Mavi Vatan
Amiral Cem Gürdeniz
Mavi
Vatan ve Denizcisi Mavisi
Bahriye dostluğu, vefa, geçmiş
ve geleneğe sadakat; vatan ve deniz sevgisi ile donandığı zaman gerek
denizciler arası ve gerekse kuruma karşı emsalsiz güçlü bir bağ oluşturur. Bu
bağdan nasibini alabilen yüksek ruhlu ve cesur denizciler zamanı gelir mütareke
döneminde Anadolu’da Kuvay-ı Milliye’ye ve kurtuluşun deniz cephesine katılır;
zamanı gelir bir 20 Temmuz sabahı gözünü kırpmadan Girne sahiline ölümüne kapak
atmaya gider; aynı bağ Gölcük depreminde acı çekenlerin yarasını sarar. Gücünü
geçmişten ve gelenekten alan bu bağdan nasibini alan asil ruhlar, başta Balyoz
davası olmak üzere tüm isimli kumpas davalarda tutsaklara kayıtsız şartsız
destek verir ve Vardiya Bizde’nin çelik iradeli kadınlarının yanında yer alır.
Cesaretin Gücü. Bu bağdan nasibini almak rütbeye ya da Deniz
Kuvvetlerinde erişilen makamlara göre gerçekleşmez. Bu bağ ruhun asilliği,
karakterin üstünlüğü ve yüreğin cesaretinden gücünü alır. Cumhuriyete, Mavi
Vatana ve bahriyeye sahip çıkmak, sadece üniforma altında yapılmaz. Bu
yurtsever bir bahriyeli için ölene kadar devam eden bir sorumluluktur. Bu bağın
oluşumunda liderlik etmesi gerekenler, şüphesiz Bahriyeye hizmette en üst
makamlara erişmiş şahsiyetler olmalıdır. Ancak gelişmeler maalesef bu
istikamette değil. Emekli Kuvvet Komutanları tutsakların sadece cenazelerine
katılıyorlar ve haklı olarak protesto ediliyorlar. Emeklilikte kazanılmış bir
takım imtiyazlar ve hedonist yaşam tarzı, cesaretin ve liderliğin önüne geçiyor
herhalde. Onlara örnek almaları gereken yürekli bahriyeliler olduğunu; biraz
Kurtuluş Savaşı tarihi ve özellikle Emekli Deniz Albay Celalettin Orhan’ın “Bir Bahriyelinin Anıları” isimli
kitabını okumalarını; ayrıca her Cumartesi saat 11:00’de İstanbul’da Beşiktaş’ta
ve Ankara’da Sakarya’da Sessiz Çığlık eylemlerine katılan cesur bahriyelilerin,
tutuklanma korkusuna meydan okuyan çığlıklarının karanlığı delerek bizlere
nasıl eriştiğini bir defa bile olsun yerinde izlemelerini öneriyorum.
Kanada’dan
destek. Tutsak günlerimizde yanımızda yer alan
bahriyelilerden 1981 mezunu Emekli Yarbay Yalçın Diker yaşadığı Kanada’dan bizlere
Silivri Cezaevine usanmadan mektup yazarak destek veren, bu bağdan nasibini
almış seçkin bahriyelilerden biri.
Yaşadığı Ottowa kentinde Diaspora Türk isimli bir internet sitesinde
köşe yazarlığı da yapan Yalçın kardeşimiz “Denizci
Mavisi” isimli yazısında bakın maviyi ve Mavi Vatanı nasıl anlatmış.
“Biz denizciler için mavi sadece bir renk değildir, Mavi, denizdir,
gökyüzüdür, ufuktur. Mavi, hayattır, sevgidir, korkudur, yiğitliktir, ekmek
kapısıdır, yar ve evlat hasretidir. Mavi, Kurtuluş Savaşı’na kaçak asker ve
cephane taşıyan takalardır. Mavi, çocuk yaşta başlayan bahriye ailesidir. Mavi,
yarı babasız büyüttüğün çocuğuna karşı duyulan mahcubiyettir. Mavi, kar beyaz
üniformasını kefen yaparak, başında bir taşı bile olmayan mezardır. Mavi uğruna
ölünen vatandır. Mavi, Dumlupınar denizaltısında, “vatan sağ olsun” diyerek ölümü beklemek, "Ah bir ataş ver cigaramı yakayım" türküsüyle hayata veda
etmektir. Mavi, Kıbrıs'ta tutulan kıyıbaşı, Kardak kayalıklarına dikilen
bayraktır. 1090 yılında İzmir'de Emir Çaka Bey, 1538 yılında Preveze'de
Barbaros'tur. Mavi, her geminin direğinin tepesindeki yedi kat sarılı
Kur'an'dır. Mavi, her demir alırken söylenen "Bismillah Vira"dır.
Mavi, fırtınadır, deniz tutmasıdır, soğuktur, uykusuzluktur, meşakkattir. Mavi,
denizden toplanan kazazedelerdir, şehitlerdir. Mavi, uygarlıktır, çağdaşlıktır,
özgürlüktür. Mavi, denizcinin hayat tarzıdır, hayatının ta kendisidir. Cazdır,
danstır, öğle yemeği sonrası oynanan briçtir. Mavi, gelenektir, kültürdür,
terbiyedir. Mavi disiplindir. Mavi, kuşaktan kuşağa devredilen vardiyadır.
Mavi, iktidar korkusuyla Haliç'te çürütülen gemilerdir. Mavi çürütülmesine
rağmen düşmana denizleri dar getiren Hamidiye'dir, Nusret Mayın gemisidir. Mavi Ertuğrul Yatıdır,
Savarona'dır, Yavuz'dur. Mavi esir düşmektir, baş vermek ama baş eğmemektir
düşmana. Mavi Kardak'da sancağı diktikten sonra zindanlara atıldığında “vatan sağ olsun” diyebilmektir. Mavi
esir düştüğünde bile teslim olmamaktır düşmana. Mavi cesarettir, bilimdir,
teknolojidir. Denizciler için bir de Mustafa Kemal'in gözleridir mavi. Maviye
tutkun olanlar şimdi maviye hasret beyaz tavanlara bakmaktadır... Keşke Silivri
yerine bir adaya hapsedilselerdi. Görmeseler de mavi denizi, Tuzunu koklar,
sesini duyarlardı...”
Yalçın
kardeşimize teşekkür ediyoruz. Bu yazısına izni ile tek satır ekleyeceğim.
“Ali
Tatar, Berk Erden ve Murat Özenalp’tir, Mavi. “
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder