadar Garp Ocakları
ve Osmanlı filoları, 40 bine yakın İtalyan ve İspanyol’u kıyı limanlarından
esir alarak, Kuzey Afrika limanlarına taşıdılar. Bir Fransız Piskoposu 1561
yılında şöyle yazıyordu:
“Turgutreis, Napoli
Krallığını öyle bir idam ilmeğinin içinde tutuyor ki, Malta’dan, Sicilya’dan ve
başka komşu limanlardan çıkan gemiler, onun kontrolü ve tacizinden geçmeden
hiçbir yere gidemiyor.”
Bu dönemde Türkler, denizde o kadar güçlüydü
ki, İspanyol denizci Sandoval, “Mesina
Boğazı’ndan Cebelitarık’a kadar Avrupa’nın o bölgesinde yaşayan tek bir kişi
bile, ne huzur içinde yemek yiyebiliyor ne de güvende olduğuna inanarak
uyuyabiliyor” diyordu.
Aynı günlerde Sicilya Valisi İspanya Kralına
“denizlerin hâkimi olmasını
sağlayacaksa majesteleri başta ben olmak üzere hepimizi köle olarak satsın.
Kendileri ancak bu denizlerin Lordu olursa huzur ve sükûna erecek ve tabası da
ancak o zaman korunabilecektir. Bu gerçekleşmezse hepimizin sonu kötü
olacaktır” diyerek yalvarıyordu.
Barbaros’un ölümünden 14 yıl sonra, Cerbe ve
Tunus’u 1560 baharında geri alan İspanya’ya, Piyale Paşa kumandasındaki Osmanlı
Donanması 20 gün içinde karşılık vermiş, her iki şehir, İspanya’dan geri
alınabilmişti. Mesafeler ve kadırgaların kürek gücüyle intikal ettiği göz önüne
alınırsa, 20 günde İstanbul’dan Tunus/Cerbe’ye kürekli kadırgalarla erişim, o
dönem için bir rekor süredir.
Cumhuriyet Donanmasının Rekorları. Türk donanması
1990’lar sonrası her alanda ayrı rekorlar kırdı. Öyle bir dönemki, küresel
egemenleri yerli işbirlikçileri ile 2009 sonrası amirallerinin yarısı ve en iyi
denizcilerinin 400’e yakınını devlet gücü kullanılarak tasfiye ettirecek kadar büyük rekorların yaşandığı bir dönem.
Ancak unutmayın, kumpas davaların açtığı yara ne kadar büyük olursa olsun,
Cumhuriyet Donanması’nın tarihinden aldığı güçle bu kumpaslara dayanması da o
kadar büyük olacaktır. 476 yıl önce Preveze’yi yaşatan sosyogenetik kodlar,
Kurtuluş Savaşında nasıl ki yoktan var ederek Karadeniz’de mucizeler
yarattıysa, günü geldiğinde tekrar yaratmasını bilir. Sabır ve umudun gücüne en
çok denizciler inanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder